Çevremizde her gün onlarca olay oluyor. Gündem çok hızlı değişiyor. Çoğunu takip edemiyoruz. Bu olayların bir kısmı bizim eşlimizle bir kısmı ise bizim dışımızdaki sebeplerden kaynaklanıyor.

Sağlıklı bir değerlendirme yapmadan, yapamadan başka bir olayla karşılaşabiliyoruz.

Olaylara, hayata nasıl bakıyoruz? Önemli olan, nereye baktığımız değil, nasıl baktığımızdır? Hepimizin bir bakış açısı var. Sanırım bunda aldığımız eğitimin, içinde yetiştiğimiz kültürel değerlerin, okuduklarımızın, dinlediklerimizin, kabullerimizin ve inançlarımızın büyük etkisi var.

Mevlâna “nasıl bakarsan, öyle görürsün” diyor. Yağmurlu bir günde evinizin, ofisinizin penceresinden dışarı baktığınızda,  yerdeki çamurları, pislikleri de görebilirsiniz, gökyüzündeki bulutları, ineğim sağmaları ve güzellikleri de.

“Güzel düşünen güzel görür, güzel gören de güzel düşünür” derler.

Hayata nasıl bakarsak, hayatı öyle algılarız. Hayatımız bakış açımıza göre şekillenir.

Bardağın dolu tarafını görmek gibi, altı rakamına alttan bakarsanız altı, üstten bakarsanız dokuz olarak görmek gibi. Bu bakış açınız sizi ya mutlu eder, ya da mutsuz. Bir şeyin güzel tarafını görmek başka, ufak tefek eksiğine bakıp kötü görmek daha başkadır.

İslâm'ın azılı düşmanı Ebu Cehil, bir gün Peygamberimize gelir ve hakaret eder. “Ben, bu civarda senin kadar çirkin yüzlü birini görmedim” der. Peygamberimiz “Her ne kadar haddini aştınsa da, doğru söyledin” diye cevap verir.

Biraz sonra Hz. Ebu Bekir gelir ve Peygamberimize “Ey güneş yüzlü Resul, ben senden daha güzel, senden daha parlak bir yüz görmedim” der.

Efendimiz bunun üzerine O'na “Ey aziz dost, doğru söyledin” der. Orada bulunan sahabeler bu durum karşısında şaşkın” Ey yüce Peygamber, ikisi de birbirine zıt şeyler söylediler. Sen her ikisine de “Doğru” dedin, bunun hikmeti nedir? diye sorduklarında Peygamberimiz, “Ben Allah'ın cilaladığı bir ayna gibiyim, Bana bakan kendini görür” diye buyurur.

Şimdi çevremize dönüp bir bakalım. Başımızı döndüren olaylar ve bu olaylara insanların göstermiş olduğu farklı bakışlar, farklı yorumlar, farklı tepkiler.

Ermenek'teki Maden kazası, kaybolan canlar.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili bitmek bilmeyen tartışmalar.

Cumhurbaşkanı'ndan Papa'ya yazılan davet mektubu.

Yeni kurulan siyasi partiler. 93 Siyasî Parti. Turşu kurar gibi parti kuruluyor.

İmam Hatip Liselerinde okuyan, sayıları 893 bine ulaşan öğrenci sayısı.

İsrail'deki Sinagog saldırısı, Suriye'deki iç savaş. Kobani, Musul, Kerkük, IŞİD, PKK ve PYD terör örgütleri. İmralı ziyaretleri, Barış Süreci.

Bedesten Esnafı'nın sıkıntıları, gazetemizi yakma girişimleri, indirim yerine yapılan bindirimler.

Ek iş yapan İmam Hatipler ve Öğretmenler, Millî Eğitim'in bitmeyen sorunları.

Herkes bir şeyler söylüyor. Ağzı olan konuşuyor. Bilen de bilmeyen de konuşuyor. Muhalefet iktidarı, İktidar muhalefeti suçluyor. Kimse kendisine dönüp bakmıyor, Kimse aynaya bakmıyor. Herkes işine geldiği gibi davranıyor.

Türkiye genelinde Yazılı ve Görsel Basın, Sosyal Medya ipin ucunu eline geçirmiş doğru ve yanlış haberlerle bilgilendirme ve yönlendirme yapıyor. Müthiş bir bilgi kirliliği, haber kirliliği var.

Kimi Kartel, kimi Havuz, kimi Yandaş kimi de Oynaş Medya olarak birbirini suçluyor, ülke siyasetini ve ekonomisini yönetmeye kalkıyor,

İnsanımız buradan elde ettiği bilgilerle bir bakış açısı kazanıyor ve olayları bu bakış açısıyla değerlendirmekten vazgeçmiyor. İşi bağnazlığa kadar götürüp kendi meslektaşına saldıranlar bile çıkıyor.

Evet, olaylara bakış açımız çok önemlidir.

Başımıza gelen olayları iyi ya da kötü yapan bizim bakış açımızdır. İçimizde, yüreğimizde taşıdığımız niyetimizdir. Olaylara Ebu Bekir gibi mi bakacağız, Ebu Cehil gibi mi? Bu çok önemlidir.

 

                                     HEM NALINA HEM MIHINA

CAVCAV'IN SAKAL DÜŞMANLIĞI

Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav, sakallı futbolcularına fırça atıp “Burası İmam Hatip Okulları mı, sakallı geleni kadroya almam, maça çıkarmam” gibi laflar etmiş. Yani saçmalamış. Sap ile samanı birbirine karıştırmış.

İlhan Cavcav, İmam Hatip Liselerini de horlayarak, bu ifadesiyle içindeki zehiri kusmuş. Cavlamış yani.

 Sakal bırakmak mesleği ne olursa olsun kişinin kendi tercihidir. Erkek milletinin süsüdür.

Cavcav, sakal görmek istemiyorsa, bayanlardan oluşan bir futbol takımı oluşturabilir.

 

CUMHURBAŞKANI'NIN PAPA'YA YAZDIĞI MEKTUP

Millî Gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Papa'ya davet mektubunu ele geçirip yayınlamış, davet olayına tepki göstermiş, kınamış. Saadet Partisi de “Papa Ülkeme Gelmesin” diye kampanya başlatmış.

Yahu bırakın davet edilsin, bırakın gelecek yüzü varsa gelsin.

Daha önceki Papa geldi de ne oldu? Kıyamet mi koptu?

Sen inanç ve amel noktasında üstünsen neden çekiniyorsun ki?

Hiç olmazsa kulağına bir şeyler anlatılır. Batının ikiyüzlülüğü kendisine iletilir.

 

                                                      GÜNÜN SÖZÜ

İNSANIN ALACASI İÇİNDE, HAYVANIN ALACASI DIŞINDADIR.

                                                                                                    Türk Atasözü