CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçtaroğlu "milletvekillerini lider değil halk belirlesin" demiş.

Tamamen katılıyorum.

"Meğer başkanlık sistemi var, öyleyse milletvekilleri şu şekilde seçilmeli" şeklinde önerilerimi daha önce de yazmıştım. Yanlış anlaşılmasın. "Bu önerilerim dikkate alınsın" diye değil, kendi hayal âlemimi zenginleştirmek için yazıp geçmiştim sadece...  Yoksa ben kimim ki böyle ciddi bir konuda devlet büyüklerimize öneri sunabileceğim? Haddime mi yani?  Büyüklerimiz varken böyle bir densizliği yapabilir miyim hiç?

İşte bu hayal âlemimde benim cahil kafam, sistemi şu şekilde kurmuştur kendi içinde...

Mahallemde herkes kendi inisiyatifiyle milletvekili adayı olabilir. Ben de kendi kayıtlı olduğum mahallemde, milletvekili adayı olurum. Adaylık için partime para pul v.s. de vermem ha... Mahallem beni seçer. Benimle birlikte seçime katılanların içinde mesela ilk on kişi ilçe teşkilatına gönderilir. Her mahalleden oraya gelen listeler birleştirilir ve o kişiler ilçede seçime tabi tutulurlar.

Seçim sonuçlarına göre yine mesela her ilçeden listedeki ilk on kişi il seçimi için il teşkilatına gönderilir her ilçeden gelen listeler birleştirilir o listelerdeki kişiler de il seçimine tabi tutulurlar. Seçim sonuçlarına göre diyelim ki Konya'da 16 milletvekili seçilecek mesela yine İlk 32 kişi milletvekili seçimlerine girer ve ilk 16 kişi milletvekili olur. Tabi bu seçimlerin hepsi seçim kurulları vasıtasıyla yapılırlar.

Bu listelere Türkiye genelinde liderlere mesela 50 kişilik bir kontenjan ayrılır ve liderler o elli kişiyi Türkiye genelinde listelere serpiştirir ve kazanmalarını sağlarlar. Zira liderler kendi tanıdıkları isimlerle çalışmak isterler. Bu kadar fırsat da verilsin liderlere yani...

Ama diğerleri halkın doğrudan seçtiği milletvekilleri olur ve ne lidere biat etmiş olurlar ne parti teşkilatına el avuç ovuştururlar ne TBMM'de kafalarına hiç yatmayan bir konuda bile  “indir-kaldır" yaparlar ne gelecek seçimlerde liderin listeye koyup koymama endişesini yaşarlar.

Sadece ve sadece kendi mahallerindeki, kendi ilçelerindeki, kendi illerindeki seçmenin gözüne girebilmek için uğraşırlar, çalışırlar ve kesinlikle çok güzel işler üretirler. Üretirlerse tekrar seçilirler üretemezlerse kaybolur giderler. Hürriyet budur işte. Şu ana kadar bize yutturmaya çalıştıkları hatta yutturdukları şey ne ‘hürriyettir’ ne ‘özgür iradedir’ ne ‘hâkimiyet milletindir’ ne de ‘demokrasi’dir...

Kaba hatlarıyla izah etmeye çalıştığım böyle bir seçim sistemi getirilmiş olsa eğer, her Türk vatandaşının milletvekili seçilebilme şansı doğar. Şimdi böyle bir şans var mı? Hayır yok. Ama bu sistemde lider kalksa ‘mahallenin delisi’ni listenin başına koysa garanti milletvekilidir.  Aklıma gelmişken, keşke her lider bir tane ‘mahallenin delisi’ni” liste başı yapsa...

Bu sistemde benim tespit ettiğim tek sakınca şudur. PARA...

"Bu sakıncayı ortadan kaldırabilecek dünyada henüz beşeri bir sistem var mıdır?" ona da inanmıyorum. Sadece şuna inanıyorum; "vicdan nedir?" "Allah korkusu nedir?" "Ahlak nedir?", "İnsanlık değerleri nelerdir?" Bu değerlere uyulmaması halinde ceza-i müeyyideleri nelerdir?" "Bu müeyyideler uygulanabilir mi?" "uygulanamaz mı?" v.s konuları cahil kafamı kurcalayan hususlardır.

Yani açıkçası; yine zenginlerin seçilme şansı bu sistemde de artar. Zira seçmene maddi katkı yapma gücü olan ve kendisinin oy yetkisini bu maddi katkıya değişebilecek “karakteri zayıflar” çıkabilir ve işte o zaman bu durum yine fakirlerin aleyhine bir sonuç doğurmuş olabilir...

Ama benim bu sakıncayı ortadan kaldırması için de kesin bir önerim var. Benim bu cahil kafam öneri üretmekte bir numaradır. Bunu da diyeyim de kendisine “cahil” deyip durmamdan dolayı kafam gücenmesin. Önerim şudur. Partilere yapılan milyonlarca lirayı seçmene dağıtırsınız bu iş de kendiliğinden çözülmüş olur. Nasıl ama?

Parti liderliği mevcut duruma göre kesinlikle padişahlıktan daha güçlü bir makamdır. Bütün parti liderleri için geçerlidir bu söylediklerim.

Bu nedenle kimsenin diğer parti liderini "DİKTATÖR" diye suçlamasına gerek yoktur. Zira hepsinin iki dudağı arasında olan o kadar çok konu vardır ki... Lider; "bu milletvekili adayıdır" diyecek hop biz de ona oy vereceğiz, lider; "bu belediye başkanı adayıdır" diyecek hop biz de ona oy vereceğiz, lider; "bu il, ilçe, belde teşkilat başkanı olacak" diyecek hop biz de ona oy vereceğiz.

DEMOKRASİ bu ise eğer ben o demokrasi de yokum arkadaş. Yani ölüp gideceğim ve milletvekili adayı olamayacağım, listelere girme şansım da olmayacak... E, böyle olacaksa o demokrasiye niye inanayım ki?

Söylediği her şeye karşı çıkacak değiliz ya... Sayın Kılıçtaroğlu'nun bu teklifi bence de uygundur ve söyledikleri, tarafımdan da bu yazı ile onaylanmıştır. 

Üç nokta...