Feyzullah Ertaş’ı tanımayanız yoktur…

Bu şehrin güzel ve özel adamlarından birisidir…

Kendisini futbol, daha doğrusu Konyaspor vasıtasıyla tanıdım…

İyi ki de tanımışım…

Bu şehrin “gündüz külahlı, gece silahlı” olanlarından değildir…

Bazıları gibi maskeli değildir…

Neyse o…

Hazreti Mevlana’nın “ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” dediği nadir insanlardan…

Ya siyahtır, ya da beyazdır…

Grisi yoktur…

En sevdiğim sözlerinden birisi “parayı ve şöhreti yönetemezsiniz”dir…

Yüzde yüz doğru bir söz…

Çünkü, ikisi de insanı bozar…

Kadın ya da erkek fark etmez…

Konya’nın önemli iş insanlarından biri olmasına rağmen, gerçek değeri anlaşılamayan, gözü başı oynayanların işine gelmediği ya da “taraf” olmadığı için “bertaraf” edilenlerden!

Feyzullah Ertaş, acayip bir eş ve aile babası…

Ve bir o kadar da vefalıdır…

Rahmetli Haşim Bayram’ın, Feyzullah Ertaş’ın hayatında özel bir yeri vardır…

Yaşarken hep yanındaydı…

Haşim Hocaya manevi anlamda asla yokluğu ve yoksulluğu hissettirmedi…

Hep yanında oldu…

Dolayısıyla vefalı olmanın ne demek olduğunu, üç maymunu oynayanlara gösterdi…

Feyzullah Ertaş adamdır, gerisi de tefarruattır.

xxx

Feyzullah Ertaş’ın sosyal medyada yaptığı paylaşımları takip ederim, varsa nasibime düşeni alırım…

Bundan da asla gocunmam…

Son paylaşımlarından birisinde Vali Hazım Oktay Başer’in Konya’ya ilk atandığı günlerle ilgili bir anekdot paylaştı…

Ben de rahmetli Hazım Oktay Başer’i tanıdığım ve sevdiğim için, Feyzullah Ertaş’ın bu anekdotunu sizlerle paylaşmak istedim…

Yanılmıyorsam 90’lı yılların sonunda Milli Gazete’nin Topkapı’daki kendi tesislerinde ziyaret etmiş ve bu ziyaretten büyük keyif almıştım…

Rahmetli Valimiz, muhterem ve muhteşem bir adamdı.

xxx

VALİ HAZIM OKTAY BAŞER

Konya’ya ilk Vali olarak atandığı günlerde henüz kamuoyu tarafından tabii olarak pek tanınmaz. Birgün sabah namazına postane civarındaki camilerden birine gider.

Tabi koruma yok, makam şoförü  yok, etrafında pervane olan bürokratlar da yok.

Evi camiye yakın olan cemaatten birisi camiyi açıp ezanı okumuştur. Sair zamanlarda İmam Efendi genellikle daha sonra gelip vakit olunca namazı kıldırmaktadır.

Sabah namazına durma vakti gelir fakat o gün ne tevafuk ki, Hoca Efendi namaza gelememiştir. İçlerinden birisi, “Arkadaşlar Hoca Efendi Bugün gelemedi, içinizde Hocalık yapacak olan varsa geçsin namazı kıldırsın” diyerek cemaata seslenir.

Bunun üzerine cemaat birbirine bakışır, fakat kalkan olmaz. Cemaatin hiç tanımadığı Hazım Oktay Başer kalkar sarığı cüppeyi giyer mihraba geçip sabah namazını bir güzel kıldırır.

Sabah namazından sonra Anadolu’nun birçok yöresinde olduğu gibi Konya’da da mahalledeki lokantada çorba içilir, esnaf dükkânına, işinin başına geçer. Hele camide ilk defa gördükleri kılığı kıyafeti düzgün, hali tavırları son derece naif ve nazik üstelik önlerine geçip imamlık yapıp namazlarını güzelce birlikte eda ettikleri beyefendi gibi bir misafirleri de olunca yakasını bırakmazlar.

Cemaatten birisi, “Efendim sabah kahvaltısını bugün bizim fakirhanede yapalım buyurmaz mısınız” der. Tabi bu nazik daveti kimse kırmak istemez ve Hacı amcanın evine geçilir.

Kahvaltı sofrası kuruluncaya kadar maneviyat dolu harika bir sohbet yapılır. Kahvaltı edildikten sonra, artık mesai saati de yaklaşmıştır, ama önemli bir husus unutulmuştur. Birinin aklına geliverir, “Yahu arkadaşlar sohbetin güzelliğine daldık tanışmayı unuttuk, şöyle bir tanışsak” der.

Vali Hazım Oktay Bey sağındakine, “Buyurun Efendim sizden başlayalım” der ve  sırasıyla adını-soyadını, ne işle meşgul olduğunu filan söyleyerek herkes kendisini tanıtır.

En sonunda sıra kendisine gelir ve “Efendim bendeniz Hazım Oktay Başer, âcizane Konya Valisi” der.

Herkes adeta şok olmuştur.

Aman efendimler, muhterem Valimler filan gırla gider. Misafirlerinin Vali olduğunu öğrenen cemaat hürmet ve saygının dozunu daha yüksek seviyelere çıkarınca, Hazım Oktay Bey,  “Arkadaşlar bu vazife bize emanet, biz burada karşımızda insanları dizip, el pençe divan durdurmak için değil, sizlere hizmet için bulunuyoruz. Lütfen bu fakire olan alakanızı deminki halden daha farklı yöne değiştirmeyin, tabii olun, hep öyle kalmaya devam edin” diyerek ortamı yumuşatır.

Memlekete hizmet için hangi görev ve makamda bulunursak bulunalım hayırla ve rahmetle yâd edilen bir insan olmak ne kadar büyük bir onur değil mi?

Vatandaşa racon kesen, tüm Vali ve bürokratlara örnek olması temennimizdir elbet.