Aman Allah’ım Allahu ekber ( ekber ismi tafdildir,  en büyüktür, manasını ifade eder değil mi?

En büyük varken, ya bu amcalarda bu kibir, gurur nereden geliyor ki, insanlara niye tepeden bakarlar? Allah’tan biz böyleleri olmadık hamdolsun.

Peki, siz hiç tepeden bakmadınız mı? Diye sorabilirsiniz.

 Biz aciz kul olduğumuzu ve haddimizi biliyoruz asla tepeden bakmayız.

Ancak, ünlü ve benim çok sevdiğim şair Yahya Kemal’in “ SANA BİR TEPEDEN BAKTIM AZİZ İSTANBUL!” şiirinde tependen baktığın söylüyor.

Hafızam beni yanıltmıyorsa Münir Nurettin Selçuk bu şiiri bestelemişti. Hicaz semai makamındadır.

*

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

                        **

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

*

Deyim olarak tepeden bakmayı kastediyorsanız o tepeden bakma başkadır.

O işin içinde kibir vardır. Bizim yapımızda kapımızda kibire yer yoktur.

Kibirlenecek neyimiz var ki?

Cenabı Allah izin vermese hiçbir şeye gücü kudreti yetmeyen faniyiz.

Öyle ise ne demeliyiz. Rahmetli Ninem;

--- Aman kuzum, büyüklenme, kibirlenme, yapacağım, edeceğim yahut ben yaparım. Deme. Allah izin verirse şunları, bunları yapacağım de. Derdi. Daha ötesinde gücü yetmezse de Cenabı Allah’a havale et!

Zenginler kulübünün amcaları yerden alıp göğe püskürüyor. Yalan dünyanın yalancı emziklerine sürdükleri haram bal ile oyalanıyorlar başka deyişle kendilerini kandırıyorlar. 

Sahi bu amcalar bugüne kadar kendilerinden başkasını hiç düşündüler mi?

Bunların düsturları; Önce ben, sonra ben, sonra yine ben olmuştur. Hayrına ağlayan çocuğun beşiğini bile sallamazlar bunlar,  bu amcaları tanıdınız değil mi?  

Bu dünya zengini amcalar yürürlerken sanki büyük dağları ben, küçükleri dağları babam yarattı diyor. Bu dünya Firavunları, Nemrutları Karunları gördü de ne oldu? Bugün için hasbelkader güç elinde zulüm ediyorsan. Mazlumlar sizi en büyük makama havale ediverir.

“BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM!

VELA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL’ALİYYİ’LAZİYM”

Havale edilen makam en büyük makamdır. Ondan büyük makam var mıdır?

“Güç ve kuvvet, sadece Yüce ve Büyük olan Allah’ın yardımıyla elde edilir.”

Bir kişi bu cümleyi söylediği anda;

 “Allah’ım! Senin yardımın olmadan ben hiçbir şey başaramam. Ve senden başka dayanacak hiçbir şeyim yok” itirafında bulunmaktadır.”

Tepeden bakmak deyiminin altında yatan gerçek ifade kendini beğenmişliktir. Başka deyişle kendini karşısındakinden üstün görmedir.

Ki, bu dünyevi hastalıktır. Bu hastalığın sonu hüsrandır.

Öyle ki bakıştaki gizlenen küçümsemektir. Küçümseyerek bakmadır.

Bilindiği üzere kullanılan deyimler gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.

Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı bir anlamı olan, ilgi çekici bir anlatımı bulunan, ifadeyi daha zengin kılan, iki veya daha fazla kelimeden meydana gelen, kalıplaşmış söz topluluklarına "deyim (tabir)" denir.

Tepeden bakanlarda muhakkak gurur vardır, kibir vardır.

Yukarda ifade ettiğim üzere insan acizliğini göremeyerek gurura, kibire kapılması ne kadar acıdır değil mi?

HZ. ALİ(ra);

“BİLGİSİZLİĞİN EN BÜYÜĞÜ KENDİNİ BEĞENMEKTİR.” Derken, HZ. ÖMER(ra) ise; “KİBİR İNSANI YALNIZLIĞA İTER.”

 “KİBİRLE HADDİNİ GEÇENİ, ALLAH YERDEN YERE SERER”

Hacı Bayram Veli Hazretleri;

“ KİBİR BELE BAĞLANMIŞ TAŞ GİBİDİR ONULA NE YÜZÜLÜR NE DE UÇULUR!”

İmamı Şarani;

“ İblisin huzurdan kovulmasına sebep; Ben ondan daha hayırlıyım. Diyerek büyüklük davasına kalkışmasıdır.”

John Ruskin;

“Genellikle bütün büyük yanlışlıkların altında gurur vardır.”

Tolstoy;

“Bir kimse ne derece yüksekten bakarsa, gurur sahibi ise kalbinden insanlara karşı o kadar hiddet ve kin taşır.”

Yukarda ifade ettiğim bu kadar özlü sözlerde görüldüğü üzere gurur kibirle insanlara bakmak yanlıştır. Böylesi yanlışta ısrar etmek ise adı belli aptallıktır.

Müslüman muhakkak ferasetlidir. Bu denli dünyevi hastalıkla birlikte yaşamaz!