KENDİ YAŞAMININ ÜSTADI OL

 

Mevsim yaz. Geceler aynı insan ömrü gibi kısa!

Bu kısa gecelerden birinde, Arnavut kaldırımlarında, karanlık sokakta, kolumun altında bir düş defteriyle yürüyorken, bir sokak lambasının altındaki bankta oturan ileri yaşlı, ak sakallı bir ihtiyara rastladım. Bu saatte tek başına burada ne yapıyor? diye düşündüm. Sonra hafif bir gülümsemeyle, benim yaşlılık halim böyle olacak galiba dedim. Ben bu saatte tek başıma bu ıssız sokakta ne yapıyorum?

Banka doğru yürüdüm. Ufak bir kafa selamı verdim belli belirsiz. Gözlerini dikmiş, bana bakıyordu. Beni sanki tanıyormuş hissi uyandırdı içimde. Acaba beni tanıyor muydu?

“Belki de” dedi.

Ne demek istediğini anlamaya çalışırken konuşmaya devam etti.

Belki de, içinde bulunduğun ruh halinin nedeni; kim olduğun sorusunun cevabının başkaları tarafından öğretildiği, çocukluk döneminde, seni hayata tutunduracak sevgiyi almadın.

Belki de, kendini hep diğerleri ve bu yaşam için hep değersiz, önemsiz hissettin.

Belki de, içinde bir yerlerde o  yaşam ışığına sahip olduğun halde hangi yolla onu açığa çıkartabileceğini bilemiyorsundur.

Belki de, yıllar boyu hiç anlaşılmadın ve insanların seni yargılamaları seni hep incitti, kırdı.

Belki de, yaşadığın hayatla, düşlerini kurduğun hayat birbirinden farklıydı. Ve bu nedenle içine kapandın. Ya da seni sen yapan özelliklerden, olmak istediğin senden vazgeçtin. Seni bu hale getiren anlayışa teslim oldun.

Sen belki de, yalnızdın. Bu hayat mücadelesinin zorluğu karşısında kendi gücünden emin olmamak seni yalnızlaştırdı.

Senin çevrende belki de, hedeflerine, hayallerine, olmak istediğin şeye sahip özellikte kişiler yoktu. Ancak bu durumun senin kendinin bir örneği olabileceğinin farkında değildin.

Ancak şunu iyi bil arkadaş!  “içinde, yüreğinde, ruhunun derinliklerinde, özünde bir hayat var, ışık var.

O ışık, o hayat enerjisi senden koşullar ve geçmiş ne olursa olsun, o enerjiyi yüreklendirmeni ve en önemlisi onu sevmeni bekliyor.

O enerji, içinde büyüyecek olan “kendi yaşamının üstadı” olmanı sağlayacak gücü taşıyor.

İçinden gelen hislere kulak vermelisin. Özlemini çektiğin duyguları belki de kendine yaşatmana kendinin hakkı vardır. Unutma ki, duygu, düşüncelerin yoğunlaştırılmış şeklidir.  Ve düşünceler zincirlenemez, sınırlanamaz kalıplaştırılamaz. Her şeyden bağımsızdır anlayacağın. Zihninde geçen düşünceleri dinler ve onları izlersen, kendi seçiminle düşünceleri seçebileceğini, kontrol edebileceğini öğrenirsen dediklerimi anlamaya başlayacaksın.

Sen zihninde neyi düşünmekte ve kim olacağına karar vermede özgürsün.

* * *

Yaşlı adamın söyledikleri zihnimde bir tsunamiye neden olmuştu sanki. Nefes almakta bile zorlanıyordum. Kalbim ağzımdan çıkacaktı sanki. İşin en acı tarafı söylediklerinde ya haklıysa düşüncesiydi. Allak bullak olmuştum.

Bir şey söylememe müsaade etmeden, ihtiyar devam etti. Zaten ne söyleyecek sözüm, ne de takatim vardı.

“Sen bir mucizesin, bende öyle!” 

İçindeki yaratılış gayenin gereği olan sese, bu hissedişe kulak vermelisin delikanlı.

Kendi kendine, ben bir mucizeyim demelisin. Şunu asla unutma! İyi şeyleri hak ettiğini düşünmeyen senden başka kim seni yargılayabilir?

* * *

Söylediği her söz, yüreğimde bir sarsıntıya sebep oluyordu. Tam kendimi toplamak üzereyken yeniden söyledikleriyle tekrar ve tekrar sarsılıyordum.

Şunu kafana sokmalısın delikanlı: “Bu hayatta kendi kendinin üstadı olmalısın”

Kendini gerçekleştirmek isteyen kaderin, senden, bu hayat için cesaret istiyor. Manevi olarak seni doyurmayan bu yaşam karşısında, ancak kendi yaşamının üstadı, bilgesi olarak yoluna devam edebilirsin.

Kaderin senden, istek duyduğun, hayallerini kurduğun şeyin gerçekleşmesine dair çevrende hiçbir koşulun oluşmamasına ya da sen oluşmadığını düşünmene rağmen, düşüncenin eşsiz gücünü farkındalığınla kullanmanı ve buna devam ettiğinde hayallerine ulaşacağın fırsatların karşına çıkacağını bilmeni istiyor.

Anlayacağın, kendin için emek harcamalısın. Korkuların yerine, güven ve huzuru koymalısın. Duygusal olarak bu hayatta yaşayacağın iniş-çıkışların dengeyi bulabilmek için fırsatlar olduğunu bilmelisin.  Hayallerin adına gerekli enerjiye sahip olmalı, mücadele gücünü en üst seviyede tutabilecek gücün yine sende olduğunu unutmamalısın.

* * *

Kısa bir sessizlik oldu. İhtiyar konuşmuyordu. Sanırım bu sessizlik biraz da olsa kendime gelmemi sağlamıştı. Söyledikleri tek tek kulaklarımda çınlıyordu. Ve dedim ki kendime; “Neden olmasın?”

Hemen düş defterime yazdım bu anlam dolu soruyu. Paragraf yaptım ve şu tümceler döküldü kalemimden: 

” KENDİNE GÜVEN!” 

“İNSANLARA GÜVEN”

“BU YAŞAMDAKİ BİLGELİĞİNE GÜVEN!”

Tam bu sırada ihtiyar tekrar söze başladı. 

Unutma Yaradan sana kendi kaderinin yazarı olma şansını verdi!..

Elindeki defteri umutsuzluklarınla karalamayarak, istemeye devam etmelisin, bu deftere daima yeni sayfalar ekleneceğini unutma.

İhtiyar bu sözleri söyleyip oturduğumuz banktan kalkıp, gecenin karanlığında kayboldu. Kendi kendimi dinlemeye başladım.

* * *

Gün doğumuna yakın, ihtiyarın sözleri üzerine o sokakta ben kendime yakıştırdığım çaresizlik ve hayat figüranlığı rolünü arnavut kaldırımlarına ve oturduğum banka bırakarak ve bu geceyi şahit kabul ederek dedim ki:

“KENDİ YAŞAMIMIN ÜSTADIYIM VE KAHRAMANIYIM”

“EN İYİSİNİ HAK EDİYORUM ÇÜNKÜ VARIM”

“BU YAŞAM VE KENDİM İÇİN DEĞERLİYİM ÇÜNKÜ İNSANIM”

“BAŞARABİLİRİM ÇÜNKÜ HAYAL ETMEYE VE MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDİYORUM”

“YARINLARIM BUGÜNLERİMDEN DAHA GÜZEL OLACAK ÇÜNKÜ ÜMİTLERİM VAR”

İşte şimdi gün benim için doğuyordu!.