Her yıl düzenlenen Konya Kitap Günleri, bu yıl da Büyükşehir Belediye Başkanlığımızın organizasyonuyla 6-15 Ekim tarihleri arasında Selçuklu Kültür Merkezi’nde halkımızın ziyaretine açıldı.

Biz yazarlar çok sevinmiştik. Ne var ki sevincimiz kusa zamanda kursağımızda kaldı. Bunun nedenini birkaç cümle ile açıklayıp geçeceğim.

Daha önceki Konya Kitap Günleri’nde elliden fazla yazarımızı, kendisine tahsis edilen stantta misafir eden Selçukya Kültür Sanat Derneği'nin, diğer bütün dernek ve vakıflarla birlikte bu yılki kitap günlerinde yer almayacağını öğrenmemiz, benim ve diğer yazarlarımızın heveslerini kursaklarında bırakan nedendi.

Bu yer almayışın nedenini bütün uğraşılarımıza rağmen maalesef öğrenemedik. Bu bilgiyi edinememiş ve bundan dolayı sebebini soranlara yeterli cevabı verememiş olmamız, bazı kesim ve kişilerce “kim bilir neden vermediler?” şeklindeki su-i zanları nedeniyle, dernek ve vakıfların itibar suikastına uğramalarına yol açmıştır. Bu büyük bir haksızlıktır ve bu haksızlığın mutlaka giderilmesi gerekir.

Biz yedi senedir, kendi yağıyla kavrulmaya ve birçok şair ve yazarı kültür ve sanat icra etmelerine imkân sağlayan Selçukya Kültür Sanat Derneğimizin ödüllendirileceği yere cezalandırılmasını anlayabilmiş değiliz. Yetkililerimizden, bu konuda yapılan yanlışı önümüzdeki günlerde düzeltmelerini arz ediyoruz.

Bu arada Selçukya Kültür Sanat Derneğimizin Başkanı olan Av. Fatma Şeref Polat Hanımefendi'ye 10 Ekim 2023 tarihinde söyleşi imkânı veren organizasyon komitesinin bu tercihini de sevinçle karşılamış bulunmaktayım.

Şahsımın bir başka sevinç vesilesi ise Başkanımızın söyleşi konusu olarak, bana ait olan aynı isimli şiirimden esinlenerek, 'Bu Şehrin Rengi' başlığını seçmiş olmasıdır ve bu da beni ziyadesiyle memnun etmiştir. Kendisine müteşekkirim.

Harika bir söyleşi olacağını düşünüyorum.

BU ŞEHRİN RENGİ


Gönlümde her şehrin bir rengi vardır.
Bilmem ki al mıdır bu şehrin rengi?
Belki kış belki yaz belki bahardır
Bir demet gül müdür bu şehrin rengi?
                Asırlardır dinmez; iman coşkusu,
                Hücrelere sinmiş şehrin kokusu.
                Bedesteni sanki petek dokusu
                Şerbet mi bal mıdır bu şehrin rengi?
Toprağı kaplamış buğday sarısı,
'Altın'a belenmiş sanki yarısı.
Duadır, niyazdır bundan gayrısı
Öylece bol mudur bu şehrin rengi?
                Bereket ondadır, ondadır varlık,
                Kurulmuş üstünde birçok uygarlık.
                Var mıdır dünyada böyle nazarlık?
                Meke mi göl müdür bu şehrin rengi?

Hazreti Pir' in “gel!” diyen kelamı,

Kendine çekiyor dünya âlemi.
Asırlar öncesi yazan kalemi
Tutan o el midir bu şehrin rengi?
                Mescid-i Nebevî ilamı gibi
                Kubbe-i Hadra'nın anlamı gibi
                İslam'ın dünyaya selamı gibi
                Davetkâr dil midir bu şehrin rengi?
Gül Bahçesi, kokar hep burcu burcu,
Sevgiyle beslenip karılmış harcı.
Diyet borcu değil bir gönül borcu
Ödeyen kul mudur bu şehrin rengi?
                Ne Şems'i kaybolur ne batar ayı,
                Aydınlatır arzı nesiller boyu,
                "Şeb-i Arus" diye üflenir neyi
                Acep bu hal midir bu şehrin rengi?
Nice şehit verdi; evli, yavuklu,
Kimi çocuksuzdu kimi çocuklu.
Onu başkent yaptı Türk'e Selçuklu
Yoksa hilal midir bu şehrin rengi?
                Âlem-i cihanda yok böyle vaha,
                Şükür ediyorum, Yüce Allah'a.
                Aşk-ı vuslat ile bizi Dergâh’a
                Götüren yol mudur bu şehrin rengi?