Gotik sanat, 12. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da ortaya çıkan ve 15. yüzyıla kadar Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde etkili olan bir sanat akımıdır. Gotik sanatın en belirgin özelliği, mimaride kendini gösteren sivri kemerler, kaburgalı tonozlar, gül pencereler, kuleler ve uçan payandalar ile yüksek ve ince yapılar oluşturmasıdır. Gotik sanat, dini amaçlı bir sanattır ve özellikle katedraller, manastırlar ve kiliseler gibi yapılarla Hıristiyan inancını yansıtmıştır. Gotik sanat, aynı zamanda resim, heykel, vitray, yazı ve süsleme gibi diğer sanat dallarında da kendine has bir üslup geliştirmiştir.
Gotik sanat, Batı Avrupa’da doğup yayılmış olmakla birlikte Yakındoğu ile de ilişkilidir. Haçlı seferleri sırasında İslam mimarisini tanıyan Batılılar, ülkelerine dönerken bazı motif ve formları beraberlerinde götürmüşlerdir. Aynı şekilde, Haçlıların kurduğu devletlerde ve kalelerde de Gotik mimari unsurları görülmektedir. Türkiye’de ise Gotik sanat ve mimari sayılabilecek çok fazla eser bulunmasa da bazı yapılarda esinlenmeleri görürüz. 
Ani’deki katedrallerin sivri kemerli pencereleri, kaburgalı tonozları gotik üslubun izlerini taşımaktadır.
Pertevniyal Valide Sultan Cami’nde görece daha fazla gotik üsluba rastlarız. Vitraylı camları, sivri kemerleri ve kullanılan geometrik şekilleri ile cami olarak yapılmış ve gotik tarzdaki tek yapı diyebiliriz.
İstanbul’da bulunan Hacı Küçük Cami’nin minaresinde gördüğümüz sivri ve geometrik şekillerde de gotik mimari esintilerine rastlarız. 
Gotik sanat, Avrupa sanat tarihinde önemli bir yere sahip olan ve Rönesans’a zemin hazırlayan bir akımdır.