Müslümanlar olarak bizleri uzaktan ve yakından zerre kadar ilgilendirmediği halde sanki Hıristiyanlara taş çıkartırcasına, ya da sanki dini bir vecibeyi ifa edercesine üzerine düştüğümüz yılbaşı eğlenceleri ya da kutlamaları üzerinde biraz duralım istedik...
Yılbaşı; adından da anlaşılacağı üzere bir yılın bitip yeni bir yılın başladığı gündür. Fakat Hrıstiyanları İsa(AS)   için doğum günüdür diyerek milli bir bayram haline getirmiş ve kendileri için kutsal saymışlardır. İnançlarının gereğini yerine getirdikleri ya da inançları doğrultusunda bir olay icra ettikleri için Hrıstiyanları anlıyoruz. Fakat bizim ülkemizde ki yılbaşı kutlama ve eğlencelerini bir türlü anlayamadık. Anlamakta da zorluk çekiyoruz.
Yılbaşı eğlencelerini Hrıstiyanları bile gölgede bırakacak kadar ileri götürüp adeta toplu bir yıkılma, toplu bir benzeyiş ve toplu bir isyan haline getiren Müslümanların acaba dinimiz diye kabul ettikleri İslamiyet’in bakış açısından haberleri var mı? Müslümanların “Eğlencedir canım, birazda biz eğlenelim, onu yılbaşı olsun diye değil de bir eğlence olsun birazda stres atarız, yılbaşı kutlamasının dini diyaneti mi olurmuş” diye gayet basit ve ucuz bir yaklaşımla karşıladıkları yılbaşı kutlamaları aslında Müslümanların dinleri ile yani İslam ile irtibatlarını kesecek kadar tehlikeli bir yaklaşım ve yaşam tarzıdır.
Olayı Hıristiyanlık açısından baktığımız zaman kendi dinleri sosyal ve siyasal bağlantıları olan bir bayram görürüz. Ama İslamiyet açısından baktığımız zaman Müslümanların dini, sosyal ve siyasal açıdan çok büyük felaketlere sürükleyecek olayla karşılaşıyoruz.
Hrıstiyanları bayramı olan ve sadece onları ilgilendiren yılbaşı kutlamalarına katılmamak içim Müslümanların en geçerli nedeni Müslüman olmaları, Hrıstiyanları benzememek için peygamberimiz tarafından tehdit ayarında bir tehdit ile karşı karşıya olmuş olmalarıdır.
Hz. Peygamber “Her kim bir kavme (giyim kuşamı, yaşamı, kültürü ve gelenekleri ile)benzemek isterse o onlardandır.” Buyurmuş ve kendi getirdiği yüce İslam dinini göz ardı ederek ALLAH tarafından lağvedilip kaldırılmış olan bir dinin mensuplarının bayramlarına ve kutlama törenlerine katılanların onlardan pek farkı olmadığını belirterek kendisinin de her iki âlemde de onlarla pek alakasının olamayacağını beyan etmiştir. Bizler Müslümanlar olarak İslamı kaynağından ve doğru bir şekilde öğrenip yaşamaya çalışmalı, hayatımıza hâkim olan batıl inanç ve hurafelerden sıyrılmanın yollarını aramalıyız.
Unutmamalıyız ki İslam’ın ilk dönemlerinde Müslümanları namaz için bir çağrı ya da bir davet şekli aranırken sahabelerden bazıları “Ateş yakalım” demişler. Peygamberimiz o ateşperestlerin âdetidir olmaz demiş. Bazıları “Çan çalalım” demiş. onuda kiliselerde kullanılıyor diye kabul etmemiş. Daha sonra Ezan-ı Muhammedi ye öğretilmiş ve İslam’ın ve Müslümanların ortak mesajı olarak kabul edilmiştir.
Yine Peygamberimiz bıyıkları uzun sakalları kısa olan sahabelere karşı  gayr-i Müslimlere benzememek için “bıyıklarınızı kısaltıp sakalınızı biraz uzatın” buyurmuşlardır..Ayrıca bizim dinimiz de güneş doğarken,tam tepede iken ve bir de tam batarken ibadet etmek mekruh sayılmış ve uygun görülmemiştir. Bunun sebebi de güneşe tapanların o vakitlerde ibadet halinde olmaları ve güneşe tapıyor halde bulunmalarıdır. Yahudilere, Hrıstiyanları ve diğer gayr-i Müslimlere benzememek ve İslam’ın evrensel mesajlarını hayatın tamamına hâkim kılma için tarih bunca mücadelenin örnekleri ile dolmuşken yılbaşında basit gerekçelerle ya da bilerek kutlamalara katılmak bir müslümanı ALLAH katında vebal altına sokabilir.
Şunu da belirtelim ki; Hristiyanlar ve diğer dinlerin mensupları bizim Dini ve Milli bayramlarımızı kutlamazken acaba bizlere ne oluyor da üzerimize vazife olmadan onların Noellerini ve diğer kutlamalarını icra etmeye çalışıyoruz. Hz Mevlana nın şu sözünü hatırımızdan çıkarmamalıyız diye düşünüyorum.”Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol”