Hayatta en önemli şeylerin başında tatlı dil ve güleryüz gelir. Huzurun anahtarı tatlı dil ve güleryüzdür. Tatlı dil ve güleryüz bedavadır, alanı mutlu eder, insanın işleri her zaman rast gider verene hep kazandırır hiçbir zaman onları üzmez. Ahlakı güzel olan yumuşak söyler. Çok selam, güleryüz ve tatlı dil insana sevgi ve huzur getirir. “İnsan dilinin altında gizlidir”demişler ne kadar doğrudur. Yumuşak, hoşa giden, gönül alıcı, gönül okşayıcı, samimi, etkileyici, inandırıcı ve yerinde söylenmiş her söz insanların hoşuna gider; İnsanların kültürlü, görgülü, saygılı, terbiyeli olduğu tatlı dil ve güleryüzünden anlaşılır. İnsan ne kadar güleryüzlü, tatlı dilli, terbiyeli ve saygılı olursa toplumda o kadar çok sevilir ve yer bulur. “Tatlı dil bütün kapıları açan sihirli bir anahtardır. Eğer insan, kaba, insanlara saygısız hoş görüsüz, küfürbaz, bağıran, çağıran sürekli kavga eden ve asık yüzlü bir yapıda olursa o insanın işleri asla rast gitmez. Mağaza vitrinlerindeki mankenleri bilirsiniz. Hepsi güler yüzlüdür, hepsi de güzel tasarlanmıştır ama dilleri olmadıkları için soğukturlar. İnsanı insan yapan da onun tatlı dilidir. Güler bir yüz, tatlı bir dille tamamlandığı zaman insana bütün kapılar açılır. Gönülleri fetheden tatlı dil, bütün gücünü gönülden ve samimiyetinden alır. İnsan dilinin tatlı olması için gönlünün iyi olması lazımdır. Yüreği merhametle, sevgiyle, şevkatle dolu insanın dili de kendiliğinden tatlılaşır. Güler yüz ve tatlı dil, bütün olumsuzlukları giderdiği gibi çevremize pozitif bir enerjinin yayılmasına vesile olur. Güler yüzlü ve tatlı dilli olan insanlar, çevresine adeta ışık ve güzellik yayarlar. Güneşin o sıcağı, nasıl ki sert buzları bile yumuşatıp eritiyorsa, güler yüz ve tatlı dil de, katı kalpleri ve gönülleri yumuşatır ve eritir. Tatlı dilin ve güler yüzün açamayacağı kapı hemen, hemen yok gibidir. Güler yüzlü ve tatlı dilli olan insanlar, aile ve iş ilişkilerinde, arkadaş ilişkilerinde ve diğer sosyal ilişkilerinde daima başarılı olurlar. Bu insanlar herkes tarafından sevilir, sayılır ve özlenirler. “Dil yarası yaraların en acısıdır.” derler. Doğru sözdür. Bıçağın açtığı yara zamanla kapanır ama dil yarası, ruhun en gizli tarafına doğru işler ve bir türlü kapanmak bilmez. Üstelik acı dilin zararı yalnız karşısındakine değildir; kendi sahibini de, dünya güzeli de olsa çirkinleştirir. Nice güzel insanlar vardır ki, dilleri sirke satar ve o yüzden sevilmezler. Ama güleryüzlü, tatlı dilli, terbiyeli, saygılı bir insan olursak, o sihirli anahtarı bulup bütün kapıları açarız. İnsanlarla daha çabuk arkadaş oluruz ve daha kolay anlaşırız. Ne kadar öfkeli olursanız olun bir tatlı dil sizi hemen yatıştırabilir. İşleriniz de biraz aksi gitmiş, eve henüz gelip koltuğa sırtınızı yeni dayamış bile olsanız bu tatlı dil sizi yerinizden kaldırabilir. İşleriniz aksi gitmişse: “bunda evdekilerin ne suçu var” diye düşünmeliyiz. Özellikle bir ailede eşler arasındaki ilişkilerin sağlıklı olmasında, tatlı dil ve güler yüzün oldukça önemli bir yeri vardır. Eğer eşler birbirine karşı tatlı dil, hoşgörü ve güler yüzü eksik etmez iseler, onların bu güzel davranışları, çocuklarına da yansır ve ailede daha sıcak ve huzurlu bir ortamın oluşmasına sebep olur. Zamanımızda yaşanan aile huzursuzluklarına bir göz attığımızda, insana hiçbir zahmeti olmayan, güler yüz, hoşgörü ve tatlı dilin önemi daha da anlaşılmaktadır. Tatlı dil ve güleryüz insanın başarısı için başlı başına bir kuvvettir. İnsanlar başkaları hakkındaki ilk hükümlerini yüzlerine bakarak verirler; sonra da konuşmalarına.

 Büyük halk ozanı Neşet Ertaşın dediği gibi;

Tatlı dile güler yüze doyulur mu doyulur mu

Sevgi ile bakan göze doyulur mu doyulur mu….

Huzurlu bir yaşam sürmek istiyorsak, gülümsemeyi, tebessüm etmeyi yüzümüzden hiçbir zaman eksik etmeyelim.

http://www.ilhamipektas.com/guleryuz-ve-tatli-dilin-hayatimizdaki-onemi-dr-ilhami-pektas/