Geçenlerde internette gezinirken karşıma trafikle ilgili kısa bir video çıktı. Dikkatimi çekti ve izledim.

Videoda, bir araç sürücüsü, son model aracını yol kenarına park etmeye çalışıyordu. Birkaç kez ileri-geri gidip-geldikten sonra onu takip eden bir başka araç sürücüsü aracından indi ve park eden araç sürücüsünün yanına yaklaştı.

“Beyefendi aracınız çok güzelmiş, sıfır mı aldınız?” diye sordu.

Araç sürücüsü,

“Evet, sıfır aldım, neden sordunuz?” diye cevap verdi.

“Hayırlı olsun, Allah kaza bela vermesin, güle güle binin” şeklindeki duaları ettikten sonra devam etti.

“Ben de çok seviyorum bu aracı ama sinyal kolu koymamışlar araca. Bu yüzden almaktan vazgeçtim.” dedi.

 “Hayır, yanlış biliyorsunuz. Aracın sinyal kolu var” diye itiraz etti sürücü.

“Beyefendi bana bu model araçlarda sinyal kolunun olmadığını söylediler. Uzunca bir süredir de sizin aracın arkasından geldim buraya kadar. Belki on kez dönüş yaptınız ve sinyal kolunu hiç kullanmadınız. Dönüş lambaları yanmayınca da ben gerçekten de aracın sinyal kolu olmadığına inandım. Madem sinyal kolu var neden kullanmıyorsunuz?” deyince sürücü ne diyeceğini bilemedi önce... Kısa bir süre bocaladı ve cevabı yapıştırdı.

“Benim sürücü belgem var beyefendi. Hem de ilk girişte almaya hak kazandım.”

“Yani?” diye devam etti diğeri.

“Yanisi falan yok, ben acemi sürücü değilim ki... O sinyal işleri belgeyi alıncaya kadar geçerlidir. Siz hala kullanmaya devam ediyorsanız o sizin sorununuz... Zamanla siz de ustalaşırsınız nasılsa...” deyip sohbeti(!) noktalayıverdi.

Trafik işaretlerinin kullanılıp kullanılmadığını takip etmek bende bir takıntı haline geldi. Zaman zaman bu kuralı ihlal edenlerin yanına kadar yanaşıp, “sinyal lambanız arızalı sanırım” gibisinden imalı ikazlarda bulunuyorum.

Bu ikazlara karşılık kimi sürücü hiçbir tepki vermese de kimisi de “yo, arızalı falan değil” şeklinde cevaplar veriyorlar.

Bir toplumun gelişmişlik ölçüsü, toplum içinde uyulması gereken kurallara uymakla, daha özel olarak;  sadece ve sadece ‘dönüşlerde sinyal kolunu kullanıp kullanmamakla değerlendirilebilir’ diye düşünüyorum.

Benim tavırlarıma; “sana ne birader benim lambalarımdan, sinyallerimden?” şeklinde karşılık veren olmadı henüz.

Ben de bu durumdan cesaretle,  imalı ikazlarıma devam ediyorum.

Bir gün dayağı yiyeceğim de ne zaman onu bilemiyorum.

Hayırlısı bakalım.