Bir insan ne düşünüyor, gönlünden ne geçiriyorsa, bunu hareket ve sözleriyle belli eder; açığa vurur.
Devamlı kafasında ve gönlünde taşıdıklarının gündemde kalmasını ister.
Gündemde kalmak uğruna etrafına zarar vermekten sakınmayanlar için ne demeli?
Ortalık yangın yerine dönmüş!
Türkiye Nüfusunun % 40’nı tarımla iştigal edenler oluşturuyor.
Çiftçimizin eline para geçerse bütün sektörler bundan faydalanacaktır. Aksi durumda ise hem çiftçiler hem tarımla ilgili bütün sektörler zarar görecektir.
Vaktiyle bir derviş nefisle mücadelenin sonuna gelmiş, bundan sonra her tür süsten ve gösterişten arınacaktır sadece yamalı bir hırka giymekle bu iş olmayacaktır.
Hayatındaki her tür süsten de arınacaktır, onun için saç, sakal ve bıyıktan da arınması gerekmektedir.
Soluğu berberin koltuğunda alır.
-“Vur usturayı berber efendi” der.
Aynada kendini izlemektedir, başının sağ tarafı tamamen kazındığı sırada kapı açılır, içeri yağız bir kabadayı girer.
Koltukta oturan dervişin tıraş edilmiş kafasının sağ tarafına bir şaplak yapıştırır
-“Kalk bakalım, kabak babalık, kalk ta bir tıraş olayım” der.
Dervişlik bu, sövene dilsiz, vurana elsiz olmak gerek, kaideyi bozmaz, ses çıkarmaz, usulca kalkar. Berber mahcup, fakat korkmuştur ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, tıraş başlar ancak küstahlığına devam etmekte, sürekli laf atmakta “kabak aşağı, kabak yukarı” dervişle dalga geçmektedir.
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar, tam o esnada geminden boşalan at arabası yokuştan aşağı hızla üstüne gelmektedir.
Kabadayı şaşkın bir an kalır, arabanın ortasındaki demirin karnına saplanmasıyla oracıkta ölür, yığılır kalır.
Çığlığın, bağrışmanın sesine kapı önüne çıkan derviş ve berber yerde yatan kabadayıya bakarken, berber dervişe döner
- “Biraz fazla olmadı mı? Erenler”
Derviş mahzun bakarken, düşünceli bir ifadeyle
-“Vallahi gücenmemiştim, ona hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki bu kabağın bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!”
Hikâye böyle, ama hayat da böyle!
Enseye, kafaya vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağında bir sahibi olduğunu, bu sahibin en affetmeyeceği şeyin, kibir ve kul hakkı yemek olduğunu unutmaya başlayanlar, koltuklarına, makamlarına, rantlarına yapışanlar bunu hayatlarıyla ödedikleri zaman anlayacaklar!
Anlayacaklar ama çok geç olacak.
Cambaza bak, cambaza bak! Diyerek bir yere varamayız. Yarın çok geç olacaktır.
Dem bu demdir dem bu dem,
Bundan gayrısını nidem?
Can giderken vefasız Cananın gelmesi artık kıymet ifade etmeyecektir.
Öyle ise Can gitmeden kıymetini bilelim. Kıymet bilenlerle beraber olalım.