Biz onu “Orman Dede” olarak tanıdık.

Onun hayat hikâyesi ağaçla, suyla, oksijenle ve tabiatla…

Ereğli’nin “Orman Dede”si emekli öğretmen Rahim Demirbaş, Türkiye’nin ve hatta Dünya’nın Orman Dede’si olmuştur. Ben onu bir televizyon programında kendisiyle yapılan bir mülâkatta tanıdım. Bu tanışıklığımı daha sonra yeşilliğe kavuşturduğu kıraç topraklarda kendisini ziyaret ederek kavlileştirdim.

Sosyal Medya hesabından yazar ve dertleşiriz.

1 Mayıs 2022 tarihli mesajında şu ifadelere yer vermişti:

“Ben gözü açılmamış sığırcık yavrusu gibiyim. Siyasetten anlamam. Hedefim ormanıma bakmak ve genişletmek. Şu şunu yapmış, bu şunu kapmış; kim ne yaparsa yapsın umurumda değil. Siyasi bir beklentim yok. Bundan sonra zengin olup hava mı yapacağım. Yaş geçmiş sekseni. Az olan ömrümün çoğu gitti kaldı azın azı.

Bu güzel ülkemde küçük bir köşe oluşturup rol model olsun istedim.

Kolay olmadı. Ama sancısız doğum olmaz.”

***

Orman Dede, bu vatan topraklarını “Yeşil Vatan” hâline getirmek isteyenlere “rol model” oldu. Her alanda rol model olmak kolay bir şey değil. Podyumlarda model mankenlik yapmaya benzemez bu iş…

Önce aşk lâzım. Sonra o fidanları dikerken sevgiyle dikmek ve can suyu verirken her canlıyı su’dan yaratan Rabbe teşekkür etmesini de bilmek gerekir.

Rahim Demirbaş’a ne kadar teşekkür etsek az!

***

Orman Dede’nin whatsap’tan paylaştığı 8 Haziran 2022 tarihli mesajı ise oldukça düşündürücü:

“Benim belki çoğu insanların anladığı anlamda param yok, fakirim, gariban yaşarım, ama çok cömertim.

Allah’a şükür 50 bin ağacın ayakta durmasına ve dünyamıza oksijen vermesine, zararlı gazları, tozları emmesine yardımcı oluyorum. 8 milyar insanın ciğerlerine bu garip orman oksijen pompalıyor. Bu çöl olmaya terk edilmiş topraklarda binlerce kuş, kaplumbağa, kirpi, kurbağa, yılan çıyan ve börtü böceğin barınıp beslenmesine aracılık ediyorum.

Gönlü yüce birçok insanın da sevap kazanmasına sebep oluyorum.”

***

Geçen sene Manavgat’ı yakmışlardı. Bu sene Marmaris Bördübet Mevkiindeki Amazon Koyu Yedi Adalar bölgesini yaktılar. Yangının dört faklı noktadan başlaması, sabotaj ihtimalini yüzde 90’lara çıkarttığı belli. Acaba ekinlerimizi yakıp hayvanlarımızı telef edenlerle bir bağları var mı?.. Sosyal medyadan devletimizi ve yetkilileri küçük düşüren ve küfür eden bölücü terör örgütü provokatörleri ise, gemi azıya almış... 

Sosyal medya, vekâlet savaşlarının bir başka alanı. Savaşın cepheleri çok. Her cephede düşman artıkları yerlisi ve yabancısıyla karşınıza çıkıyor. Ormanlarımızın cayır cayır yanmasından, orman içinde ve tabiattaki canlıların kavrulmasından adetâ haz duyan insan mı desem, hayvan mı desem yoksa hayvandan da aşağı insansı yaratıklar var.

***

Peki Bördübet adı nereden geliyor?

Birinci Dünya Savaşı yıllarında bu koyda konaklayan İngiliz askerleri, hayran kaldıkları bu koya “kuş yatağı” anlamında Birds Bed adını vermişler. Bu isim halk dilinde Bördübet'e dönüşmüş. Çam ormanlarıyla kaplı bir tabiat harikası olan Börtübet koyu, birçok türde kuşa ev sahipliği yapan adetâ cennetten bir köşe!

Kuş yatağı bu güzel koyumuzda çam ağaçları cayır cayır yanarken adetâ ciğerlerimiz yandı! Ciğerlerimize oksijen pompalayan o güzelim çam ağaçları saatler içerisinde yanıp kül oldular.

***

“Yaş kesen, baş keser” diye bir atasözümüz var. Ha bir ağaç kesmişsin, ha bir insan öldürmüşsün. Ha orman yakmışsın ha o ormanın içinde yaşayan canlıları öldürmüşsün.

Ağaç Kasidesi şairi Hali Nihad Boztepe, bakın ne diyor:

Dilinden anlayan olsun, ağaç neler söyler!

Esince bâd-i saba her varak haber söyler!

Evet, onun dili vardır: Değişmeyen bir dil!

Değiştirilmesi hiç kimsenin elinde değil!

Beşer bu gün Medeni der, alır, yapar kanun!

Ağaç, yatiştiği toprakta buldu sulh ü sükûn!

Ağaç, adam kadar elzem şu gölgesiz vatana!

Bu sözlerim işitilsin, atılmasın yabana!