İlahiyat Fakültesi'ne Almanya'nın Evangelist Kilise'sinden heyet geldi.

Heyet içinde kilisenin Başpapazı Martin Sommer ile Katolik Hıristiyanlar da vardı.

Peki bunlar niye geldi ilahiyata?

Üniversite bunları niye kabul etti?

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ)'den yapılan açıklamaya göre fakülte öğretim üyeleri ve lisansüstü eğitim gören öğrencilerle buluşmaya gelmişler.

Niye buluşacaklar? Evanjelizmi anlatmak için mi?

Durum öyle gibi!

Başpapaz Martin Sommer, Martin Luter öncülüğünde başlatılan hareketi anlatıyor ve ekliyor ilişkileri geliştirmek adına 5 yıldır seyahatler gerçekleştiriyoruz.

Niye anlatıyorlar bu hareketi ve niye geziyorlar?

Papazların eğitim kurumunda ne işleri var? Gitsinler anlatacakları bir şey varsa kiliselerinde anlatsınlar...

Müslüman Anadolu topraklarında 300 yıldır misyonerlik faaliyeti yürüten misyonerler yüzünden Osmanlı toprakları parçalandı, Müslümanlar kan ve gözyaşına boğuldu ve bugünde gittikleri yerlerde kan ve göz yaşı akıyor....

Misyonerlerin faaliyetlerini ilahiyattaki hocalar çok iyi bilirler.

Bilirler bilmesine de Prof. Dr. Bilal Kuşpınar'ın, "Kilisenin mensuplarını doğru bilgilendirme, eğitme ve aydınlatma konusunda önemli oldukları gibi, küresel sorunların çözümünde ve özellikle tüm insanlık için gerekli olan barışın ve adaletin tesisinde ve insan haklarının hem bireysel hem de kolektif anlamda muhafazasında, başka sivil toplum örgütleri gibi, daha etkin bir rol oynayabilecek" ifadelerini nasıl açıklayacağız?

Prof. Dr. Bilal Kuşpınar'a soruyorum tarihte hangi kilise, Hıristiyanlar harici insanların barış ve huzuru için çalıştı?

Afrika'ya gittiler zencileri köleleştirdiler. Ellerine İncil verip pırlantalarını aldılar.

Ortadoğu'ya gittiler Müslümanlar arasında nifak tohumları attılar.

Anadolu'ya geldiler azınlıkları ayaklandırdılar.

Müslüman Türk çocuklarını yurtlarında Hıristiyanlaştırdılar.

Orta Asya'ya gittiler, Hıristiyanlık kültürünü aşıladılar.

Misyoner papazları ile şimdi bunları yapan kilise, dünyaya sözde doğru dili kullanarak barış, adalet tesis edecek, sorunlara çözüm getirecek.

Bu dediklerinizi belki gerçekleştirirler ama tüm dünya Hıristiyan olduktan sonra, insanlık haçı öptükten sonra!

NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şekerde, kilise heyetine 2014 yılının Türk-Alman Bilim Yılı olduğunu hatırlatıyor.

Hocam, papaz ne anlar bilimden? Onun tek anladığı bulunduğu tarikatın görüşlerini anlatmak ve benimsetmek.

Birde diyorsunuz ki, "Bizce insanlığın başına açtığı sorunların temelinde cehalet yatmaktadır. Bugün bu sorunların üstesinden gelmek için hep birlikte hareket etmek zorundayız..."

Dünyada yaşanan kan ve göz yaşının sorumlusu kim?

Bu güne kadar herhangi bir İslam Devleti'nde, Hıristiyanların nifak tohumları olmadan sorun çıkmış mıdır?

Müslüman, Müslüman'la hareket eder. "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir" hadisini ne çabuk unuttuk. "Körle yatan şaşı kalkar" atasözünü hatırlayın. Cehaletten bahsediyorsunuz ya işte cahil olan son din İslam'ı kabul etmeyenlerdir, sizi ziyaret edip Allah'ın son kitabına iman etmeyen şahsiyetlerdir.

Dinler arası diyalog laflarının gerçekle hiçbir alakası yoktur. İnsanlığın başında bugün bir sorun varsa bu sorunu çıkartanlar Siyonistler ve değişik kılıflara bürünmüş Hıristiyan tarikatlardır...

Burası üniversite, bilim yuvası laflarının arkasına saklanarak da kimse bu duruma, 'iyi ki gelmişler' diyemez.

Bunların bilime hiçbir katkıları olmadığı gibi, bizim onlara İslam'ı tevdi etmemiz gerekirken onların İlahiyatta Hıristiyanlığın tarikatını bize anlatmaları utanç vericidir.

Bu hareketi ile üniversite ismini aldığı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın kemiklerini sızlatmıştır.

Merhum siyasi mücadelesini bu tarikatlarla uğraşmakla, onları yenmekle geçirdi. Evangelist Kilisesi de hocaya nispet yaparcasına onun adını taşıdığı üniversiteyi ziyaret etti, tarikatını anlattı...

Aynı heyet İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar'ı da ziyaret etmiş. Ama İl Müftüsü Akpınar onları dinlemekle kalmamış, Kuran Kursunu ve sınıfları gezdirerek öğrencilerden Kuranı Kerim, ilahiler ve ezan dinletmiş. İyi ki de yapmış, belki içlerinden biri imana gelir...

Üniversiteye, müftülüğe 'bu heyeti kabul etme' gibi bir durumumuz olamaz, haddimiz de değil. Ama ziyaretin kabul edilir bir yanının olmadığı da açık.