Bir şiir okursun. Mesela İsmet Özel'den. Anlarsın ama kavrayamazsın.

Serdar Ortaç'ın kaleminden çıksaydı okudukların, mürekkebinin kurumasına izin vermezdi zihnin.

Bir heykel görürsün. Mesela Rodin'den. Anlarsın ama kavrayamazsın. Bahçene alacağın aslan heykeli olsaydı baktığın; detaylarına kadar vakıftın.

Bir resim görürsün. Mesela Dali'den. Anlarsın ama kavrayamazsın. Penguen'i Leman'ı kurcalarken harcasaydın zamanını boş vaktin kalırdı balık tutmak için.

Bir gösteri görürsün. Mesela Broadway'de. Anlarsın ama kavrayamazsın. Cem Yılmaz'ı izleseydin gülerdin ve sadece gülerdin.

Ve! Amerikan Merkez Bankası enstrümanlarını görürsün,anlarsın ama kavrayamazsın. Monopoly oynasaydın zevkle geçirirdin balık tutmak için harcayacağın zamanını.

Sanat için yeni bir tanım yapmak gerekirse 'umum için anlanabilecek ancak kavranamayacak tüm ya da herhangi bir yaratım-ortaya koyum denilebilir.

Peki sanat kimin, ne için yapılır? 

Sanat ne sanat ne de toplum için yapılır.

Sanat umumu yönlendirmek ve yönetmek gayesiyle sanatçının egoları için yapılır.

Bir ego tatmin aracı olarak insanlar; Amerikan dolarının sade ve sadece pamuklu kağıt olduğunu anlarlar ancak neden kıymetinin kendinden menkul olduğunu kavrayamazlar.

Rönesans dönemi İtalyan görsel sanatçılarının yakaladığı muhteşem başarı,bir ya da üç kağıt sanatı olan origaminin günümüz sanatçılarının başarısı yanında güdük kalabilir.

Belki de artık cevher sanatçılarını hatta zanaatkarlarını üç kağıt sanatçılarının karlarına tercih etme ve umma zamanı gelmiştir...