Malumunuz üzere dün 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü. Aslında bu tür günlere çok önem veren biri değilim. Çünkü önem arz eden bir konu yılın her günü, her saati önemlidir. Bu önemi 1 tek güne endekslemek doğru değil. Ancak bu önemli konuların hafızalarda kalması, öneminin daha iyi anlaşılması için de bu tür günlerin olması kötü de olmuyor.

Bu bağlamda 24 Kasım Öğretmenler günü vesilesiyle öğretmenlik mesleğinin ne kadar önemli ve kritik bir meslek olduğu bir kez daha hatırlara geldi. Gerçekten de öğretmenlik oldukça önemli, değerli bir meslek. Düşünün; çocuklarımız belli bir yaştan sonra evden çok okullarda vakit geçirmeye başlıyorlar. Evet, eğitimin temeli ailedir. Çocuklarımıza temel değerlerimizi öğreteceğimiz yegane kurum ailedir. Ancak ailenin dışında en fazla bulundukları ortamlar olan eğitim yuvaları da, ailenin verdiği eğitimin üstüne koyabilmeli, çocuklarımızı daha ileriye taşımalıdır.

Bu anlamda öğretmenlerimizin geleceğimiz olan çocuklarımız üzerinde büyük sorumlulukları bulunuyor. Çocuklarımız nasıl ki annesini, babasını, abisini, ablasını rol model olarak görüyorsa, öğretmenlerini de aynı şekilde örnek alabiliyor. Bunun için öğretmenlerimiz çocuklarımıza iyi bir eğitim vermenin yanında, milli ve manevi değerlerimize uygun bir tutum ve davranışlarıyla da çocuklarımıza örnek olmalılar.

Türkiye olarak eğitimde ciddi sıkıntılar yaşadığımız şüphesiz. Yıllardır eğitimde sürdürülebilir bir sistem oluşturamadık. Bu yolda büyük çabalarımız var ancak hala oturmuş bir eğitim yapısı maalesef ortada yok. Biran önce bu konuda atılan adımlar hızlanarak, geleceğimizi inşa edecek olan çocuklarımızın her anlamda iyi bir eğitim almalarını sağlamalıyız. Özellikle modernitenin getirdiği olumsuzluklardan çocuklarımızı arındırmalı, bilinçli bir toplum oluşturarak modernitenin etkilerine karşı kendini koruyabilen gençler yetiştirmeliyiz.

Öyle büyük bir tarihi mirasa sahip olan milletimiz kendini asla unutmamalı, asimile olmamalıyız. Bu bağlamda, milli ve manevi değerlerine bağlı nesiller yetiştirmek temel amacımız olmalı. Eğer bunu başarabilirsek, güçlü bireyler, güçlü aileler, güçlü toplum ortaya koyabiliriz. Böylece dışarıdan herhangi bir olumsuzluğa karşı kendimizi savunabiliriz. Hatta ve hatta toplumsal kargaşalar azalacak, cinayetler, tacizler, tecavüzler en aza inecektir. Tüm bu olumsuzlukların azalması da toplumsal huzurunu getirecektir. Bunun için değerli yöneticilerimize, ilgili bakanlıklarımıza, anne-babalara, öğretmenlere büyük görevler düşüyor. El birliğiyle bu konuda elimizi taşın altına koyarak, mücadele azmimizi yitirmeden çalışmalıyız. Bunun için çocuklarımızdan anne-baba ne kadar sorumluysa, öğretmenlerimiz de o kadar sorumludur. Bu nedenle öğretmenlerimizin yükü ağır. Bu bilinçle hareket eden tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyor, onlara Allah’tan güç ve kuvvet diliyor.