Kurban, Allah rızasını elde etmek için, Allah'a yakınlaşmamızı sağlamak için boğazlanan, kesilen ve kurban kesemeyen fakir fukara ile paylaşılan hayvana denir.

Kurban, malî bir ibadettir. Kurbanda esas olan Allah için fedakârlık, Allah için teslimiyet, Allah için paylaşmaktır.

Her ibadette olduğu gibi Kurbanda da niyet çok önemlidir. Çünkü kesilen hayvanların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşacak değildir. Allah'a ulaşacak olan bizim takvamızdır. İç dünyamızda geçirdiğimiz kararlarımızdır.

Aslında Allah için yaptığımız her ibadet bir kurbandır. Namaz bir kurbandır, zekât bir kurbandır, Hac bir kurbandır. Çünkü yapılan her ibadet bizi Allah'a yaklaştırması beklenen davranışlar bütünüdür.

Bizi Allah'a yaklaştırmayan, bizi günah ve haramlardan, kötülüklerden uzak tutmayan bir namazın, gösteriş ve başa kakmakla sevabını daha başlamadan sıfırladığımız bir zekâtın, gerçek amacına ulaşmayan, İslâm toplumunu bir araya getiremeyen bir haccın ne değeri olabilir?

Şimdi hem Hac günleri, hem de Kurban günleri içinde bulunmaktayız.

Ama bizlerin haline, İslâm Dünyası'nın haline bir bakın. Ne kadar acıklı, ne kadar zavallı, ne kadar perişan bir haldeyiz. İmamesi kopmuş teşbih taneleri gibi, sağa sola savrulmuş, sağa sola dağılmış perişan bir görüntü vermekteyiz.

Müslümanlar, dünya Müslümanları kan ve gözyaşı döküyor. Kendi Müslüman kardeşlerinin yurtlarına değil de, kendilerini evsiz barksız, yurtsuz yuvasız bırakan ülkelere sığınmak için her türlü tehlikeyi göze alıyor. Kadın erkek, çoluk çocuk, genç ihtiyar sefilleri oynuyor. Batıdan gelecek bir yardım elinin kendilerine uzanmasını bekliyor.

Hacı adayları Kâbe'nin etrafında tavaf ederken, Arafat'ta toplanmaya, Mina'da kurban kesmeye hazırlanırken, Cemerat'ta şeytan taşlamak için taş toplamaya odaklanmışken, kurban pazarlarında sığır, deve, koyun, koç, keçi gibi kurbanlık hayvanların alım ve satımı yapılırken, bal baklava siparişleri verilirken, can derdinde olan kardeşlerimiz birilerinin keyfine kurban ediliyor.

Şimdi bizler, rahat döşeklerinde, makam koltuklarında, son model arabalarımızın içinde esnemeye devam eden, uyuyan biz Müslümanlar sanki kurban kesmeye değil de etlik yapmaya hazırlananlar gibiyiz. Derin dondurucularda etlerimizi saklayacağımız bölümleri temizliyor, aldığımız kurbanlığın kaç kilo et vereceğini, kaç liraya mal olacağının hesabını yapıyoruz.

Oysa Kurban paylaşmaktır. Eve bıraktıklarımız, eve ayırdıklarımız değil, verdiklerimiz, dağıttıklarımız bize kalacaktır.

Ne yazık ki, yaptığımız Hac, kıldığımız namazlar, vermemiz gereken zekâtlar, yaptığımız infak ve sadakalar, yurt dışına gönderdiğimiz kurban ve diğer yardımlar, nedense koca İslâm toplumunun dertlerine çare olamıyor.

Çünkü, İslâm'ın özünü kaybettik, islâmî hassasiyetlerimizi dünyevî arzularımıza feda ettik. Dünyevîleştik. Dünyayı ve dünyalıkları çok sevdik.

Araba alırken, kat alırken, yat alırken, evimizin içine ihtiyacımız olmadığı halde koltuk, halı, avize alırken, kredi kartıyla aşırı borç yükü altına girip borçlanırken veya bayram tatillerini sahillerde haşemalı, tesettürlü(!) lüks otellerde geçirip kendimizi seferî gösterip, kurban kesme sorumluluğundan kaçarken dindeki samimiyetimizi buharlaştırdık.

Yine de halis niyetle, samimiyetle Kurban kesmeye, kestiği kurbanın etini, derisini paylaşmaya hazırlana kardeşlerimiz var. Yurtdışında çeşitli ülkelerde yaşama mücadelesi veren insanlara el uzatan STK'lar var.

Şimdi, bu sivil toplum kuruluşları fiyatlar farklı olsa da yurt dışındaki kardeşlerimiz için kurban telaşında. Başta Diyanet, Kızılay, İHH, Deniz Feneri, Mirasımız, İhlâs Vakfı, Cansuyu, RİDA, Dost Eli, Yardım Eli, Rahmet Eli, Sadaka Taşı, Yeryüzü Doktorları, Hüdayi Vakfı, RİBAT gibi, adını buraya yazamadığım pek çok kuruluş Müslüman kardeşlerine yardım yarışında.

Allah, kendi rızası için hareket eden, bu kuruluşlara yardım etsin. Çünkü kolay olmayan, çok zor olan bir işi yapmaya çalışıyorlar.

Allah İslâm dünyasını içinde bulunduğu dağınıklıktan, perişanlıktan kurtarsın. Bayramları uyanmamıza, yeniden dirilişimize vesile kılsın.

Kurbanlarımız, gerçek kurban olsun ve bizi Allah'a yaklaştırsın, O'ndan uzaklaştırmasın.

                                                TEBRİK VE KUTLAMA

Kıymetli öğretmen arkadaşım Harun Güzel'in oğlu M.Cihad Güzel ile İlhan Sırakaya'nın kızı A. Büşra Sırakaya dün Meram Öğretmenevi'nde yapılan düğünle evlenip, dünya evine girmişlerdir.

Evlenen gençleri tebrik eder, mutluluklar dilerim.

Yapılan düğün her iki aileye de hayırlı olsun. Bereket ve huzur getirsin.

 

                                                     GÜNÜN SÖZÜ

YALAN DÖRT NALA GİDER, HAKİKAT İSE ADIM ADIM YÜRÜR; FAKAT YİNE DE HAKİKAT VAKTİNDE YETİŞİR.

                                                                                                               Atasözü