Sosyal bir varlık olan insan, birbirinden farklı kabiliyetleri ve gereksinimleri ile diğer insanlarla birlikte yaşama ihtiyacı hisseder. Bir arada yaşamın ise belirli kuralları vardır. Söz konusu kurallar bir taraftan insan ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlarken, diğer taraftan "en güzel surette" yaratılan insanın diğer varlıklarla ilişkilerinde bu saygınlığı korumasına yardımcı olur.

İnsanlar arasındaki ilişkileri asgari düzeyde hukuk kuralları belirler. Hukuk kurallarına riayet edilmemesinin sonucu çatışma ve kaostur. Bu nedenle hukuk kuralları belirli cezai müeyyidelerle desteklenmiştir. Hukuk kurallarının ötesinde ahlaki kurallar yer alır.

Ahlak, iyi davranışların içselleşmesi ve yaşam biçimi hâline gelmesidir. Ahlaki kurallara aykırı davranışların yaptırımı ise kişinin bizzat kendi vicdanı ya da içinde yaşadığı toplumun baskısıdır.

İnsana toplum içerisinde yaşamak için gerekli olan nezaket kurallarını öğreten, insani ilişkilerde uyulacak şekil ve ölçüleri ortaya koyan ve şahsı toplum içerisinde saygı ve hürmete layık kılan davranış şekillerine adab-ı muaşeret kuralları denmiştir. Bu kurallar ahlaki kuralların dışında başka konuları da kapsarlar. Ancak adab-ı muaşeret kuralları, özellikle insanın fıtratı ile ilişkili olan ahlakın, insan ilişkilerine yansıyan pratik yönüyle ilişkilidir. Bir anlamda ahlakın tamamlayıcısıdır.

Bu çerçevede Kur’ân-ı Kerîm ile birlikte insanlığa en güzel örnek olarak gönderilen Hz. Peygamber’in nezaket ve inceliğin en güzel örneklerini ihtiva eden yaşantısı, adab-ı muaşeret kurallarının kaynağı olarak değerlendirilebilir. Zira medeni bir toplum inşa etmek isteyen Allah Rasûlü (sav), insanlara medeni ve ahlaki davranış tarzlarını öğreten büyük bir rehberdir. O’nun adab-ı muaşeret kuralları ile ilgili yol göstericiliği, çağları kapsayan bir yere sahiptir. Zira O, kendisinden önceki peygamberlerin insanlığa öğrettiği güzel ahlakın tamamlayıcısıdır. [İbn Hanbel, II, 381; Muvatta, Hüsnü’l-hulk, 1] Müslüman birey, Hz. Peygamber’in aile hayatından iş yaşantısına; sosyal ortamlardan özel ilişkilere kadar her türlü adab-ı muaşeret esasının örneklerini ihtiva eden yaşantısını örnek aldığı ölçüde ahlaklı ve edepli olabilir