Ramazan ayı harap olmuş gönül dünyamızı onarıp, bizi tüm günahlarımızdan kurtararak kulluğun zirvesine taşırken, yanı başımızda ve diğer İslam coğrafyalarında savaşla, açlık ve çaresizlikle mücadele eden kardeşlerimizin çığlıkları ve feryatları yüreğimizi dağlamaktadır. İslam dünyası hiçbir zaman olmadığı kadar ateşler içerisindedir. Müslüman şehirlerden dumanlar yükselmektedir. Bizler top sesleri ile iftar açarken onlar top seslerinin altında can vermektedirler. Zulüm ve gözyaşı Ramazan dinlemiyor. Açlık ve susuzluk imanlı sineleri yakıp kavuruyor. Kardeş, kardeşi öldürmenin zaferini kutluyor. İnsanlığın umudu olan İslam coğrafyası bugün acının, sefaletin, kavgaların adresi olmuştur. Mьґminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vьcыda benzerler. Vьcudun bir organı hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.[1] buyuran Hz. Peygamber´in (s.a.s) ümmeti olarak bizler, İslam coğrafyasının geldiği bu durumun hüznünü en derinden hissetmekteyiz.
Çoğu dul kadın ve çocuklardan oluşan asrımızın muhacirleri bu yangın yerinden kaçıp güvenli yerlere gitmek için evini barkını terk etmiş, kapımıza gelmiş, bizi kurtarıcı bilmişlerdir. Yüce Rabbimiz, Onlar, yiyeceğe muhtaз oldukları halde kendilerinden цnce yoksul, yetim ve esirleri doyururlar.[Bunu yaparken de şöyle derler:] Biz sırf Allah rızası iзin doyuruyoruz; dolayısıyla sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkьr bekliyoruz. Biz зok sıkıntılı ve şiddetli/dehşetli kıyamet gьnьnde rabbimize vereceğimiz hesabın endişesini taşıyoruz.[2] buyurmaktadır. Biz Müslümanlar olarak bomba ve silahlarla katledilen bu insanların feryatlarına, çocukların çığlıklarına kulaklarımızı tıkayamazdık. Her gün yüzlerce insanın bombalar altında can verdiği bu ülkelerde kin ve düşmanlık tohumları atılırken, asırlardır insanlığa kucak açmış, medeniyetler oluşturmuş bu âlicenap ve kadirşinas milletimizin bağrında tarihte olduğu gibi bugün de kardeşlik tohumları yeşermeye devam etmektedir.
Herkes kapısını kapatıp gece derin uykulara dalarken yatacak yeri olmayan hasta yatağında gece ateşlenmiş bir yavrunun acılar içindeki kıvranışını ne gecenin karanlığı örtebilir ne de pörsümüş vicdanlardaki adalet... Bize Ensar diye sarılan misafirlerimiz bizi Medine-i Münevvere´nin sakinlerine denk tutmuşlardır. Ensar´ın en büyüklerinden Rasulullah evinde misafir eden Ebû Eyyûb el-Ensârî´yi bağrına basan bu aziz millet kendisine el açıp sığınan kimseleri dışlayıp onları düşmanına teslim edemezdi. Bizi kardeş yapan Peygamberimiz: Mьslьman Mьslьmanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez Kim kardeşinin yardımında bulunursa Allah da (c.c) ona yardım eder. Kim bir Mьslьmanın sıkıntısını giderirse Allah Teвlв da onun kıyamet gьnьndeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Mьslьmanın ayıbını цrterse Allah da kıyamet gьnьnde onun ayıplarını цrter. buyurarak kardeşinin yardımına koşmanın ilahi bir görev olduğunu vurgulamıştır.
Yiyecek bir şey bulamayıp Ölmek istiyorum, çünkü cennette ekmek var diye feryat eden bir çocuğun umudu olmak bizim iman ve insanlık borcumuzdur. Nitekim Komşusu aз iken tok yatan bizden değildir buyuran Kutlu Nebi aç ve açıkta olan insanlara sahip çıkmayı imanın bir gereği saymıştır. Umudumuz sizsiniz diyerek dualarla bize seslenen bu Müslümanların umudunu boşa çıkarmak, Allah´ın umudunu boşa çıkarmak olur. Zira kapımızı çalan misafirin Rahman´ın misafiri olduğunu, onlara hizmetin Allah adına ev sahipliği yapmak olduğunu unutmamak gerekir.
Ecdadımız asırlar boyu ağlayanın gözyaşını silmiş, boynu bükükleri sahipsiz bırakmamış, açları doyurmuş, zulüm ve baskı altında olanlara kucak açmış ve Siz insanlara цrnek olmak ьzere зıkarılmış en hayırlı ьmmetsiniz[3]âyetinin sırrına mazhar olabilmenin heyecanını yaşarken tüm insanlığın ortak umudu olmuştur. Yaşanan acı ve ızdırap karşısında ecdadın yüreğinde kopan fırtınayı Mehmet Akif etkileyici biçimde şöyle dile getirmiştir:
Kanayan bir yara gцrdьm mь yanar tв ciğerim,
Onu dindirmek iзin kamзı yerim, зifte yerim!
Adam aldırma da geз git! diyemem aldırırım.
Зiğnerim, зiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Diğerkâmlık, fedakârlık, paylaşma, yardımlaşma, birlik ve beraberlik duygularının yoğun bir şekilde hissedildiği bu Ramazan ayında, ülkelerindeki savaş ve hiddetten ötürü evini, memleketini, her şeyini terk etmek zorunda kalan kardeşlerimize; huzurevlerinde huzura hasret kalan yaşlılarımıza; sevgi evlerinde sevgi, şefkat, ilgi ve tebessüme muhtaç olan yavrularımıza; anne-baba şefkatinden ve sıcak bir yuvadan mahrum olan sokak çocuklarımıza; çevremizde bulunan öksüz, yetim ve kimsesizlere sahip çıkalım ve onlara uzanan el olmaya gayret gösterelim. Yaşanabilir bir dünya için kaybolan insanlığı ayağa kaldırmaya gayret edelim. Kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz için de isteyerek onları sevindirelim. Unutmayalım ki düşkünlere sahip çıktığımız oranda biz, aslında kendimize sahip çıkmış oluruz.
[1] Buhârî, Salât, 88; Mezâlim, 5; Müslim, Birr, 65; Tirmizî, Birr, 18.
[2]İnsân, 76/8-9.
[3] Âl-i İmrân, 3/110.