Pencereyi açarken, “Açtım ama içeriye temiz hava dolar mı?” diye tereddüt ediyor musunuz? Etmiyorsunuz değil mi?.. Yaşamı güzel kılan da insanların yürek pencerelerini açtıklarında içine dolan iyilik sözcükleridir. Kimilerinin ölene dek unutulmayacak değerdeki kalbimizi serinleten bu kelimeleri, dokunmuştur gönlünüzün bir köşesine!

Dokunmak kelimesi ne de çok anlama geliyor. Temas etmekten, insanın içine işlemeye, duygulandırmaktan, etkilemeye! Bazen bir söz bazen ise bir bakış! Kör kalbi, aydınlatan bir ışık! 

Dokunmak, bir duanın gönlü sarıp Rabbe muhabbetle ulaşması! Gözlerin, kitap sayfalarına okşayıp onu dünyasına davet etmesi! Bir çocuğun çimler üzerinde yalın ayak koşarkenki mutluluk kahkahaları! Gelin olacak bir kızın yârinin gönlündeki sevgiyle şahlandırdığı mutluluğu! Son gün yeşil kınayı ellerine yakıp, buse gibi kızıllıkla gözler önüne sermesi! 

Bazen ise dokunmak, gönlü rahatlatacak bir tebessüm, kalbe kuvvet verecek tatlı bir söz! Morali düzeltecek bir takdir, neşeni yerine getirecek bir şaka! Kızgınlığı söndürecek bir hoşgörü, hoşa gidecek güzel bir dua! İhtiyacın olduğunda bir arkadaşının omzunda sıkıntını unutmaktır.

Kısacık bir yazı okumuştum orada şöyle der; “Tatlı dilli birine sormuşlar. 'Bu işi nasıl yapıyorsun?' diye. 'İlk önce ağzımdan çıkan sözün tadına ben bakarım acı ise yutar, tatlı ise servis yaparım.' demiş.” Belki de dokunmak fiilinin sihirli anahtarı kendi ağız tadımızı bilmekten geçiyordur.

Ben de şu sıcaktan bunaldığımız günlerde yazımla gönüllerinize bir eylül esintisi getirmek istedim. Rahatlamaya ve serinlemeye sadece hava akımı tarafından değil, hayattaki her yönden ihtiyacımız var. Lâkin biz bedenlerimizi serinletirken, kalplerimizi ısıtacağız.Çünkü soğuk bir kalpten, sıcak söz çıkmaz.

Gönüller vardır değirmen misali kalbi öğüten! Kaktüsü kurutup, papatyalar büyüten! Bir kırık bacadan, her gece acıları yakıp, tüttüren! Duygular vardır, kalemden kâğıda harf harf dökülen! Ali Şeriati, “Okuyun diyor okuyun! Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.” Dokunmak kalbin apoleti ve ben generaliyim mutluluk ordusunun!

Dokunmaktır bir genç kızın yeni filizlenen sevgi tomurcuklarına! Ayaklar altına uçan bir halı gibi mutluluğu serip kendi ütopyana yolculuk yapmaktır. İnsan kendi duygularına da sevgiyle dokunabilir. Bunun yolu hayallerle el ele tutuşup ilerlemektir. Sonrası eşsiz bir dünyaya ebedi misafir olma arzusudur.

Belki de en büyük yardımcımız duamızdır. Hayal etmeye bile aciz olduğumuz Yaratanla buluşmak! Sadece kendini düşünmeyip tüm sevdiklerini buyur etmektir mucizevî cümlelere! Gözyaşlarıyla yıkanan kalbin ferah bir eylül esintisiyle dört bir yanını sarmasıdır. Tamamen teslimiyet ve bencillikten uzak bir istektir.

Dokunmaktır gönle muhabbet bahşeden. Sevgiyle kucaklaşan kalpler arasında bir bağ ören! Konuşmak değil önemli olan, yürekçen var mı huzur ülkesinde yaşamana yarayacak?.. Oradaki meleklerle dost olup, sohbet edebileceğin!

Hayat, hayallerinde sınır tanımadığında, en uçuk mecazi karşılıklarla bağdaştırsan bile seni ifade ettiğinde, kısacık bir zamanda olsa asıl dünyadan uzaklaşabildiğinde tam da yaşanılası bir yer oluyor. Kendini kasvete hapsetmek ve acısılar içinde kıvranmakla zaman geçiyor. Daha doğrusu geçmiyor, geçirilmeye çalışılıyor.

Masal tadında bir ömrünüz olması duasıyla! Hayatınıza esenlik, sağlık, bereket ve sonsuz hayallerin misafir olmasını diliyorum. Her güzel duanın arkasında, gönüllere dokunan gizli bir el vardır. Umarım bende sizlerin gönlüne cümlelerimle dokunabilmişimdir. Sizlerin de her hafta erinmeyip kapımı çalan ve yazılarımı okuyan gözleriniz dert görmesin. Her günümüzün bir öncekinden daha güzel geçmesi ve hayırlara vesile olması ümidiyle! Selam ve dua ile!