Şimdiye kadar yarış daha çok partilerin içerisindeydi. Milletvekili aday adayları, aday vasfı kazanabilmek için birbirileriyle yarışıyordu.

Ama 7 Nisan partiler ve milletvekili hayalinde olanlar için bir milattı.

Daha önce birkaç defa niyet edip de sonradan bu süreçte yazmanın doğru olmadığını düşünerek ertelediğim bir konuya kısaca değinmek isterim.

AK Parti'de 200'ün üzerinde milletvekili aday adayı vardı. Diğer partilerdeki aday adaylarına da baktığımızda yaklaşık 300 kişi 14 kişilik listenin içerisinde yer alabilmek için adeta kıran kırana bir yarışa girdi.

Genel bakış açısına bakıldığında pek yarış havası yokmuş gibi hissettirilse, demokrasi için yapılan bir eylem olarak nitelendirilse de perdenin arkasında işler öyle değildi.

Bir ara gerçekten üzüldüm milletvekili aday adaylarına. Yazık dediğim, suratımın düştüğü, bu hale niye düştüklerini düşündüğüm zamanlar olmadı değil...

AK Parti'nin milletvekili aday adayları kapı kapı gezdiler. Çalmadıkları kapı kalmadı. Merkez ve ilçeleri tek tek dolaştılar. Partilerinin delegelerine gidip oy talep ettiler. Bir temayül yapılacaktı ve bu temayüle o kadar çok itimat edildi ki, sanki temayülün sonuçlarına göre hareket edilecek ve bu sonuç neyi gösterirse o olacaktı...

Temayül sonuçları açıklandı veya sızdırıldı...

Sonrasında bir anda çark edilerek sivil toplum kuruluşlarına soruldu kimi milletvekili adayı yapalım diye...

Naçizane Konya Gazeteciler Cemiyeti'nin Genel Sekreterliği görevinde bulunmamız hasebiyle birkaç isim de biz karaladık sivil toplum kuruluşları yoklamasında...

Yazdığım isimlerden 5 tanesini listede görünce doğru ata oynadığımı düşündüm...

Tabi bu süreçte gazetelere ve televizyonlara aday adaylığı ile ilgili yapılan ziyaretlerin haddi hesabı yoktu...

Ben artık gazetemize bu kadar çok gelen giden olunca birilerinin merak edip 'Burada bir şeyler dağıtıyorlar herhalde' diyerek kapımızı çaldığını; bizim de milletvekili aday adayı gibi muamele gösterdiğimizi düşünüyorum.

Muhabir arkadaşlar o süreçte kim geldiyse, “Milletvekili aday adayı gelmiş, projelerini ve milletvekili olması halinde yapacağı çalışmaları öğrenelim” edasıyla sorular yöneltince kapıdan giren de aday adayı değilse bile, “Ben milletvekili olursam, şunu yapar bunu ederim” deme fırsatı buldu gibime geliyor...

Tabi bu söylediklerimiz hepsi için geçerli değil.

Geriye dönüp kısacık zaman diliminde yaşananlara baktığımız zaman bir arpa boyu dahi yol gidemediğimizi söyleyebilirim.

Her ne kadar sivil topluma da sorsanız, parti delegelerine de sorsanız, milletvekili adaylarını ortaya koyacak olan liste tek ağızdan çıkacaktı. Ya da tek kişinin yönettiği ve birkaç kişiden oluşan heyetin oluşturduğu oturumda alınacak kararlardan ibaretti.

Nitekim öyle de oldu. Bugün Konya'dan milletvekili adayı olarak gösterilen isimlerin bir kısmının Konya'dan milletvekili aday adaylığı dahi söz konusu değildi. Demokratik bir süreç yaşatılmak istenmiş olsa da bu nihayete aynı şekilde yansımadı...

Bir yerde durumun böyle olacağı daha yolun başından belliydi. Anlaşılıyordu bir şekilde. Belki minimum seviyede kimlerin level atlayarak aday adaylığı konumundan adaylık konumuna geçeceğine etki etti bu yoklamalar. Ama şatafatlı bir şekilde yapılmış olan temayül yoklamalarının, sorup soruşturmaların karşılığı bu olmasa gerekti.

Bütün bunları da geçtik, kapı kapı dolaştırılan 200'ün üzerinde milletvekili aday adayı da boş yere uğraşmış oldu. Ne gerek vardı bütün bunlara. Demokratikmiş gibi mi görünmek istenildi bilemeyiz ama milletvekili aday adaylarına ayıp edildi.

Mesnevi'den:

“Bu dünya tuzaktır, tanesi de istek. Tuzaklardan kaç, onlardan yüz çevir.”