Sanırım çoğunuz İstanbul'u görmüşsünüzdür. İstanbul'u ne kadar anlatsak, ne kadar görsek ve tanısak ömür yetmez. İstanbul tam manasıyla bir medeniyet, bir kültür, bir tarih, bir aşk, bir sevgi, bir inanç şehridir. Görmeyenler mutlaka görmeli, gezmeyenler mutlaka gezmelidir. Üstad Necip Fazıl, “Canım İstanbul” şiirinde, 

“Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar,

Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar” diye başlar, İstanbul'a olan sevgisini, aşkını, özlemini, övgüsünü, hayranlığını dile getirir. Harika ifadelerle semt semt anlattığı bu güzel şehri, adeta bir anaya benzetir.

“Ana gibi yâr olmaz, İstanbul gibi diyâr, 

Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyâr” diyerek şiirini tamamlar.

Ben sizlere İstanbul'un tarihî ve kültürel zenginliklerinden değil, bizzat gördüğüm farklı bir yönünden söz edeceğim. Şu bir gerçek ki en güzel çalışmalar, en güzel fikirler, en güzel hizmetler, en güzel hizmet ve gönül insanları öncelikle hep İstanbul'da ortaya çıkıyor. İstanbul güzel çalışmalara öncülük ediyor.

İstanbul, Kartal'da Atalar semtinde bulunan Merkez Camii ve burada yapılan hizmetleri, faaliyetleri, etkinlikleri görünce, camii imam hatibi Yücel Kara Hoca'yı konuşup tanıyınca O'na, cemaatine ve dernek yöneticilerine hayran kalıp, gıpta ediyorsunuz.

Her gün ama her gün 24 saat, Camii bir külliye gibi açık,ilginç  çalışmalar ve hizmetler.Camii imamı Yücel Kara'nın aldığı sayısız plaket ve sertifikalar.Genç, ihtiyar, kadın erkek yüzlerce cemaat.Eşi görülmemiş bir manzara.İşinin sevdalısı ve ehli  Artvin'li bir imam, Yücel Kara ve Konya'lı bir müezzin, Ömer Erkin.Birbirlerini gayrete getiren,, hayırlı işlerde motor, şer işlerde fren görevi yapan iki Din Gönüllüsü.Mütevazi, çalışkan iki güzel insan.

Önce, Aşağı Rahmanlar Zeytinlik Camii iken, sonradan Atalar Merkez Camii adını alan bu kutsal ma'bet adeta Nuh'un Gemisi gibi. Nasıl ki Nuh'un Gemisi'ne binen kurtuldu, bu camiye gelen de kurtuluyor, huzur buluyor, İslâmî   bir kimlik buluyor.Değer buluyor, değer görüyor ve değer vermeyi öğreniyor.

“Bir cami düşünün, ilim ve irfan yuvasıdır.  Fakirin ve yoksulun imaret taşıdır. Hastanın hastanesi, doktoru, hemşiresi, ilâcıdır. Aç insanların aşevi, acil kan ihtiyacı olanların kan bankasıdır.

 Afete uğrayanların ihtiyaçlarını aldıkları malzeme deposu, spor yapmak isteyenlerin spor salonu, düğün, nişan, sünnet yapmak isteyenlerin düğün salonu.  Üşüyenlerin yakacak deposu, giyim ihtiyacı olanların gardolabı, yıkanmak isteyenlerin banyosu. İlim tahsil etmek isteyenlerin burs kaynağı, işsizlerin, iş arayanların iş ve işçi bulma kurumu, erzak ihtiyacı olanların kileri, ihtiyaç sahibi olanların maddî yardım sandığı ve ev eşyası isteyenlerin mobilya ve beyaz eşya mağazası.

 Halkın ve öğrencilerin her türlü bilgiyi sağlayabileceği kütüphane ve internet ünitesi, özüne dost, sırrına sırdaş, yanına arkadaş, topluma adam üreten, yani her insanın ihtiyacına cevap verebilen insanları kaynaştırabilen, sevgiyi, hoşgörüyü, beşaşeti yayabilen bir camii” olarak tanıtıyorlar kendilerini.

Ve bütün bu güzel faaliyetleri ihlâsla, Allah rızası için yapıyorlar. En az otuz beşe yakın hizmet. Alt alta yazsanız sahifelerin yetmeyeceği etkinlikler.

Hizmet aracı olan, sürekli aş kaynayan, çay salonunda Kâbe'den ve Medine'den Ravza'dan canlı yayın izletilen, telefonların susmadığı maddi ve manevi sorunların çözümü için gayret edilen bir merkez gibi çalışan imam odalarının bulunduğu bir camii. Konyamızda merkezde ve ilçe merkezlerinde mutlaka böyle bir caminin olması gerekmez mi?

Bütün camilerimiz gerçek fonksiyonlarını yerine getirse, bir ilim merkezi, sevgi merkezi, kardeşlik merkezi, Kur'ani Hayatı yaşama merkezine dönüşse ne olur?

Gençlerin, çocuklarlın, kadınların da akın ettiği, herkesin birbirini tanıdığı, birbirinin sevincinden ve kederinden haberdar olduğu camilerimiz, mescitlerimiz oluşsa ne olur?

İmamın cemaatle, cemaatin imamlarla uğraşmadığı, sadece Kur'an ve Sünnet hizmetinin konuşulduğu, İslâm ahlâkının güzelliklerinin hâkim olduğu, sadece halıların değiştiği değil, kafaların ve kalplerin de değiştiği, ama olumlu yönde gelişmelerin yaşandığı camilerimiz olsa ne olur?

Hayali bile güzel. Atalar Camii'ni ve yapılanları anlatmaya devam edeceğim.

                                    HEM NALINA HEM MIHINA

 

MEHMET GÖRMEZ

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Caminin de İmamın da tanımı değişmek zorunda” demiş.

Aman Hocam, sen görmüyorsun diye camilerimiz sadece namaz kılınan yerlere, imamlarımız da namaz kıldırma memuruna dönüşmüş durumda.

Aslında değişmesi gereken pek çok şey var. Var da klimalardan, avîzelerden, halılardan onlara sıra gelmiyor ki.

 

KONYA KENYA

RİDA Uluslararası Yetim ve Muhtaçlara Yardım Derneği'nin Kenya'da organize ettiği Sünnet Organizasyonu'na katılan, Hasip Küçük geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş. Cenazesi Konya'ya getirilip defnedilmiş.

Hasip Küçük kardeşimize Allah rahmet etsin. Hak yolunda çalıştıktan sonra ha Kenya'da ha Konya'da vefat etmiş fark etmez, Hasip KÜÇÜK kazancın BÜYÜK  olanını elde etmiş.

 

                                                                 GÜNÜN SÖZÜ

TEBESSÜM

Bu dünyada renk, nakış, lezzet ne varsa küsüm,

Gözümde son marifet, Azrâil'e tebessüm.

                                                               Necip Fazıl Kısakürek