YAPIMCI VEYA REKLAM ŞİRKETLERİ TARAFINDAN YURT DIŞINDAN REKLAM VE FİLM ÇEKİMİ İÇİN GELEN YABANCILARA ÖDENEN ÜCRETLERİN KDV BOYUTU

Türkiye'de son yıllarda dizi ve film sektöründe büyük bir büyüme yaşanmış ve halen büyük bir hızla sektör büyümeye devam etmektedir. Bu nedenle oyunculuk ve yapımcı şirketlerinin sayısında önemli ölçüde bir artış meydana gelmiş ve gelmeye halen devam etmektedir. Bununla beraber dizi ve film ihracatı ise büyük bir hızla artmaya başlayarak bu sektöre yönelik bakış açılarını olumlu yönde etkilediği aşikârdır.

Konu dizi ve film yapım işlerine geldiğinde şunu da ifade etmeden geçmek olmazdı. Özellikle günümüzde dizi ve film yapım işlerinin artması sektör bakımından önemli bir gelişme olarak görüldüğü büyük bir gerçektir. Ama dizi ve film yapım işlerindeki gelişmeler maalesef dizi ve filmlerin muhteviyatı bakımından durum çok iyi bir tablo çizmiyor. Son yıllarda halk olarak televizyon karşısında harcadığımız zaman bir hayli fazla hem de ailenin en küçük ferdinden en yaşlı ferdine kadar durum böyle olunca ahlaka mugayir dizi ve film yapılarına istem dışı da olsa mazur kalınıyor veya bırakılıyor. Toplum nezdinde ahlakı dejenere etmeyen dizi ve film yapımlarının desteklenmesi, toplum ahlakını bilinci olarak tehdit eden dizi ve film yapımlarının ise denetlenmesi temenni ediyorum.

Bu bağlamda, dizi ve film yapımında ve reklam edilmesinde hiç şüphesiz yapımcı ve reklam şirketleri büyük ölçüde önem taşımaktadır. Bu bahisle bu yazımda Yapımcı veya Reklam Şirketleri Tarafından Yurt Dışından Reklam Ve Film Çekimi İçin Gelen Yabancılara Ödenen Ücretlerin KDV Boyutuna değinmeye çalışacağım.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1. Maddesinde Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin 1/2 maddesinden ise her türlü mal ve hizmet ithalatının katma değer vergisine tabi olduğu hükmüne bağlanmıştır. Yine Katma Değer Vergisi Kanununun 4.maddesinde teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerin tamamı hizmet sayılarak hizmet kapsamı geniş tutulmuştur.

Katma Değer Vergisi Kanununun “İşlemlerin Türki'de Yapılması” başlıklı 6/b maddesinde;

“İşlemlerin Türkiye'de yapılması: Hizmetin Türkiye'de yapılmasını veya hizmetten Türkiye'de faydalanılmasını ifade eder. Hükmünü ifade etmektedir.

Katma Değer Vergisi Kanununun 9. Maddesinde is konu ile ilgili olarak;

“Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Kanunun hükmünde de ifade edildiği gibi 1. Madde kapsamında değerlendirilen yani vergiye tabi mal teslimi ve hizmet ifası söz konusu olduğunda bu işlemleri yapan yurt dışında da olsa kanun o gerçek/tüzel kişiyi mükellef olarak değerlendirilmiştir.

KDV uygulaması ve ruhu açısından mal ve hizmetlerin, nihai anlamda tüketildikleri veya faydalanıldıkları ülkede KDV'ye tabi tutulması, KDV'nin uygulandığı tüm ülkeler tarafından varış ülkesinde vergilendirme ilkesi benimsenmiştir. Bu ilkenin gereği olarak Türkiye'den yapılan mal ve hizmet ihracında vergilendirme hakkı varış ülkesine, ithalinde ise Türkiye'ye aittir.


 

 

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 9/1. maddesi uyarınca vergiye tabi bir hizmet Türkiye'de KDV mükellefiyeti bulunmayan yabancı ülke mukimi bir kişi veya kuruluştan Türkiye'de alınırsa ya da bu hizmet yurt dışından vergilendirilmesine rağmen faydalanma Türkiye'de olursa varış ülkesinde vergilendirme ilkesine bağlı olarak vergilendirme hakkı Türkiye'nin olduğundan, Türkiye'de hizmeti alan gerçek kişi veya tüzel kişi söz konusu hizmete ait KDV'yi tevkif edip beyan etmek ve ödenmek zorundadır. Zaten yurt dışındaki gerçek veya tüzel kişinin Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilcisi bulunsaydı söz konusu mal teslimi veya hizmet ifasını yapan kimse bu işlemlerden kaynaklanan matrahı beyan edecek karşı taraf ise bu bedeli indirim konusu yapması gerekmektedir. 

Netice itibariyle KDV gelir üzerinden alınan bir vergi olmadığı ve işlem üzerinden alınan bir vergi olduğu için uluslararası vergi anlaşmalarının kapsamına girmemektedir. Yani söz konusu işlemin muhatabı olan şahsın vatandaşı olduğu ülkenin, anılan şahsın faaliyetini bağımsız ya da bir kuruma bağlı olarak ifa etmesinin önemi bulunmamaktadır. Yani gerek faaliyetin bağımsız ya da bir kuruma bağlı olarak icra edilmesinin gerekse vergi anlaşmasının KDV tevkifatına ve sorumluluğuna dair bir etkisi bulunmamaktadır.

Yapılacak KDV tevkifatının matrahı ise gelir veya kurumlar vergisi matrahı oluşturan nakdi/ayni ödemelerin toplam ödemelerin toplamının brütünden oluşacak ve söz konusu tutar üzerinden sorumlu sıfatıyla Türkiye'deki şahıs tarafından KDV tevkifatı yapılacaktır. Sorumlu sıfatıyla ödenen KDV'nin 2 Nolu KDV Beyannamesine dayanarak indirim konusu yapılabileceği ve aynı zamanda yukarıda bahsettiğim gibi 1 Nolu KDV Beyannamesi ile indirim konusu yapabileceği tabidir.

Selam ve dua ile!