Merhum Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi: “Her karanlık gecenin bir sabahı vardır”. Evet söze, Mehmet Akif Ersoy’la başladık. 15 Temmuz gecesi bir karanlık gece idi. 15 Temmuz adeta yeni bir Çanakkale idi. Dün Çanakkale’de ecdadımız dış güçlere, gayrimüslimlere karşı göğsünü siper etti. “Çanakkale geçilmez!” dedi. Bugün de bizler canla başla vatanımızı savunduk. Ama bu sefer öyle değildi. Bu sefer düşman içerdendi. Dede Korkut’un bir sözü vardı ya hani: “Kahpe içerden olunca, kapı kilit tutmaz oğul!” diye. Tam da 15 Temmuz gecesi ile örtüşen bir söz. 15 Temmuz gecesi asker görünümlü bir avuç teröristin darbe kalkışmasına şahit olduk. Türk tarihinde görülmemiş bir kalkışma ile karşı karşıya kaldık.

Türkiye kuruluşundan buyana çok acılar çekti, büyük bedeller ödedi. Darbeler, müdahaleler, muhtıralar, idamlar. Ama bu sefer ki ihanet çok başkaydı. Yabancı istihbarat örgütleriyle iş tutan yerli hainler işbaşındaydı. Ama unuttukları bir şey vardı, kulun hesabının yanında bir de Allah’ın takdiri vardı. Yüce Rabbimizin yardımı ve inayeti sayesinde pek fazla kayıp vermeden o dehşetli geceyi bertaraf ettik. Milletimizin feraseti ve cesareti sayesinde hainler emellerine ulaşamadılar.

Yıllarca darbeler, muhtarlara ve sayısız zulüm gören bu millet bu sefer hainlere “dur” dedi. 15 Temmuz, tüm Türkiye’nin millî bir destan yazdığı bir gündür. 15 Temmuz, Millî Mücadele döneminden bu yana milletin gücünü gösterdiği örnek bir gündür. Topyekûn, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı olmadan, tek bayrak altında toplanan insanların bir işgale karşı sonuna kadar direnişini temsil eden bir gündür. 15 Temmuz, bir işgal girişimine karşı doğrudan milletin çıplak eliyle silahları erittiği, tankları ezdiği bir şahlanış günüdür. Bugünün tankların insanları ezdiği bir gün olarak anlatılması yanlıştır. 15 Temmuz’da millet, işgalci envantere geçirilmiş tankları ezmiştir.

15 Temmuz’da bir milletin şehadet arzusuna şahit olduk. Kahraman Astsubay Ömer Halisdemir, Mustafa Cambaz, İlhan Varank, Halil Kantarcı, Demet Sezen, Abdullah Tayyip Olçok, Erol Olçok ve ismini yazamadığım 249 şehit verdik. Onlar bizim gençlerimiz, kardeşlerimiz, abilerimiz, umutlarımızdı. Yaşamlarının henüz baharındaydılar… Her biri analarının can pareleriydiler. Kimi evladını, eşini, arkadaşını kayıp etmişti. Sırf vatan, bayrak düşmesin, bu mukaddes topraklar hain işbirlikçilere teslim olmasın diye… Bugün ise bu hain ihanetin birinci yılındayız. Acımız da kinimiz de dün gibi taze. 15 Temmuz 2016’da gördük ki; Biz Türk’üz… Ve her ne olursa olsun zalime itaat etmeyiz. Türk milleti asla boyun eğmez, ne korkuya, ne düşmana, ne de uluslararası çıkar şebekelerine… Tarih boyunca da hep böyle olmuştur. Ve bir ve birlik olduğumuz zaman hiç bir şey karşımızda duramaz! 15 Temmuz gecesi Türk halkı karşı koyulamaz gücünü, sırtlanlar gibi bekleyen yabancı güçlere ve hain yerli işbirlikçilerine karşı bir kez daha göstermiştir.

15 Temmuz 2016 gecesi vatan için, bayrak için, millet için şehit düşen 249 şehidimize Allah’tan rahmet, gazilerimize ise hayırlı uzun ömürler diliyorum. Allah bu millete bir kez daha 15 Temmuz gibi günler yaşatmasın…

Unutmayacağız... Unutturmayacağız... Ve biz Türkiye olarak 15 Temmuz 2016 günü ve gecesi yaşadığımız "Büyük ihaneti" aklımızdan hiç çıkarmayacağız.