Ülkemiz ekonomisi açısından 2018 yılının en önemli sorunu belki de Ağustos ayında ülkemize yapılan döviz saldırıları oldu. Hatırlayacağınız üzere dolar kurunun 3,80’lerden 7,00’lere geldiği bir dönemi hayretler içinde yaşadık. Her ne kadar kısa sürede atlattıysak, süreç kendi içerisinde bir takım problemleri getirdi.

TL’NİN DEĞER KAYBETMESİ SONUCUNDA

Bu süreçte Türk Lirası aşırı değer kaybedince, hızlı bir enflasyon artış sürecine girdik, sonucunda iç talebin düşmesi, değerlenen döviz kurlarının verdiği etki ve iç piyasadaki daralmanın etkisiyle, ihracat pazarlarına hızlı yönelme ve sonucunda ihracatımız rekor seviyesinde artış trendine girmiş oldu. İthalat daralınca da aylık bazda cari fazla vermeye başladık ama bu seferde büyüme tarafında şiddetli düşüş yaşadık. 

KISA VADELİ HAREKETLER ÇIKAR GRUPLARINDA SIKINTI YARATIR. 

Örneğimize sadece dış ticaret bağlamında iki çıkar grubu olan (ihracatçı ve ithalatçı firmaları) alırsak TL değer kaybettiğinde ihracatçılar her ne kadar ülke için sıkıntılı bir sürece girdik deseler de, gizliden ellerini avuşturarak (ama haklı olarak) durumdan memnun oldular ve sonucunu ihracat rakamlarında da görmüş olduk. İthalatçı firmalarda durumun ne olduğunu bile anlayamadan ithalatları durdurdular. Aslında süreç o kadar da basit değil, bilakis oldukça karışık. Çünkü ihracatçıların üretip ihraç ettikleri ürünün % 80’ni (enerji girdilerinden, hammadde ve yarı mamule kadar) ithal girdi ile yaptığından ayrı bir paradoks yaşanıyor. Peki, şimdi ne oldu?  Döviz eski fiyatına dönünce ihracatçılar homurdanmaya başlarken, ithalatçılar sevinmeye başladı. Esas problem, bu artış ve inişlerin çok kısa süre de gerçekleşmesi (öngörü mesafesi maalesef sıfıra yakınlaştı) 

YAVAŞ YAVAŞ 2019’A GELİRSEK 

  • 2019 yılının ülkemiz açısından en büyük problemi, büyümedeki olası şiddetli düşüş gözüküyor. Belki de  2019 yılında  eksi büyümenin gerçekleşmesi
  • Enflasyon, 2019 yılının en büyük problemlerinde diğeri ( maliyet enflasyonunu da dahil edersek) iç piyasanın daralması 
  • Büyümenin düşmesi ve üretimin daralmasıyla işsizlik rakamlarının artması 
  • Jeopolitik riskler (parametreler çok fazla) 
  • Brexit süreci ile birlikte, Euro’nun dolar karşısında değer kaybetme olasılığı en büyük pazarımız olan Avrupa pazarında sıkıntı oluşturma ihtimalini oluşturuyor. 
  • Küresel ölçekte büyümenin daralması ve dış pazarlarda olası talep düşüşleri (ihracatta tehlike sinyalleri) 
  • Ticaret savaşları ile birlikte çarpan etkisi ile artan korumacılık politikaları 
  • Küresel ve yerel ölçekte aşırı belirsizlik  

2019 YILINDA STAGFLASYON OLUR MU?

Stagflasyonu kısaca, bir ekonomide negatif büyüme ile enflasyonun bir arada olma durumu olarak tanımlayabiliriz. 2019 yılında, önceki bölümlerde yazdığım üzere negatif büyüme gerçekleşir ve enflasyon oranı düşmez ise stagflasyona doğru tehlikeli bir gidişat gözükmekte.

ELİMİZDE NE KALDI?

Elimizde kalan en önemli unsurlardan bir tanesi “ekonomideki geleceğe yönelik beklentiler” dolayısıyla beklentilerde, mevcut durumlardan bağımsız düşünülmese bile, elimizden geldiği kadar olumlu beklenti içerisine girmek. (zor olsa da) Bir diğer önemli konu ise; herkesin kendi kapısının önünü süpürmesi. Yani kendi kapının önü pislikten geçilmiyor ama sen başkasının kapısının önüne kafa yoruyorsan orada şiddetli bir problem var demektir. Demem o ki her şeyi devletten beklememek gerekir. Son olarak ta;  elimizde olmayan paranın harcamasını gereksiz alanlara yöneltmemek. Dolayısıyla günümüzde ekonomideki etkin çözüm mekanizması;  devletin olduğu kadar vatandaşlarında sürece dahil olmasıdır. 

SONUÇ: “Hayattaki en büyük beklenti, beklentinin kendisidir”.