Bilhassa Osmanlı devrinde oluşumu olup cumhuriyet dönemi tarihçilerimizin üzerinde durmadıklarından mı yoksa bilerek yazmadıklarından mı bilemiyorum.
Çoğu ibret alınması gereken veya tarihte ne olduğumuzu dillere dökebilen oluşumlardan sunmak isterim sizlere.
Belki okuyabilen okurlar vardır. Vardır ama onlar biliyor diye bilmeyenlere ve bilhassa ne gariptir ki öğretilemeyen genç nesle de öğretmenin faydadan ari olmayacağı düşüncesindeyim.
İşte bilhassa yakın zamanda adalet kararları oluşumlarından öğrendiklerimiz olaylara karşı bir ibret oluşumu.
Haram Yemeyen Ordu
Osmanlı ordusunun, İslam'ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola verilmiş.
Başlarında bulunan Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim mola sonu bütün askerlerin heybelerini arattırıyor.
Hiçbirinde meyve cinsinden bir şey çıkmaması üzerine Padişah Selim ellerini Ulu Dergah kaldırıp;
Allahım, sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lutfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve yeseydi ve ben bunu haber alsaydım Mısır seferinden vazgeçerdim. Diyerek!
Rabbine sonsuz hamdü senalarda bulunuyor. Darısı!
Ecdadımız Yüz Akımız
Ecdadımız; Demokrasi kuracağız! diye yabancı devletleri istila ederken, onlara verme yerine kendilerine petrol menfaati sağlayan Hıristiyanlara karşı
Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı gafil ve hainlerin Osmanlı'ya emperyalist yaftasını yapıştırarak mahkûm etmeye çalışmalarına mukabil,
Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp yayınlanan bir belgede belirtildiğine göre.
Osmanlı Devleti'nin Macaristan'da hakim olduğu devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon akçe vergi toplarken!
Aldığı bu harca mukabil aynı yıl Macaristan'a 21milyon akçe yatırım yaparak tarihe geçmiş olmaktadır.
Barbar Kim?
Bizans'ı kurtarmak üzere İstanbul'a çağrılan Haçlı ordularının Hristiyanlığın mukaddes kilisesi Ayasofya'nın tepesinde ki altın haçı sökerek eritip sattıklarını...
Yıllar sonra Osmanlı ordusunun İstanbul'un fethi sırasında bir yeniçerinin, fetih hatırası olarak saklamak maksadıyla Ayasofya'nın küçük bir çini parçasını koparmak istemesini, Fatih Sultan Mehmed'in "tahribe teşebbüs"le suçlayıp cezalandırdığını ,..
Sanata Hürmetin Böylesi
Osmanlı'nın meşhur hattatlarından Hafız Osman'ın(1642 1698), Sultan İkinci Mustafa' nın hat hocası olup, Hafız Osman'ın hat meşke derken, Sultan İkinci Mustafa'nın büyük bir hürmet içinde hocasının hokkasını tuttuğunu ve yapılan hattın güzelliği karşısında gönlü ihtizaza gelen Sultan İkinci Mustafa'nın: "Artık bir Hafız Osman daha yetişmez" demesine mukabil, büyük hattat Hafız Osman'ın : "Efendimiz gibi, hocasının hokkasını tutan padişahlar bulundukça daha çok Hafız Osmanlar yetişir" diye cevap verdiğini...
Sultan Vahdeddin'in Vatanperverliği
Osmanlı ordusunun silahlarının elinden alındığı , düşman filolarının Çanakkale Boğazı' nı aşıp İstanbul'a dayandığı felaketli bir dönemde halife sıfatıyla Osmanlı tahtına oturan Sultan Vahdeddin'in, Osmanlı askeri olarak, şahsını korumak için bırakılmış olan biricik taburu Ayasofya Camii' ne göndererek:
"Aziz İstanbul'un fethinin sembolü olan Ayasofya'ya çan takmak isteyenlere ateş ediniz!... " emrini verdiğini...
Yavuz'un izinden Gidenler
1967 Mısır-İsrail savaşında, Mısır askerlerinin, düşmanlarını beklerken İsrail ordusunun bir anda Süveyş'in öbür yakasını geçerek dünyayı şaşırttığını...
Mose Dayan'ın bu muazzam başarıyı daha sonra bir basın toplantısında : "İsrail in bu başarılı stratejisi, Yavuz Sultan Selim in yıllar önce Mısır'ı fethederken uyguladığı harp planının bir kopyasıdır" diye açıklayıp gafletimizi yüzümüze vurduğunu...
*Devam edecek