Ekonominin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat sektöründe işler yavaş gidiyor. TOKİ ile konut ihtiyacının giderilmesi için adımlarda da artık evlerini zamanında teslim alamayanlar homurdanmaya ve hatta seslerini yükseltmeye başladılar. Öyle ki, ödeyecekleri taksitlerin aldıkları maaşlarının kat ve kat üzerinde bir ödeme durumuna gelmesinden de son derece sıkıntıdalar. Özellikle dar gelirli halkın ev sahibi olabilmesi için başlatılan bu çalışmalar da yavaşlamış durumda.

Faizlerin yükselmesi ve özellikle konut fiyatlarının katlanarak artması konut satışlarını sekteye uğrattı. Öyle uçuk fiyatlarla konutlar satılmaya başlanınca satışlar yavaşladı ve bugün geldiğimiz noktada sektörde çıt çıkmıyor. “Fiyatlar geriler mi bu durgunluktan” derseniz gerilemez fakat olduğu yerde sayar. Mal alıcısına satılacağına göre, alıcısı olmayan malında fiyatında yükselme biraz zor olur. Arz-talep dengesi yani… Fakat artan enflasyonla birlikte maliyetler artacağından konut fiyatlarında da artışı beklemek en doğal olanıdır. Öte yandan banka kredilerinin yüksek faizlerle satışa sunulması da sektöre en önemli darbeyi vuran durum oldu.

Bir diğer tarafta SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş zamlarının memur emeklileriyle eşitlenmesi durumu vardı. Eşitlendi eşitlenmesine de yine en düşük emekli maaşı 10 bin lirada kaldı. Kök maaş durumu oyunu da çocuk kandırır gibi soruna çözüm olamadı. Yine aynı durumda kalınınca zam oranını yükseltmek sadece kök maaşı yüksek olana yaradı.

Bu arada borsada Z kuşağı furyası yerini kaçışa bırakıyor. Günlük kazanımlar için borsaya giren gençler, borsanın iniş ve çıkışlarından korktu ve çıkışlar başladı. Borsada kazanmanın yanında kaybetmenin de olduğunu öğrenmiş oldular.

Yerel seçimlere sayılı günler kalmasına rağmen aday açıklamaları yavaş ve zor gidiyor. Hala belirlenemeyen adayların olması, kirli açıklamaların havada uçuşması halkı karar verme noktasında zorlayacağa benziyor. Aslında esas olan siyasi çekişmelerden daha çok bizi ilgilendiren durum, seçim sonrasında alınacak sıkı para politikası ve yüksek enflasyonla ilgili yapılacak çalışmalardır. Doların yaza kadar 40 liraya çıkacağı beklentisi oldukça yüksek ve bu piyasaları allak bullak edecektir. İç borçlanma durumu hemen hemen hepinizin bildiği gibi artarak devam ediyor. Açık büyük yama küçük.

Yeni yılın ilk çeyreği oldukça zor geçecek görünüyor. Bir türlü çözülemeyen istihdam sorunu, dışarıdan yatırımcı arayarak çözülecek gibi de görünmüyor. Üretime yönelik yatırımlar özellikle savunma sanayine yoğunlaşınca, diğer alanlarda gereken büyüme de sağlanamıyor. Özellikle ilimizde otomotiv yan sanayi konusunda yapılan çalışmalar, tarım makineleri üretiminde geldiğimiz nokta son derece güzel. Öte yandan savunma sanayiye Konya’nın katkısı küçümsenemez. Huğlu’da üretilen silahlar dünya çapında marka haline gelmiş durumda. ASELSAN’ın Konya’da olması savunma sanayide yapılan üretimlerin boyutunu daha da arttırdı. Konya sanayisi artık savunma sanayisinin destek üretimini gerçekleştiriyor ve bu alanda önemli çalışmalar yapılıyor. Diğer tarafta ihracatta açıklanan rakamlarda ilimizin önemli rakamlara ulaştığını gösteriyor.

Bu kadar üretim yapılıyor da neden istihdama çözüm bulunamıyor diye düşünüyorsunuzdur. Fakat özellikle otomasyon, robot teknolojileri üretim sanayinde ve özellikle ağır ve makine sanayide özellikle kullanılınca çalışan sayısında da belli sayıda azalmalar yaşanabiliyor.

Öte yandan tarımsal alanların betonlaşması, tarımdaki üretimi giderek azaltmaya başlayınca tarımda üreten konumunda olan insanlar şehre göçle birlikte tüketici konumunda oldular. Herkes tüketirse üretimde az ise yüksek fiyatlar kaçınılmaz olacaktır. Önümüzdeki aylarda herkes hesaplarını iyi yapsın. Piyasalarda yine yüksek fiyatlandırmalar, benzine ve motorine ard arda gelecek zamlar, yükselen döviz ve altın fiyatları ve üstüne birde yüksek faizle satılmak istenen krediler.

Her zaman söylediğimiz gibi, herkesin enflasyonu cebindeki geliri ile doğru orantılıdır. Birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de durgunluğun devam edeceğini düşünüyorum. Fiyatlar düşer mi diye sorarsanız düşmez fakat aşırı bir yükselme de olmaz. Zaten yeterince yükseldi. Artık gayrimenkule yatırım yapmak da yatırımcı için çok cazip gelmiyor.

Yılın ikinci yarısı için beklentilerimizi ve ümidimizi yitirmeden bütçemizi korumaya devam edelim. Çünkü enflasyonu en çok hisseden dar gelirli ve fakir halk olacaktır. Enflasyonun da düşmeye hiç niyeti yok gibi. O nedenle başımızı hangi sektöre çevirirsek çevirelim mutlaka sorunlarla karşılaşmaya devam edeceğiz.

Bu yılı enflasyona yenilmeden atlatırsak kendimizi şanslı sayacağız…