Önceki yazımızda Şeb-i Arus'un Konya'ya ait olduğunu söylemiş İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı ayıbı dile getirmiştim.

Hatırlayalım...

Ne yapmış İstanbul Büyükşehir Belediyesi?

İstanbul Belediye etkinliklerin muhteviyatını resmen dalgaya almış.

Yetmemiş, bir de Kur’an-ı Kerim’i Türkçe okutmuş.

Yetmemiş, Mevlevi geleneğinde asla olmayan kadın-erkek beraber sema yaptırmış.

Bir fıkra anlatayım mı?

Adamın biri “kurban” mevzuunu anlatıyormuş

"çocuğu olmayan hazreti Davut, Allah'a dua etmiş, 'ya Rabbi bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeyim' demiş.

Dua tutmuş, Davut, kızının adını Ayşe koymuş, gel zaman git zaman, çocuğun kurban edileceği zaman gelmiş, Hazreti Davut kızı yatırmış, tam boğazını kesip kurban edecekken, Azrail, gökten bir keçiyle çıkagelmiş, 'kızı bırak, al bu keçiyi kurban et' demiş"!

Dinleyenlerden biri dayanamamış:

"yahu bunun neresini düzelteyim; Hz. Davut değil Hz. İbrahim; kız değil erkek; Ayşe değil İsmail; Azrail değil Cebrail;

keçi değil, koç"!

Şimdi...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı aymazlığı düzeltmeye çalışıyorum da...

Neresini düzelteyim?

Adam Şeb-i Arus'un muhteviyatını değiştirmiş.

Yetmemiş fiziki görünümünü d değiştirmiş.

Kadınlı erkekli Şeb-i Arus...

Ben tepkimi gösterdim bir Konyalı olarak.

Tüm Konya'nın da bu anlamda gerekeni yapması gerektiğini söylemiştim.

Hamdolsun...

Sesimiz duyuldu...

Konya'nın yerel siyaseti başta olmak üzere ilgili kurumlar da bu anlamda ses vermeye başladı.

Yazımın yayınlandığı akşam ilk ses Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay'dan geldi.

Başkan'ın ilk tepkisi; İstanbul'da yapılan skandal Şeb-i Arus programına Başkan Altay, Mevlana’nın sözü ile cevap verdi:

“Ben yaşadığım sürece Kur'an'ın kölesiyim, Muhammed Mustafa (SAV)'nın yolunun tozuyum. Kim benden bunun dışında bir şey naklederse o sözden de o sözü söyleyenden de şikayetçiyim”

Vuslat, Allah’a kavuşmaktır, gerisi lafü güzaftır. Şebi-i Arus Konya’dır, gayrısı heva vü hevestir.

Diğer tepkisi daha da anlamlı idi Başkan'ın...

"Üzerine Mevlevi kıyafeti geçiren herkesin uygunsuz mekân ve ortamlarda sema yaptığını zannetmesi Mevlâna’nın ruhunu incitmekten başka bir şey ifade etmiyor. Bırakalım anlam derinliklerini, şekli olanın bile dejenere edildiğine şahit oluyoruz."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta'dan da manidar bir cevap:

EDEB YA HU!

CHP eskiden kalma Türkçe ibadet, Türkçe Kur’an hastalığına geri dönmüş.

Mevlana’yı anma adı altında Mevlevi geleneğinde bulunmayan bir şekilde usul, erkan ve edebi terk ederek sema gösterisi yapmak, Mevlana Hazretleri’nin istismarından başka bir şey değildir.

Yine Ak Parti Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir'in de tepkisini gördüm.

Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ali Temizel'in tepkisini de gördük.

Sosyal medyadan da çok güçlü bir sesle tepki gösterildi ama Konya'nın beklenen STK ve isimlerinden hala ses yok.

 Özellikle İl Kültür Müdürü Abdüssettar Yarar’ın bu konuda hassas olduğunu biliyor gerekli çalışmaları yapacağını ümit ediyorum.

Bu işi ciddiye almazsak bir gün normalleşip elimizden kayıp gidecek.

Benden söylemesi...

Çok sesimiz çıkmadı, daha güçlü ses çıkmalı.