Recep Tayyip Erdoğan'ın halk tarafından 12. Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte başlayan kim başbakan olacak? sorusunun cevabı belli oldu ve Ahmet Davutoğlu yeni genel başkan ve başbakan adayı olarak açıklandı.
Konya'nın ücra bir beldesinden çıkıp Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına kadar uzanan Ahmet Davutoğlu'nun ülkemize önemli hizmetler vereceğine inanıyoruz. Recep Tayyip Erdoğan'ın bıraktığı yerden devam ederek aynı hizmet aşkıyla memleketimize büyük artılar sağlayacağı inancı içinde kendisini tebrik eder, dualarımızla yanında olduğumuzu bildiririz.
Başbakanlık için ismi geçen Mehmet Ali Şahin başta olmak üzere, Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım, Bülent Arınç gibi isimler 3 dönem şartına takıldıkları için bu şansı baştan kaybettiler. Başbakan ile Ak Parti Genel Başkanı'nın aynı isim olma şartı da, görevi devrettikten sonra partiye döneceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü de saf dışı bıraktı. Zira Abdullah Gül, milletvekili olmadığı için başbakan, dolayısı ile de genel başkan da olamayacaktı. Tayyip Erdoğan tarafından 27 Ağustos olarak belirlenen parti kongresi de, Cumhurbaşkanlığı görev tesliminden önce yapılacağı için, Abdullah Gül'ün genel başkanlık şansını tamamen ortadan kaldırmış oldu.
Bu şartlar altında geriye en kuvvetli isim olarak kala kala sadece Ahmet Davutoğlu kalmıştı ki, beklenen oldu ve Sayın Davutoğlu yeni genel başkan ve yeni başbakan olarak açıklandı.
Abdullah Gül'ü saf dışı bırakan bu gelişmeler, öncelikle genel başkanlığa, seçimlerden sonra da başbakanlığa gelme hesabı yapan Gül ve eşi Hayrünnisa hanımı fazlasıyla etkilemiş olmalı ki, veda resepsiyonundaki tavır ve tepkileri oldukça aşırı idi. Tepki o kadar büyüdü ki, biz böyle bir tavrı 28 Şubat'ta dahi görmedik diyen Hayrünnisa hanım işi intifada başlatma noktasına kadar vardırdı.
Bugüne kadar izledikleri siyaset anlayışına baktığımız zaman, Abdullah Gül ve onu partinin başında ısrarla görmek isteyen Bülent Arınç gibi isimlerin paralel yapıya yakın olduklarını anlamamak mümkün değil.
Mavi Marmara gemisini İsrail otoritesine baş kaldırmakla suçlayan Fethullah Gülen'in bu sözleri için,hoca efendi ne derse doğrudur diyen Bülent Arınç ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra TV ekranlarından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a açıkça tehditler savuran Samanyolu haber spikerini ertesi gün Çankaya resepsiyonuna davet eden Abdullah Gül'ün, paralel yapıya yakınlıklarını görmemek mümkün mü?
Partiyi bu ekibe kaptırmamak için gereken her türlü tedbiri alan ve gerektiği şekilde adımlar atan Tayyip Erdoğan'ın yanında duranlara karşı intifada başlatacağını açıklamak hangi aklın ürünüdür? Hayrünnisa hanımım bu açıklamalarını tavzih etmeyen Abdullah Gül'ün de aynı mantıkla hareket ettiğini düşünmeden edemeyeceğiz. Zaten Abdullah Gül'de, eşinden önce, camiadan kendisine saygısızlık yapıldığı gerekçesiyle bazı açıklamalarda bulunmuştu. Bu tavırlar Cumhurbaşkanı ve eşinin aynı kulvarda koştuğunu göstermektedir.
Henüz kısa bir süre önce partime döneceğim açıklaması yapan Abdullah Gül'ün, şimdi siyasetin içinde olamayacağını, Ankara'da oturmayı düşünmediğini ve daha önceki Cumhurbaşkanları nasıl davrandıysa öyle davranacağını açıklaması, büyük ihtimalle, kendisine genel başkanlık yolunun kapatılmasına karşı bir tavırdır.
Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'ın, Abdullah Gül'e karşı bir vefa borcu yoktur. Abdullah Gül, Ak Parti iktidarında Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi devletin en önemli ve en üst kademelerinde görevler yapmıştır ve kendisine olan borç fazlasıyla ödenmiştir.
Kaldı ki, Ak Parti'nin bütün siyasi yükünü omuzlayan ve hükümetin bütün sorumluluğunu üstlenen, tek başına Recep Tayyip Erdoğan'dır. Gerek Abdullah Gül, gerekse Ak Parti'de siyaset yapan A'dan Z'ye bütün kişiler onun ismi sayesinde makam sahibi olmuşlardır.
Bırakın İntifada başlatmak gibi ağır ifadeleri, yatıp kalkıp Recep Tayyip Erdoğan'a dua etmeleri gerekir. Erdoğan'ın, hiç kimseyi hayatı boyunca belli makamlarda tutma gibi bir mecburiyeti yoktur.
AKYÜREK'E TEŞEKKÜR
Konya'ya kazandırılan yeni stadyumu görünce, ihtişamı gözlerimi kamaştırdı. Bütün unsurlarıyla modern bir stad olmuş.
Kapasite bakımından UEFA standartlarına uygun olduğu için rahatlıkla Avrupa Kupası maçları oynanabilecek. Gerek tribünlerin gerekse zeminin ısıtılması büyük bir avantaj. Hem seyircilerin soğuktan fazla etkilenmemesi hem de kışın en düşük sıcaklıklarda bile buzlanma olmadan maç yapılabilmesi sağlanmış. Ayrıca giriş ve çıkışlarda izdiham olmaması için gerekli tüneller açılmış, gereken tedbirler alınmış. Otopark ihtiyacı ve stada gidiş geliş kolaylığı da düşünülmüş.
Kısaca şehrimize, her unsuruyla dünyanın en modern tesisleriyle yarışabilecek bir stadyum kazandırılmış. Konya ekonomisini canlı tutacak, Konya Sporunun başarısını sağlayacak ve Konya adını dünyaya duyuracak olan bu stadı Konya'mızakazandıran başta Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek olmak üzere, projesinden yapımına kadar emeği geçen herkese teşekkürler ediyoruz.