Ergenlik çağından önce herhangi bir sebeple babasını kaybetmiş çocuklara yetim denir. Çoğu defa öksüz kelimesi ile karıştırılır. Öksüz, annesini; yetim ise babasını kaybetmiş çocuklara denir. Yetim kalan çocukların boynu her zaman büküktür. Bir babanın yerini asla mal mülk tutamaz.   Bu nedenle yetim kalan çocukların ne kadar zengin olduğuna bakılmaz. Zengin için de fakir için de babasızlık aynı duygu demektir. Her ikisi de en acı duygulardan birisidir. Bizim kültürümüzde evin reisi, geçindiricisi babadır. Bir babanın varlığı tüm aileye güç verir. Oysa babasını kaybetmiş çocuklar bu güzellikten mahrumdur. Yüreklerinin bir köşesinde babasızlığı sürekli taşırlar. Yetimlere değer vermek, onları kollayıp gözetmek herkesin en büyük vazifesidir. Dinimizde de yetim hakkı çok büyük bir önem arz etmektedir. Hakkı en son çiğnenecek olan, yetimlerdir. Yetim hakkı yiyen, onları ezmeye çalışan kişi ne bu dünyada ne de diğer dünyada iflah olabilir.Hz. Muhammed de yetim bir çocuktu. Henüz babasını hiç görmeden onu kaybetmişti. Hayatı boyunca başkalarının desteği ve gücü ile destek buldu. Yetimlerin halinden en iyi o anlardı. Bu yüzden tüm sohbetlerinde yetimlerden muhakkak bahseder ve onları sevindirmemiz gerektiğini vurgulardı.

KÜÇÜK YETİM

Ben bir küçük yetimim

Üşürüm geceleri

Her acıyı bilirim

Ağladım niceleri

Önceleri çok zordu

Ama artık alıştım

İçimde vardı korku

Atlatmaya çalıştım

Çalıştım, çabaladım

Güzel bir hayat için

Üzülünce ağladım

Babamı özlediğim için

Bilirim giden gelmez

Elden de bir şey gelmez

Allah’ın hesabı vardır

Kimseye büyük yük vermez

Babam olmasa bile

Annem var hep yanımda

O bağrına basar

Ben her ağladığımda

(Rıdvan ÖZKAN)