Bir gün mutlaka, düşmenin dayanılmaz acısını tadacağını bile bile hiç düşmeyecekmiş gibi davranıyordun oysa...
Bak şimdi hiç esamin okunmayacak bir kaç güne kadar... Etrafında kimse kalmayacak. Sen zannediyordun ki "seni seviyorlar." Hayır, hayır onlar seni değil menfaatlerini seviyorlardı.
Kazansaydın seninle olacaklardı. Kaybettin ya artık asla seninle olmayacaklar. Bu sadece sana özgü bir durum da değil. Zira kaybeden kim olursa olsun aynı akıbeti yaşar sonuçta...
Hayatın ve özellikle de siyasetin acımasız yüzüdür bu... Ve bu yüz, zaman gelecek herkese aynı muameleyi çekecektir.
Bu gün yaşadığın bu acıyı yaşayacağını bilerek hareket edip kendini bu acımasızlığa alıştırsaydın keşke... Keşke kendi iraden ve gönlünle bırakıp gitseydin...
Ama ‘keşke’ler hiç kimseye fayda sağlamıyor ki...
Ne mutlu ki böyle bir girdabın içine hiç girmedim. Hiç bir menfaatin peşine koşmadım, hiç bir mevki ve makam için emmim de olmadı, dayım da...
Hiç bir kimseye vefa borcum da olmadı, babamdan başka, anamdan başka...
Alnım ak, başım dik geziyorum şu yalan dünyada. O kadar hafifim ki, kuş gibiyim. Sadece iki kanadım eksik uçmak için.
Kendini vazgeçilmez sayanların akıbeti hep kötü oluyor. Kendini vazgeçilmez sayanlar var bu dünyada. Sanmayın ya hu! Vallahi siz olmasanız da işler yürür, billahi siz olmasanız da kimsenin umurunda olmazsınız. İnanın siz de öleceksiniz ha. Ölüm var yahu!
Öyleyse bu kibir ne?
Bu insanları hakir görme arzunu törpüle bence.
Yahu sen sadece sende var olduğunu sandığın meziyetlerin başkaları üzerinde çok daha fazla olabileceğini aklından hiç çıkarma, bunu kabul et artık. Kabul et ve rahat et. Nedir bu didişip durman insanlarla?
“El elden üstündür” hâlbuki.
Bak, dünyaya kafa tutuyordun ama dünyanın hiç haberi yoktu bundan. Şimdi bari anla bunu.
Allah iyiliğini versin e mi?
Haydi, iyi yaşa...