Bu kaçıncı gece anne ışıksız?
Gündüz olmuyor, kutuplarda mıyız?
Evimizin tavanı mı burnumun ucundaki?
Nereden geliyor,
Ağzıma dolan, kan tadındaki?
Parmağımı emerken uyudu mu ne!
Evimizin küçümeni.
Anne!
Abim kabus mu gördü?
Ne çok inledi,
Ya Rabb! Ya Rabb! dedi.
Sesi kesildi.
Neden cevap vermiyorsun?
Ne ağır uyku bu anne?
Korkutma beni!
Ayaklarım buz kesti bak.
Çoraplarım nerede?
Kıpırdayamıyorum,
Bir yudum su ver bâri.
Karnım çok aç üstelik.
Kıyamazdın,
Birşey desene!
Yine yer sarsılıyor,
Yıldırım mı düşüyor?
Çok korkuyorum anne!
Sesim çıkmıyor, nefesim daralıyor.
Çok ağırmış evimizin tavanı.
Canım yanıyor.
Suçum ne!
Nerde?
Bu kabusun çıkış kapısı anne!
Kıyamazdı şehit babam
Sen duymuyorsun beni.
'Amcalar gelecek' demiştin.
Baban, deden şehit olsa da.
Denizden, olmazsa havadan,
Daha olmazsa yerin altından,
Sınır tanımaz
Güçlü, cesur
Hem de merhametli amcalar.
Gerçek sandım
Bâri masal deseydin anne!
İyiki öğretmişsin;
Elhamdülillah
Hasbünallah ve ni'mel vekil.
Amcalar geldi anne!
Özür dilerim.
Masal değilmiş.
Bir ışık, bir aydınlık ki!
Yüzleri görünmüyor.
Ama çok iyiler.
Anlatamam bir su içirdiler!
"Sen muzu çok seversin al ye"
Dediler.
Doktor kıyafeti giymişler,
Saçlarımı taradılar,
Beni, yemeğe davet ettiler.
Onur şöleniymiş.
Aksâ'nın bahçesinde.
Hem babam bile,
Hepimiz davetliymişiz o ziyâfete.
Bizi seçmişler
Çok beğenmişler çabamızı anne!
Gazze'de çocuk olmak
Başka güzelmiş.
Bir daha katılmak için
Bu şölene.
Tekrar dönelim evimize.
Müsaadenizle,
Bekletmeyeyim amcaları.
Hem babamı çok özledim.
Siz arkadan gelin,
Ben gidiyorum anne!