İktisat yazınında, Rasyonel İnsan dediğimiz, Homo Economicus olarak da ifade edilen ve aldığı kararlarda rasyonel davrandığı söylenen bir hayal kahramanından söz edilir. Bu hayal kahramanı, 1700'li yıllarda ortaya çıkmış, 1800'lerde popüler hale gelmiş, 1900'lerde sorgulanmaya başlanmış ve nihayet 2000'lerle birlikte eleştirilerin odağına oturmuştur. Sanırım, o dönemlerde alınan kararların sonuçları son geçerlilik tarihini doldurmuş olsa gerek ki, şimdilerde her kesimce dillendirilen sürdürülebilirlik kisvesi ortalıkta dolaşıyor. 

Sadece onunla kalsa iyi, rasyonel şaşma birey görünümlü olabilir ama global ölçekli sonuçlarını, kararı almayan kesimlerin de üstlenmesi, çelişkinin ulaştığı noktayı gözler önüne sermektedir. 

Peki, belirli veya belirsiz alınan rasyonel kararların sonuçlarını acaba kimler taşıyor veya kimler taşımalı? Marketten alınan poşetin doğaya daha çabuk karışmasını önemseyen birey, aklında Memur-Sen'in son açıkladığı istatistiklere göre; “4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 371 TL, yoksulluk sınırı ise 3 bin 687 TL” bilgisi varken, rasyonel kararın hangisi olabileceği bilgisine ne kadar haiz olabilir? Veya akıllı telefonunda başını gecikmeyle de olsa kaldıran bir genç, yüklendiği zararlı ışınlarla, kullandığı cep telefonunun şarjının yenilenebilir enerji ile mi yoksa fosil yakıttan elde edilen enerji ile mi doldurulduğunun ayırtına varmaya çalışırken ne ölçüde bir rasyonel karara varmış olabilir? Aynı şekilde yeniden başlayan İran-Türkiye ilişkilerinden ilham alan bir üretici yoğun rekabet altında, maliyetleri olabildiğince aşağıya çekmek için kullandığı hammaddelerde organik vurgusunu hangi ölçülerde üst noktalarda tutabilir? 

Özün sözü yanlışsa dinleyene ve uygulayana etkisi sınırlı olmaz mı? Sürdürülebilirlik anlayışı günümüz yaşantısının jelatine büründürülmesi ise, kel'in görünmesi garipsenmemelidir. Öyleyse; karbon salınımı, küresel ısınma, organik beslenme, su kaynaklarının temizliği, yoksulluğun paylaşılması, gıda fiyatlarının artışı, asosyalite, karmaşa-düzensizlik-kaos gibi muğlak kavramların; seçim, tercih ve kıtlığı sorunu, organik iktisadın, küresel siyasetin ve anomali sosyal düzenin anlayış belirsizliğinde rasyonel şaşmalar yapması hiç birimize sürpriz olmamalı.

Yapılması gereken şey, Dünyamızı bi kapatıp açıp sorunların düzelip düzelmediğine tekrar bakmak olabilir. Bakarsınız sorun gider. Ne dersiniz?