YENİGÜN ÖZEL

‘Amacım kanunu sevdirmek’

Abone Ol

Ortadoğu ülkelerinde ve özellikle Türkiye’de orkestraların vazgeçilmezi olan, telli çalgılar grubunda yer alan, hoş bir sese ve tınıya sahip olan kanun, dinleyenlere huzur veriyor. Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Türk Müziği Devlet konservatuvarı Araştırma Görevlisi Cafer Sami Erdoğan’da uzun yıllardır kanun çalıyor. Kanun sanatçısı Cafer Sami Erdoğan ile sanatına dair röportaj gerçekleştirdik. Erdoğan hedefinin, kanunu ülkemizde ve dünyada tanıtıp sevdirecek kanun icracıları yetiştirebilmek olduğunu belirtti.

Cafer Sami Erdoğan kimdir?

1994 yılında Konya’da doğdum. Türk Müziğini seven, dinleyen bir ailede büyüdüm. İlk ve orta okul eğitimimi yine Konya’da tamamladıktan sonra Konya Çimento Güzel Sanatlar Lisesi’nde müzik bölümünde lise eğitimimi tamamladım. Daha sonra 1. olarak kazandığım Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi bölümünden dereceyle mezun oldum. Yüksek lisansımı da yine Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde tamamladım. Yüksek lisansım devam ederken 2017 yılı sonunda mezun olduğum AKEF müzik eğitimi bölümüne araştırma görevlisi olarak göreve başladım. Lise, üniversite ve sonrasındaki yıllarda çeşitli topluluklarla yurt dışı ve yurt içinde birçok Türk Müziği icrâsına katıldım. Daha sonra Doktora eğitimime başladım ve görevime Necmettin Erbakan Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarında devam etmekteyim. Evli ve bir erkek evlat babasıyım.

Müzik aşkı nereden geliyor? Profesyonel müzik hayatınız ne zaman, nerede ve nasıl başladı?

Babam Harun Erdoğan (Biyoloji öğretmeni) Türk Müziğine oldukça ilgiliydi. Onun da gençlik yıllarından gelen bir Türk Mûsikîsi birikimi vardı ve bu doğal olarak ev ortamında bizlere de yansıyordu. Babamın sesinin güzel olması sebebiyle birçok ortamda şarkılar, ilahiler okur, camilerde müezzinlik yapardı. Dolayısıyla aslında Türk Müziğinin çeşitli makamlarıyla, farklı formlarıyla çocuk yaşlardan beri iç içeymişiz… Daha sonra orta okul yıllarımda erkek kardeşim ile birlikte müziğe bağlama çalarak başlamış olduk. Sonraki yıllarda bugünlere gelmemizde yeri çok büyük olan sevgili dayım neyzen Ali Erol’un da ilgi ve yönlendirmeleriyle Güzel Sanatlar lisesinin sınavlarına girip kazandım. Kanunla yolumuz güzel sanatlar lisesinde kesişmiş oldu. Burada saygıdeğer hocam Metin Dursun ile kanun derslerimizi yürüttük. Daha sonra üniversitede yine hocalarım Osman Kürşad Çakır ve Murat Can ile kanun derslerine devam ettim. Konya gibi Türk Müziği’nde birçok usta sazendelerin, hanendelerin olduğu bir şehirde yaşamanın avantajıyla lise yıllarımdan itibaren çeşitli amatör ve profesyonel topluluklarla meşklere, konserlere, icrâlara dahil olma fırsatı yakaladım. Bu vesile ile üzerimde emeği olan tüm hocalarıma, abilerime kalbi şükranlarımı sunmak isterim.

Kanun enstrümanından bize biraz bahseder misiniz?

Kanun, her perdesinde 3 er tane naylon tel olmak üzere genellikle 78 telden meydana gelen, tellerin altında Türk Müziği makamlarını icra edebilmek için sesleri inceltip kalınlaştıran metal malzemelerden yapılmış mandallar bulunan, zengin ve geniş ses aralığına sahip bir enstrümandır. Kanunun tarihi oldukça eski medeniyetler olan Mezopotamya ve eski Mısır uygarlıklarına kadar gerilere gider. Arkeolojik kazılardan ele geçen kalıntılarda, bugünkü şekline az çok benzeyen örneklere rastlanmıştır. Pakistan, Hindistan ve Çin’de kanun ailesinden birçok türe rastlandığını biliyoruz. Ulaştığımız bazı kaynaklarda kanunu Farabi'nin icad ettiği söylense de bu konuda kesin bir bilgi yoktur. Bazı kayıtlara göre ise Farabi’nin kanun üzerinde birtakım değişiklikler yaptığı öne sürülüyor. Türk müziği tarihine baktığımızda kanun, zaman zaman az rağbet görmüşse de özellikle 20. yy dan itibaren mandal sisteminin de eklenmesiyle musikimizin vazgeçilmez sazları arasında yerini almıştır.

En büyük hedefiniz nedir?

Ecdadımızın bize miras bıraktığı Türk mûsikîsinin geliştirilmesini ve güçlenmesini sağlayabilecek, mesleki olarak donanımlı ve yeterliliklerini sağlamış talebeler yetiştirebilmek… Kanun özelinde ise geleneğe bağlı aynı zamanda yeni icra tekniklerine de açık, kanunu ülkemizde ve dünyada tanıtıp sevdirecek kanun icracıları yetiştirebilmek diyebilirim.

Kanunun musikide yeri hakkında bilgi verilmişiniz?

Kanunun Geniş ses aralığı, zengin tını üretilmesine olanak sağlayacak özelliklere sahip olması, güçlü tınısı ve ses rengi ile topluluklara dinamizm katan bir özelliği vardır. Mûsikîmizin önemli sazlarındandır ve Türk Müziği icra eden hemen her toplulukta yer almaktadır. Kanun, icra heyetindeki diğer sazlara akort için ses verme görevini de üstlenen birleştirici sazlardandır.

Türk Müziği’nin hemen her tür ve biçiminin icrasında kanun kullanılmakla beraber yapısı akor, arpej gibi tekniklere müsait olduğundan yalnızca Türk Müziği’nde değil birçok farklı türlerde de kanun kullanılabiliyor.

Sizce iyi bir sazende olmanın unsurları nelerdir? Musiki severlere tüyolar ne olacaktır?

İlk şart olarak sazını sevmek diyebilirim. Nasıl insan sevdiğinin yanında zamanın hızlıca akıp geçtiğini fark edemez, sazını seven kişi de sazına çalışırken, icrâ ederken zamanın farkında olmaz. Dolayısıyla onunla sık sık bir arada olur. Onu iyice tanır... Her işte de gerektiği üzere sabırlı ve istikrarlı olunmalı. İyi bir sazende olmak sadece teknik anlamda sazı yenmek, ajiliteli etüt veya eserler çalabilmek anlamına gelmemeli… İcrâ sırasında doğru teknikler kullanılarak gerekli yerde doğru perdeyi basıp, gerekli süsleme, nüans yapılmalı kanaatindeyim.Daha sonra da dinlemenin öneminden bahsedebiliriz; sadece kendi icra ettiği sazda değil Türk müziğinde usta olarak kabul görülen ekol olmuş tüm sazendeleri dinleyerek bir anlamda meşk edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Nasıl taksim edileceği, soliste nasıl refakat edileceği gibi konularda kayıtlardan faydalanılabilir. Kayıtlara ulaşılabilirlik teknolojinin de getirmiş olduğu imkanlarla oldukça arttı. Hocalarımızın yönlendirmeleriyle doğru kaynaklardan beslenmeliyiz.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA