Son söyleyeceğimi başında söyleyeyim de, yanlış anlamalara ve yanlış anlaşılmalara neden olmayayım…
Konyaspor Başkanı Ömer Korkmaz’ı sever miyim?
Allah için severim…
Ama, Konyaspor’u daha çok severim…
Dolayısıyla, ‘Ömer Korkmaz’ı seviyorum’ diye duygusala kapılıp, yanlışlarına da ortak olmam, olamam…
Ömer Korkmaz’ın, Ali Çamdalı ile bir “kan bağı” yok, ama ona karşı bir “zaafı” var ve onun futbola bakışına toz kondurmuyor!
Ali Çamdalı, Ömer Korkmaz başta olmak üzere, şehre ve şehrin takımı Konyaspor’a “zarar” verse de, maalesef başkan tarafından korunup kollanıyor!
Stajyer Ali Çamdalı da, Ömer Korkmaz tarafından korunup, kollandığını bildiği için burnundan kıl aldırmıyor…
Kulübe ve takıma, kendine yakın olan kim varsa topluyor…
Konyasporlu olsun ya da olmasın, fark etmiyor…
Konyaspor’un parası çok ya!
*
Bu şehirde “nadir” bulunan 2-3 kalem erbabından birisi olan dostum Ersal Özkan da yazısının bir bölümünde çok güzel özetlemiş.
“Özveri ile çalışan Ömer başkan çok iyi bir insan ama yöneticilikte asla duygusallığa yer yok..
Halil Cibran’a, ‘bunca dert canını yakmıyor mu?” diye sorduklarında şöyle demiş: ‘İnsanın iki kalbi vardır: biri kanar, öbürü tahammül eder.”
Kıymetli başkanım artık ne kalbimiz kanasın ne de yeri amatör lig olanlara tahammül edelim.”
Daha ne desin?
Dolayısıyla, Ali Çamdalı için, “daha sezonun başı, eksiklerimiz var, biraz sabredelim” gibi, alıcısı hiç olmayan söylemlerle, Konyaspor’un bu ligdeki geleceğine “ipotek” konulmasın…
Konyaspor stajyer bir antrenöre teslim edilecek kadar sıradan bir kulüp olmadığı gibi, çok zengin bir kulüp de değil…
Ayrıca Konyaspor, Ali Çamdalı gibi bir stajyerin kendisini geliştireceği, deneyim kazanacağı bir takım mı?
Yani doktor adayı bir öğrencinin, “kadavra” ölü insan ya da ölü hayvan üzerinde kendini geliştirmesi gibi bir durum söz konusu…
Konyaspor “kobay” ya da “ölü” değil!
Ali Çamdalı’nın elinde ölürse de kimse “ah vah” etmesin…
Çünkü, bu sezon sonunda da 4 takım bir alt lige gidecek…
İstiyoruz ki, Konyaspor bu 4 takımdan birisi olmasın…
Benim futbol aklım şu tezi savunur; oyuncuyu geliştirirsen, oyunu da geliştirirsin, ancak bunları yapabilmek için de, kendisini yenilemiş ve geliştirmiş bir teknik adamın olmalı…
Konyaspor’da olmayan da bu…
Ali Çamdalı “maya”sı Konyaspor’da tutmadı, bu saatten sonra da tutmaz…
Hem de sezonun başı olmasına rağmen.
*
Bir şeyi baştan yanlış planlarsanız, gerisi de yanlış gelir…
Gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi gibi…
Veya akrebin kendi kendini sokması gibi…
Ömer Korkmaz’ın, Konyaspor’u Ali Çamdalı gibi bir stajyere teslim etmesi, gömleğin yanlış iliklenen ilk düğmesiydi!
Korkmaz’ın teknik adam boşluğunu Ali Çamdalı ile doldurma gayreti anlaşılabilir, ama meselenin önünü arkasını görmeden ve hesap kitap yapmadan alınmış bu kararın Konyaspor’u bir bilinmeze doğru sürüklediğinin de ispatıdır…
Halbuki, herkes ve her kesim tarafından güçlü ve kabul görecek bir teknik adama ihtiyacı vardı Konyaspor’un…
Ali Çamdalı gibi bir stajyere değil…
O nedenle, gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiğinin ısrarla altını çizmemin nedeni bu…
Ali Çamdalı konusunda gerçekten yanılmayı çok isterim, ama geriye dönüp baktığım zaman, yanılanın ben değil Ömer Korkmaz ve arkadaşlarının olacağının da altını çizmek isterim!
Sevgili Başkan Ömer Korkmaz, Ali Çamdalı ve onun futbol aklına meftun olabilir…
Eyvallah…
Ancak, şunu da ıskalamasın; Konyalı ve Konyasporlular kendisi gibi Ali Çamdalı hayranı ya da meftunu değil…
Özetlersem; 3 milyonluk bir şehrin takımı olan Konyaspor, stajyer bir antrenöre teslim edilecek ve sabredecek bir kulüp değil…
Diyeceklerim şimdilik bu kadar.