Yerel seçimler bitti. Bu cümleye kazasız belasız notu koyacaktım, ama bir-iki yerde muhtar seçimlerinde, Tillo'da ise belediye seçimlerinde dökülen kanı görmezden gelemedim.
Hangi muhtarlık, hangi belediye başkanlığı, hatta hangi dünya makamı bir cana değer? Ben bu sorunun cevabını hiçbir dünya makamı insan hayatından daha değerli değildir olarak verenlerdenim. Eminim toplumun %100'e yakını da benimle aynı görüşü paylaşıyordur. Ancak düşünceyle eylem arasında bir farklılık olduğu ortada! Nereden geliyor bu farklılık? Sanıyorum insanın bir üst varlık olarak sahip olduğu öz (ruh diyeceğim ona) ile sıradan bir canlı olarak sahip olduğu öz (nefs diyeceğim buna) arasında sürekli mücadele var. Ruh düşünce dünyamızla ilişkili soyut bir kavram. Nefs ise eylemlerimizi yöneten somut bir kavram. İnsan bedeni, tabiri caizse, soyutla somut arasında bir sürüp giden bir savaş alanı. Bu amansız savaşta ilk yapmamız gereken şey olup bitenin farkında olmak. Farkında olunca, olup bitenin yönetilebilmesi de imkan dahiline giriyor.
***
Yerel seçimler bitti. Şimdi siyasetin acımasız dilini bırakmanın, bu süreçte ortaya çıkan kırgınlıkları bir tarafa bırakıp kucaklaşmanın zamanı.
Bu noktada en büyük görev kazananlara düşüyor. Kazananlar muhtar oldular, kazananlar başkan oldular. Sadece kendilerine oy verenlerin değil, o yerleşim yerindeki herkesin muhtarı ya da başkanı olduklarına göre, yapacakları hizmetlerden herkesin yararlanması söz konusu olduğuna göre, süreç içinde şekerrenk hale gelen ilişkileri düzeltmek, sevgi, dostluk, barış elini uzatmak onlara düşüyor. Siyaset, insanlara hizmet için vardır. Hizmeti değil yenmeyi, hatta yok etmeyi hedefleyen bir yaklaşıma siyaset denemez.
***
Yerel seçimler bitti. İşin doğası gereği görev bazılarının sırtına yüklendi, bazı eller taşın altında kaldı.
Bu kişilerin tümünü tebrik ediyor, partilerine ya da siyasi görüşlerine bakmadan, tümüne başarılar diliyorum. Onların başarıları vatandaş olarak bizim iyi hizmet almamız, daha rahat bir hayat sürmemiz demek. Bu kişilerin hepsine kolaylıklar diliyorum. İşleri çok zor. Öncelikle, çözülmesi gereken bir sürü sorun var. Bu, illa da kendinden öncekilerin çalışmadıklarından, enkaz devraldıkların değil, toplumun beklentilerinin her gün daha da artmasının, çıtanın yükselmesinin doğal bir sonucu. Sonra, oy verenlerin beklentileri var. Bu beklentilere cevap verebilmek somut sorunların çözülmesinden de zor. Yıpratıcı, ilkleri zorlayıcı işler bunlar. Bizim siyasi geleneğimize göre, örneğin bir belediyede, bir önceki dönemde çok iyi işler yapmış bir müdürü siyaseten yerinden alıp yeni başkanın partisinden ya da siyasi görüşünden birinin getirilmesi beklentisi sıradan bir olaydır. Sayın seçmenlerim, bu müdür işini iyi yapıyor, göreve devam etmesini istiyorum diyebilecek başkan sayısı kaç tanedir? Kaç tane başkan bu müdürü görevden alınca ancak APK'ya verebilirim, orada hiçbir şey yapmadan, belki oturacak bir sandalyesi-masası olmadığı için iş yerine bile gelmeden maaş almasına gönlüm razı olmaz diyebilecek?
***
Yerel seçimler bitti. Diyorum ki, artık sandığı kapatıp hayatı açsak. Artık işimize baksak. Şehrimiz için, ülkemiz için, milletimiz için, insanlık için yapacak o kadar çok şey var ki!
***
Bu dünya yapıp ettiklerimizin yankılanıp bize döneceği bir dağdır. (Mevlana)