Geçen haftaki yazımda, Gümrük Birliği güncellenme meselesine değinmiş ve güncelleme meselesinin bizim açımızdan zaman kaybı olduğunun vurgusunu yapmıştım. Sonuç olarak da Gümrük Birliğinden acil bir şekilde çıkış eylem planının hazırlanıp, AB üyesi ülkelerle eşit koşulları barındıran bir Serbest Ticaret Anlaşması yapılması gerektiğini ifade etmeye çalışmıştım. (Bu sonuca varırken, teknik olarak Gümrük birliği vasıtasıyla, AB’nin ülkemiz dış ekonomi politikasının belirlenmesindeki özgürlüğümüzü nasıl ele geçirdiğini sebepleriyle birlikte tek tek belirtmiştim.)

OVP KAPSAMINDA İHRACAT TEŞVİKLERİ MESELESİ

Aslında bu konu sadece mevcut OVP kapsamında değil, öncesinden de problemli bir saha olduğunu ifade etmek isterim.

ÜLKEMİZDEKİ İHRACAT TEŞVİKLERİNİN MANTIĞI NE?

Örneğin Ticaret Bakanlığı her yıl belirli bir teşvik (Ticaret Bakanlığı literatüründe DESTEK olarak geçer) limiti belirliyor ve yıl sonunda da ihracatçılarımıza şu kadar oranda teşvik verdik deniyor. (Sıkıntılı kısım bu kısım sebebine sonradan geleceğim.)  Bu arada Ticaret Bakanlığı’nın ihracatçıya vermiş olduğu teşviklerin çeşitliliği, başvuru süreçlerinin kolaylığı ve hatta zamanında başvuru yapmışsa, eksik belge olduğunda hemen RET vermeyip, eksik belge için ek süre vermesi TAKDİR EDİLMESİ gerek ayrı hususlar.

ÖNCE OVP NE DEMİŞ?

Ödemeler Dengesi başlığının altında yer alan “Politika ve Tedbirler” alt başlığındaki 13. Madde de ihracatçı teşviklerinden bahsedilmiş. Bu madde ne diyor?

İhracat destekleri ve ihracat finansman araçları birlikte ele alınarak projelendirilmek suretiyle teşvik mekanizmasının etkinliği artırılacaktır”

·         Bu madde de yanlış bir şey var mı? HAYIR

·         Bu madde de eksik bir şey var mı? EVET (Hem de çok)

BANA SORSANIZ

Sen olsan bu eksikliği, detaya girmeden nasıl bir cümle ile ifade ederdin diye.

DETAYA GİRMEDEN ŞÖYLE İFADE EDERDİM

İhracat destekleri, ülkemizin ihracat sorunu ve ihracatçının sorunları beraber ele alınarak, ihracatın tüm bölgelere oransal olarak eşit bir şekilde dağılımını amaçlayan (bölgesel çeşitlilik ve kısıtlardan yola çıkarak) yeni bir mekanizma kurulması ve bu mekanizmanın içerisinde performansa dayalı bir destek modelinin geliştirilmesi.

DETAYLAR İSE HAFTAYA

Neden derseniz? Bu hafta değinmek istediğim bir başka konu var da O YÜZDEN

NEDİR O KONU?

Cumhurbaşkanımızın geçen hafta Avrupa Birliği üyeliği ile açıklaması. Brüksel’e Uyarı ile verilen haber manşetlerindeki ifade ise; Ankara'nın gerekli görülmesi halinde Avrupa Birliği'nden farklı bir yol izleyebileceğini vurguladı' ifadesi. Bence; İŞTE BUDUR dedirten ve kendini bilmez AB’ye belki de ilk defa yapılması gereken unsurun söylendiği bir cümle.

NEDEN BU KADAR SEVİNDİN DERSENİZ?

Öncelikle ırkçılığın zirve yaptığı, kendi içinde başka kültürlere ve İslam dinine düşman, ekonomik ve siyasi birlikten (siyasi bir birlik hiçbir zaman olamadı) ziyade bambaşka yapıya dönüşen ve devamlı TÜRKİYE’Yİ hakir gören ve bize belki de tarihin bir daha yazamayacağı kadar iki yüzlülükle yaklaşan, bir yapılanmaya girebilme ihtimali bile beni fazlasıyla üzüyor.  

BU ARADA GİRME İHTİMALİ VAR MI?

Asla yok. Fransa’nın, Yunanistan’ın, Rumların, Hollandalıların vb. ülkelerin olduğu bir yapılanmada bizi içlerine alacaklarını hayal bile etmek MANTIKLA açıklanması imkânsız bir düşünce. 

BENDEN DUYMUŞ OLMAYIN AMA

AB’nin orta ve uzun vade de ayakta kalabilmesi bile mümkün değil (Belki kısa vade de olabilir) Gerekçelerini açıklamak uzun sürer ama zaten geleceği olmayan bir birliğe ÜYE OLMA fikri ne kadar mantıklı?

NOT

İngiltere’nin, AB ve Gümrük Birliğinden ayrılması, AB’nin yıkılış sürecini çoktan başlattı bile.