İslâm Âlemi başına gelen musibetlerden hiç ders çıkarmamaya devam ediyor. Ölümler, toplu ölümler, deprem, yangın ve sel felaketleri, trafik kazalarında meydana gelen can kayıpları, boğulmalar, savaşlar hiç biri de ders almamıza yetmiyor.

En son Hac İbadeti sırasında Mina'da, Şeytan Taşlama mahalli olan Cemerat'ta, meydana gelen izdiham nedeniyle ölen 769'dan fazla Hacı adayı, daha önce Kâbe'deki vinç kazasında ölen 107 Hacı adayı, yaralanan yüzlerce ve binlerce insan, hiç birimizi uyandırmaya, ders çıkarmamıza yetmiyor.

Herkes suçu birbirine yüklüyor.

Derdi dünya olan Müslümanların bir dünya derdi oluyor. Başı dertten kurtulmuyor.

Başımızdaki zalim, bilgisiz, akılsızlar yüzünden Rabbim bizleri helâk ediyor. 

Önceden tedbir almayan, işin önemini kavrayamayan, sevk ve idaresini yapamayan beceriksizler yüzünden suçu kadere yükleyip geçiyoruz. Kör bir kader anlayışı, kör bir tevekkül anlayışıyla güya sonuçlara teslimiyet gösteriyor, suçumuzu başkalarının üzerine atıp geçiyoruz.

Hata bazılarımız “İyi ya işte, adamlar Kâbe'de, Cemerat'ta, tavaf ederken, şeytan taşlarken öldü, ne mutlu onlara, orda ölmek kimseye nasip olmaz”” diye mevcut ölümleri hayırla, mutlulukla bile karşıladı.

Bu kafa sebebiyle, savaşlarda ölenlere, kaçarken boğulanlara, trafik kazasında trafik canavarı olup can alanlara, can verenlere, sellerde, yangınlarda, deprem felaketlerinde yok olup gidenlere bakıp geçmiyor muyuz?

Hiç ders çıkarmıyor, hiç ibret almıyor “Nasılsa şimdilik bana bir şey olmadı, ölen ölür kalan sağlar bizimdir, ölenler başkası, bizden değil, ölen Türk sayısı az” gibi düşüncelerle, olayların acısını daha bir gün geçmeden unutup gitmiyor muyuz?

Her Bayram öncesi yapılan onca uyarıya rağmen, yüzlerce vatandaşımızı trafik kazalarında kaybetmiyor muyuz? Buna bile bile lades değil de ne denir?

Sellerden önce, yangınlardan önce, depremlerden önce ne gibi tedbirler, ne gibi önlemler alıyor, ne gibi çalışmalar yapıyoruz?

Hac ibadetini daha önce yerine getirmiş biri olarak gördüğüm en büyük sorun eğitilmiş insan sorunudur. Ne yazık ki okuyanımız da, okumamışımız da eğitilmeye mecbur tutulmalıdır.

Taşladığımız Şeytan'ın en büyüğü oradadır. Buralardan Şeytan'ı onbaşı olarak götürenler, o Kutsal Mekânlarda Şeytan'ı general yapmaktadır. Bencillik, açgözlülük, acelecilik gibi nedenlerden, kavganın tartışmanın, günah işlemenin yasak olduğu Hac günlerinde her türlü kavga, ağız dalaşı ve tartışma maalesef yaşanmaktadır.

Yemek kuyruklarında, servis araçlarına binerken inerken, asansörde inip çıkarken yaşanan izdihamları, kavgaları hiç unutamam.

Hele bünyemizi sarıp kuşatan altta kalmama virüsü dediğimiz inat yüzünden ne nezaket, ne de kibarlık, ne de zarafetin kalmadığını, arkadaşların, eşlerin kendi aralarında nasıl da yüksek sesler çıkararak kavga ettiklerini, küstüklerini oralarda gördüm.

Evet, sorun kaliteli insan, eğitilmiş insan, bilgili, ihlaslı, samimi insan sorunudur. Sorun ileri görüşlü, basiretli olamayan yöneticiler sorunudur.

 Sorun balık hafızalı bir topluma dönüşüp her belâ ve musibeti kolayca unutma sorunudur.

Allah bize akıl ve fikir versin.

Allah bize olaylardan, özellikle yaşadığımız acılardan ders çıkarma ve ibret alma şuuru versin.

Allah bize kendi sevgisini ve birbirimizi sevme bilincini versin.

                                                    GÜNÜN SÖZÜ

HİÇ BİR İŞİ KIYISINDAN KÖŞESİNDEN TUTMAYIN. YAPACAĞINIZ İŞ NE İSE, KÜÇÜMSEMEDEN ONA SAHİP ÇIKIN.

                                                                                                                       Sakıp Sabancı

 

KAMİL BİRCAN   28.09.2015