Gelinlik giyinmiş körpe kız gibi

Karlara serildi Sarıkamış’ta

Mevsimler ağlaştı gece buz gibi

Şafaklar gerildi Sarıkamış’ta

Mehmet’im çarıksız Yemen’den geldi

Şahâdet gürledi sonsuzu deldi

Gök mavi yer beyaz kefeni aldı

Ak yaşlar nar oldu Sarıkamış’ta

Yıldızlar ağlaştı bulutlar indi

Yokluklar yok oldu varlık silindi

Namlular yırtıldı taşlar delindi

Bir tarih yarıldı Sarıkamış’ta

Izdırap çilekeş dereleri kar

Dikenli tabyadan esiyor rüzgâr

Susun! Şehidimin söyleşisi var

Bâsiret kör oldu Sarıkamış’ta

Küfrün azgın devri mağmaydı vatan

Ölüm çığlıkları amansız meydan

Ferhat’ın çığlığı seni anlatan

İrâde buruldu Sarıkamış’ta

Vuslat harekât der müjdeyi bekler

Ağlaştı mevcudat ve de melekler

Hoşaftı menusu yağsız yemekler

Öğünler bir oldu Sarıkamış’ta

Yaram çok ağırdır çıban çok derin

Apansız çıyanı dipsiz çemberin

Cilvesidir lâkin buda kaderin

Silahsız vuruldu Sarıkamış’ta

Beyaz uykudaydı koca bir ordu

Dağ taş susuyorken komutan sordu

Mekân konuşuyor beden mosmordu

Pâk beden mor oldu Sarıkamış’ta

Çığlık yığınağı doksan bin fidan

Şavkı göğe vurdu süzülmüş yatan

Balkanlar Kafkasya Şırnak Ardahan

Şehitler soruldu Sarıkamış’ta

Şehit bu tarifi gelmez dilime

Ziyâsı izâhsız altın kelime

Vefâdâr ses verir cümle âleme

Âşıklar var oldu Sarıkamış’ta

Kutsal pervanesi o gün niyetin

Mehmet’te doğuşu samimiyetin

Övülmüş milleti sen ki ümmetin

Zor nizâm kuruldu Sarıkamış’ta

Şüheda vâdisi ne büyük mâna

Sırt sırtta diz dize yatar yan yana

Âsımdan emânet bu toprak sana

Pir Mehmet pir oldu Sarıkamış’ta

Sarıkamış dinle tarih seslenir

Mâziyle beklenen renkler hislenir

Kan-ter yudumlayan ruhlar süslenir

Emr-i Hak verildi Sarıkamış’ta

Ne çok şey anlatır bir mezar taşı

İmânla beslenir Hakk’ın savaşı

Şâirin efkârı birkaç gözyaşı

Islanıp kar oldu Sarıkamış’ta

Şehitler ölmez hây! Şehit her yerde

Ve onlar gittiler yüce seferde

Bak Ömer rikkatle bak perde perde

Cennete girildi Sarıkamış’ta