Zorluk derecesi yüksek maçlara neredeyse 1-0 geride başlamak, hiçbir takımın ve teknik adamın istemeyeceği bir durumdur…
Konyaspor şok bir golle, daha 1. Dakikada geriye düştü…
Sonrasında ise “bekleme” ya da “sabır” oyununu değil, kendi oyununu  Galatasaray gibi zor deplasmanda sahaya yansıtarak, rakip kalede tehlikeli olmaya başladı…
Geriye düştükten sonra, dağılmayan, aksine oyunu tutan taraf Konyaspor oldu…
Özgüvenli durdular sonrasında… 
Hem tembel pas, hem tembel oyundan uzaklardı… 
Şimdiye kadar olduğundan çok daha çabuk paslaşarak oyuna getirdikleri akıcılık ve dinamizm ile ilk 45’in hemen hemen tamamında Galatasaraylıları oyuna hiç sokmadılar…
Sahanın patronu olduklarını her halleriyle belli ettiler…
Nitekim 15’de Endri Çekici’nin aşinası olduğumuz golü geldi ve skor dengelendi…
Sonrasında da sazı eline alan temsilcimiz Konyaspor oldu…
Kendisi çaldı, kendisi söyledi…
Galatasaray’ın eşlik etmesine bile izin vermedi…
Tabi ki ilk 45’de oldu bunlar…
Dahaları da var elbette…
Endri Çekici ile Soner’in direkten dönen topları ve Muslera’nın kurtardıkları da cabası…
Kısacası, maçın ilk 45 dakikasında Galatasaray’ın en iyileri “direkler” ile kalecisi “Muslera”ydı…
Musleray’ı geçen toplar direklere takılmasaydı ya da Muslera’nın kurtardıkları olmasaydı, Konyaspor ilk yarı sonunda soyunma odasına 3-1’le, Galatasaray da büyük bir bunalımla girerdi…
İlk yarı herkesin keyif aldığı bir mücadeleye sahne oldu…
İkinci 45’te ise ilk 45’e oranla biraz geri vites yapar gibi olduk…
Yakalandığımız pozisyonlar da olmadı değil, ama hem kalecimiz, hem de savunmacılarımız, yukarıda da ifade ettiğim gibi, bu tehditlere boyun eğmediler…
Aslında öne geçecek ortam müsaitti...
Ancak, baskın olan futbol aklı “gol yemeyelim, maçı böyle bitirelim” olunca, öne geçme şansı da böylece ortadan kalkmış oldu...
Açıkçası Muhammet’in hem koşu yollarına beklediği topları alamaması, hem de o bölgede yalnız kalması, Konyaspor'un hücum performansını daha da düşürmüş oldu, bu yarıda...
Aslında öne geçme hamleleri de oldu...
Ama, evsahibi takım teknik direktörü Okan Buruk’un oyuna ve oyuncuya müdahaleleri biraz daha baskın çıkınca kader de ağlarını ördü…
Karşılaşmanın böyle bitmesini beklerken Dubois'in yerden ortasında Icardi'yi savunan Calvo'nun ters vuruşu Sehiç’i çaresiz bıraktı…
Aslında bu gol dakikasına kadar iyi oynayan Calvo, kendisini üzerken, Galatasaray camiasına adeta hayat öpücüğü verdi!
Özetlersem; Konyaspor hiçte hak etmediği bir yenilgiyle muhatap olurken, seyredenlere de futbol ziyafeti verdi…
Ve…
Sadece bir maçı kaybetti…
Ligi değil.
NOT: Hakem ve Sehiç konusuna unutmadım.