İlhan Palut’un Rahmanovic rotasyonundan beklentisi daha çok pozisyon, daha çok yüksek toplarla gol arayışındandı…

Sağ tarafta Serdar Gürler ve Skubic’in savunma arkasına atacağı koşuların yanı sıra, sol tarafta Bytyqi’nin adam eksiltme ve  derde deva ortaları ile rakibin kontrollü savunma dengesi bozulabilirdi…

Bu planlamada orta saha oyuncularına da önemli bir sorumluluk düşüyordu…

Serdar ve Bytygi’yi uzun toplarla buluşturmak ve onların yaptığı ortalarla da uzun adamlarla gol bulmak…

Ya da  Sokol’u daha çok topla buluşturmak gibi…

Bu anlamda ilk 45’te hiçte başarılı olamadı yeşil beyazlılar…

Ne Amir, ne de Soner beklentileri karşılayamadılar…

Nedenini bilmiyorum, ama Amir’de bir gerileme söz konusu…

Onun bilindik, kendi oyununun gerisinde kalması, eskisi gibi şut denemelerinin olmaması, hem orta sahanın hem de takımın oyununu bir tık geriye çekiyor…

Amir bir tık geriye düşebilir ve bu kabul görür, ama oyun olarak takımın geriye düşmesi, sıkıntıları da beraberinde getirir…

Amir konusunu özetlersem; takımın agresif ve güçlü olması, bu oyuncunun kendini bulması ile gerçekleşebilir…

Amir, Konyaspor orta sahası için önemli bir oyuncu…

“İyi bir Amir, iyi bir Konyaspor” demektir.

Evet; Konyaspor, Antalyaspor maçının ilk yarısında biraz topla, biraz da rakiple cebelleşince, ne pozisyon ne de gol üretip öne geçemedi…

Bu maçta Ahmet Çalık ve Abdülkerim de topla hücuma katkı veremediler…

Ki, bu iki oyuncunun da topla hücuma çıkabilme becerili olmaları İlhan Palut’un ofans anlamında elini daha da güçlendiriyor…

Antalyaspor maçının ilk yarısında pozisyon üretememenin asıl sebebi yaratıcı bir oyuncunun yokluğu ya da formsuzluğuydu.

İkinci 45’te İlhan Hoca’nın Soner’i kenara alıp, Mpoku’yu sahaya sürmesi, Konyaspor’a biraz hareketlilik getirdi…

Açık konuşmak gerekirse, Mpoku uyandırma servisi gibi imdada yetişti…

İlk 45’teki uyuşuk, halinden memnun, hımbıl takımı uyandırdı…

Dolayısıyla da bu yarının büyük bölümü Antalyaspor sahasında oynandı…

Uzatmalarda Endri Çekici’nin attığı “altın gol”  ile de Kartal, zirve yarışını sürdürmüş oldu…

Sezonun iç sahada oynanan en kötü ilk 45’ini bir kenara bırakırsak, yeşil beyazlı temsilcimiz, ikinci yarıdaki İlhan Palut hamleleri ve performansıyla kazanmayı hak etti.

xxx

KAR GÜZELLİĞİ

Maçla alakalı değil ama bir başka güzellik ise mevsimin ilk karının yağmasıydı…

Kar rahmet, kar bereket, kar sımsıcak yuva…

Çok özlemiştik seni lapa lapa güzellik…

Hoş geldin…

Eskiden sırt sırta yaşadığımız toprak damlı, iki ana bir kuzudan yapılmış kerpiç evlerin damlarına ve avlularını adam boyu kor yağardı…

Büyüklerimiz sabahın ilk ışıklarıyla önce dışarıdaki kardan kapanmış mutfak ve tuvaletlerin yollarını açar, sonra da damlara çıkarlardı…

Aynı mahallenin zengini fakiri, türkü kürdü, dağlısı ovalısı toprak damlarda omuz omuza kar kürür, birbirlerine sıcak çay ya da fırından yeni çıkmış peynir böreği ikram ederlerdi…

Yollar açıksa, Sedirler ya da Türbeönün’deki fırınlara taşınırdı büyüklerimiz, ellerindeki tepsilerle, lapa lapa yağan beyaz karlar altında…

Dün camdan dışarı baktığımda, gözümün önünden bir film şeridi geçti

Yanık camiden, Köprübaşına kadar uzanan Sedirler’in kardan kapanmış yolu…

Eskiden dam boyu kar yağardı Konya’ya…

Karla birlikte bereket…

Şimdi mi?

Ne kar kaldı, ne bereket…

Hepsi eridi!