YENİGÜN ÖZEL

En büyük tutkusu, Türk cumhuriyetleri!

Kafkas İslam Ordusundaki dedesinden duyduğu hikayelerle büyüyen 74 yaşındaki Araştırmacı Muammer Yavuz’un en büyük tutkusu, Türk ülkelerini gezmek ve araştırmak oldu. Yavuz’un fikirleri birçok ülkenin gelişimine de katkı sağladı

Abone Ol

Türklüğe verdiği değer ve Türk ülkelerinde yaptığı yardım ve araştırmalarla bilinen Araştırmacı Muammer Yavuz, Türk cumhuriyetlerine olan ilgisini ve yaptığı çalışmaları anlattı. Sunduğu fikirler ve yaptığı çalışmalarla ön plana çıkan Yavuz’un şimdiki hayali ise Ermenistan işgalinden kurtulan Azerbaycan’ın Şuşa kentindeki Cıdır Düzü’nde düğün organizasyonları düzenlenmesini sağlayarak Türk’ün gücünü dünyaya göstermek. Aynı bölgeyi işgal eden Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, işgalin ardından eşi ve ordusuyla birlikte halay çekmiş; kurtuluşundan sonra da Azerbaycan ordusunun halayına, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşlik etmişti.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Muammer Yavuz, 1950 yılında Bozkır’ın bir köyünde dünyaya geldim. Ankara’da mimarlık mühendislik fakültesinden mezun olduktan sonra elektrik mühendisi olarak uzun süre çalıştım. Hadim, Bozkır, Beyşehir, Seydişehir, Ermenek bölgelerinin elektrik başmühendisi olduğum dönemlerde o bölgeleri daha iyi tanıma imkânı buldum. Daha sonrasında diğer şehirlerde aynı şekilde çalışarak gezme imkânı buldum. Van, Bitlis ve Muş’ta kurulan elektrik şirketinin kurucu müdürü olarak da görev yaptığım dönemde İran ve Irak sınırındaki kayıp, kaçak elektrik hizmetleriyle de ilgilendim.

‘BU SEVDA, DEDEMLE BAŞLADI’

Peki Türk cumhuriyetlerine olan ilginiz nasıl başladı?

Dedem merhum Abdullah Yaman, Kafkas İslam Ordusu bünyesinde 1918 yılında Azerbaycan’da Mehmed Emin Resulzade’nin Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Millî Şûrası Başkanı olduğu dönemde, ordunun tabur imamlığını yapıyordu. Aynı zamanda Latin ve Osmanlı alfabesini bildiği için Komutan Nuri Paşa’nın yanına emir eriydi. Rusya’nın işgalinden sonra da ülkemize döndüklerinde ‘çırpınırdı Karadeniz’ marşını okurdu ve biz, onun Azerbaycan’da okutulan Milli marş olduğunu bilmezdik. Dedem o dönemlerde yaşadıklarını bizlere anlatırdı. Bendeki bu sevdayı da dedem aşıladı.

Bu konuda yaptığınız önemli dokunuşlar da var; onlardan da bahseder misiniz?

Seydişehir’de Rusların elektrik santrali kurduğu dönemde, faal olarak kullanılmayan santraller vardı. Azerbaycan Enerji Bakanı Müslüm Bey’e bu durumu anlatarak savaş döneminde bunu kullanabileceklerini söyledi.  Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Enerji Bakanı ile görüşülerek Konya’daki santrallerin Nahçıvan’a taşınmasını sağladık.

DÜĞÜN FİKRİ MANİDAR OLUR!

Azerbaycan’da yaşanan savaşlar neticesinde topraklar işgal edildi ve devletlerin hiçbiri sesini çıkarmadı. O dönemde Ermenistan, Rusya’yı da arkasına alarak katliamlar yaptı, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Şuşa’yı işgal ettikten sonra da eşi ve ordusuyla birlikte Şuşa’daki Cıdır Düzü’nde halay çekti. Karabap Zaferi sonrası Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşiyle birlikte Cıdır Düzü’nde halay çekenlere eşlik etmesi, çok manidardı.

Cıdır Düzü’nde eskiden şenlik, atışma, şiir günleri ve düğünler burada yapılırdı. Ben de Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir’e burada düğün yapılabileceğini söyledim. Gelecek yıllarda kendilerinden de burada bir düğün organizasyon bekliyoruz. Cıdır Düzü’nde yapılacak böylesi bir düğün organizasyonu, Azerbaycan’ın ve Türklüğün şanı açısından da çok anlamlı olur.

‘SİBİRYA’YA KADAR GÖRMEK İSTİYORDUM’ 

Hangi bölgeleri gezdiniz, özellikle merak ettiğiniz bir yer var mıydı?

Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan’ı dolaştım. Her gittiğimiz bölgede güzel iletişimlerimiz oluyordu. Özellikle Kafkaslar bölgesi olarak Dağıstan, Çeçenistan bölgelerini merak ediyor ve Sibirya’ya kadar gitmek istiyordum. Sibirya’ya gidemedim ancak Yakutistan, Tataristan ve Başkurdistan bölgelerini dolaştım. Türk Cumhuriyetleri’nde yapılan kurultaylarda görevliydim. Bosna Hersek’le olan dostluklarımız devam etti.

Suriye’de de çalışmalarınız oldu mu?

Evet, Suriye’deki Bayır- Bucak Türkmenleriyle irtibata geçerek 1990’lı yıllardan sonra Suriye’deki Türkmen cephesinin kuruluşunda bulundum. Erbil’deki faaliyetlere katıldım. Saddam’ın devrilmesinden sonra Kerkük’teki Türkmen cephesinde bulundum. Son zamanlarda da Hatay, Yayladağı ve Osmaniye’de kampların organizesinde bulundum.

Şu anda da Konyalılar olarak Afrin’de yemek çıkarıyoruz. Bölgede, Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı kontrolündeki okullarımız var. Oradaki öğrencileri de Konya’dan ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden destekliyoruz. 

Sivil toplumda yaptığınız çalışmalardan da bahseder misiniz?

Konya’da izcilik ve havacılığın kurucularından biri olarak Türkiye İzcileri olarak 1990 yılında Rusya Bakanlığına mektup yazarak Azerbaycan’ı ve o dönem Rusya’ya bağlı bölgeleri gezme fırsatı bulduk. Sonraki yıllarda da o bölgede sık sık görüşmelerde bulunarak, Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan ettiği yılları da görme imkânı buldum. Kafkaslarda, Suriye, Batı Trakya ve Dağıstan bölgesinde 10 yıldır kurban kesilerek dağıtılıyor.

Aydınlar Ocağı Konya Şubesi yönetimindeyim ve ayrıca El-Bir Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nde çalışmalara katkı sunmaya çalışıyorum. Diğer kurumlarla da iş birliğiyle insanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Hacer Ceylan