Toplumda 3 kişiden biri obez. Uzmanların uyarısına rağmen aşırı kilo veya obezite, ciddi bir sorun olmayı sürdürüyor. Çocuklarda obezite oranı yüzde 40’lara ulaşırken obezite yaşı 11’e kadar indi. Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre 18 yaş üstü yetişkin nüfusta görülen obezite oranı olan yüzde 32 ile Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Son yıllarda zaten artmakta olan obezitenin pandemiyle birlikte daha yüksek oranlara ulaştığına dikkat çeken Konya Medicana Hastanesi Diyetisyeni Merve Sena Nazlı, pandemi döneminden kalma yanlış alışkanlıkların devam ettiğine dikkat çekiyor. Nazlı, çağın hastalığı obezite hakkında, “Obezite tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları, kolesterol ve kan yağının yükselmesi, karaciğer yağlanması ve aşırı tüylenme, kadınlarda kist oluşumunun artması, depresyon, kanser gibi birçok hastalığa sebep olurken; hareketsizlik, yalnızca obezite için değil, kemik erimesi için de büyük bir risk faktörü.” dedi.

BEDEN KİTLE İNDEKSİNİZİ KONTROL ALTINDA TUTUN

Uzmanlar obezitenin 21’inci yüzyılın en önemli ve yaygın sağlık sorunu olduğunu vurguluyor. Konuyla ilgili bilgi veren Özel Medicana Konya Hastanesi Diyetisyeni Merve Sena Nazlı, “Obezite dediğimiz şey, vücudumuzdaki yağ oranının yağsız kütleye oranla artmasıdır. Bunu anlamak için boyumuzun karesini, kilomuza bölerek beden kitle indeksimizi kendimiz hesaplayabiliriz. Çıkan sonuç 20-25 arasındaysa kilo normal düzeydedir; 25-30 arasıysa fazla kilolu ancak 30’un üstündeyse obezite, 40’un üstündeyse morbid obezite olarak adlandırılır.” dedi.

BİRÇOK HASTALIĞIN SEBEBİ, OBEZİTE!

Obezitenin oluşum sebeplerinden bahseden Dyt. Merve Sena Nazlı, pandemiden kalan tembel yaşam ve bazı alışkanlıkların değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Obez bireylerde ilerleyen dönemlerde rahatsızlıkların görülmeye başladığını söyleyen Nazlı, “Obez birey sayısında dünyada 4’üncü, Avrupa’da 1’inci sıradayız. Sıralamada ülke olarak her geçen gün üst basamaklara çıkıyoruz. Bunun bir sebebi de pandemi sürecinde paketli gıdaları çok tüketmemiz, uzun bir süreci evde geçirmemizden kaynaklı olarak sürekli bir şeyler atıştırma, toplu alanları kullanmamanın verdiği alışkanlığı hala devam ettirerek sosyal aktivitelerden de uzak ve hareketsiz bir yaşamı devam ettirmemizdir. Hareketsiz yaşam, genetik ya da bazı ilaçlar da obeziteye yol açıyor. Bu saydığımız sebepler günlük yaşamda devam ederse farklı sorunlar baş göstermeye başlayacaktır. Tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları, kolesterol ve kan yağının yükselmesi, karaciğer yağlanması ve aşırı tüylenme, kadınlarda kist oluşumunun artması, depresyon, kanser gibi birçok hastalığın sebebi obezite.” diye konuştu.

‘HAREKETSİZLİK, DİĞER HASTALIKLAR İÇİN DE RİSK FAKTÖRÜ!’

Sağlıksız beslenmenin yanında hareketsiz bir yaşam tarzının da obeziteye davetiye çıkardığını belirten Nazlı, spor yapmaya vakti olmayanlar için önerilerde bulundu. Nazlı, “Bazen iş, okul derken spora vaktimiz ya da enerjimiz olmayabiliyor. En azından hafta sonu 30-40 dakikalık tempolu bir yürüyüş yapılabilir. Merdiven kullanımı artırılabilir. Evde yapılabilecek mekik çekmek, ip atlama gibi hafif spor hareketlerini yapmalarını da öneriyorum. Hareketsizlik, yalnızca obezite için değil, kemik erimesi için de büyük bir risk faktörü.” ifadelerine yer verdi.

‘NE ZAMAN TÜKETİLDİĞİNE DE DİKKAT EDİLMELİ’

Nazlı, tüketilen besinlerin zamanlamasının da sağlık için önemli olduğunu ifade ederek, “Her gün aynı saatlerde uyumaya özen gösterelim. Eğer işimizde gece vardiyası yoksa en geç 23.00- 00.00 arası uykuda olunmalı çünkü uykuda salgılanan melatonin hormonu en çok 23.00 ile 3 arasında salgılanıyor. Kahvaltı alışkanlığı olmayan insanlar için en azından günün o saatlerinde kefir, meyve, yulaf ezmesi gibi atıştırmalıklara yer verilmeli. Öğle yemekleri genellikle saatinde yeniliyor. Akşamları da yemeği saat 19-20.00’den sonraya bırakmamak gerekli. Meyve grubuna ara öğün şeklinde, akşamları da en geç yatmadan 2 saat önce, yoğurtla ya da tarçınla tüketilebilir. Kış akşamları yoğun meyve tabakları hazırlamak da çok doğru değil. Meyvenin kendi şekeri olduğunu unutmayalım. Fazla yediğimiz meyve bile yağa dönüşerek, kilo almamıza yol açar.” dedi.

‘SAĞLIKSIZ YAŞAM VE HAREKETSİZLİK ÇOCUKLARI OBEZE DÖNÜŞTÜRÜYOR’

Çocukluk çağındaki obezite artışı için öncelikle aileyi sorgulamak gerektiğini belirten Nazlı, yeme alışkanlıklarının önceki nesillere göre değiştiğini de belirtti. Paketli gıda çeşitlerinin artması ve günlük hayatta daha çok tüketilmesine bağlı olarak çocukların da bu beslenme düzenini benimsediğini söyleyen Uzman Diyetisyen, “Paketli gıda çeşitlerinin artmasıyla birlikte, çocukların yeme alışkanlıkları da değişti. Artık meyve tüketmek yerine gazlı içecek, cips gibi atıştırmalıklar tercih ediliyor. Sebze sevmiyor ve karbonhidrata yöneliyorlar. Bu süreçte kontrol önemli. Çocuklara o ürünün zararı anlatılmalı. Tamamen yasaklamak yerine kısıtlamalarla sağlıklarını riske atmamış olacaklar. Ayrıca çağımız çocukları dışarıya çıkıp koşup oynayan değil; evde bilgisayar, tablet oynayan çocuklar. Çocukların spora teşvik edilmesi ve bir spor dalının sevdirilerek devam ettirilmesi gerekiyor. Yoksa hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme bir arada olduğu zaman da bu durum, obeziteyi doğurmuş oluyor. Eğer tedavi edilmezlerse ilerde kalp hastalıkları ve diyabetle karşı karşıya kalacaklar.” şeklinde konuştu.

OKUL BESLENME LİSTELERİ SAĞLIKSIZ!

Okullarda çocuklar için oluşturulan beslenme listelerinde sağlıksız bir öğün oluşturulduğuna dikkat çeken Nazlı, “Çocukların listelerine yazılan çikolataları, reçelli ekmekleri gördüğüm zaman üzülüyorum. Bunun yerine kahvaltı tarzı yumurta, peynir ve zeytinin olduğu bir öğün tercih edilebilir. Yumurta kokuyor diye beslenme listesine yazılmıyor, bu çok yanlış. En azından omlet tarzında bir beslenme hazırlanabilir. Tam tahıllı unlardan, az yağlı poğaçalar; kepekli ekmekten tost, meyve ve süt içeren beslenme çantası yapılabilir. Dışarıdan alınan poğaça yerine bir sandviç hazırlanması daha sağlıklı olacaktır. Çocuğun kantinden atıştırmalık alması yerine de beslenmede kuru meyve ya da kuruyemiş, kefirle güzel bir öğün oluşturulabilir.” ifadelerini kullandı.

DİYETİSYEN EŞLİĞİNDE PROGRAM HAZIRLANABİLİR

Okul beslenme listeleri ve iş yerlerinde tüketilen yemeklere bir diyetisyen eşliğinde karar verilmesinin güzel bir uygulama olacağını belirten Nazlı, “Masa başında çalışılan işlerde farklı kaloride, ağır işlerde çalışanlar için daha yüksek kalorili besinler tercih edilmeli. Çocukların beslenme listelerinde ya da iş yerlerinde diyetisyen eşliğinde bir program uygulamak daha sağlıklı olacaktır. Böyle bir proje uygulanırsa, güzel olabilir.” diye konuştu.

‘DİYET YAPTIĞI HALDE KİLO VEREMEYEN HASTALARA ÖNERİYORUZ’

Kilo veremeyen obez bireyler için cerrahi işlemlerin öngörüldüğünü söyleyen Nazlı, ‘Cerrahi operasyona her hasta uygun olmaz. Operasyon için hastanın uyması gereken bazı kriterler vardır. Beden kitle indeksi baz alınarak diyet yapmasına rağmen kilo veremeyen hastalara cerrahi işlemleri uyguluyoruz. Hastanemizde de bu işlemi uygulayacağımız zaman endokrin doktorumuz, psikiyatrist ve genel cerrahiyle ortak karar alarak öneriyoruz. Verilen diyete uygun olarak hayatını adapte eden hastalarımızda da başarılı oluyoruz.” şeklinde konuştu.

HACER CEYLAN

Editör: TE Bilişim