Konya’nı hayırsever iş adamlarından Rahim Küçüktopal, hayat hikayesini anlattı. Yaşadığı zorlukları ve mücadelesini aktaran Küçüktopal, dönemin Almanya’ya işçi olarak giden işçileri arasında olduğunu ifade ederek, büyümeni ancak kalkınmayla ve üretimle olacağına dikkat çekti. Küçüktopal, “Almanya’yı Almanya yapan Türklerdi ama adamlarda teknik bilgi vardı. Bizim de ülkemiz için çalışmamız gerekiyor. Aç yatacağız ama ülkemizi kalkındıracağız.” diye konuştu.

Kitaplara sevdalıysanız  hayat renklenir, zenginleşir Kitaplara sevdalıysanız hayat renklenir, zenginleşir

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Rahim Küçüktopal. Babam esasen Sedirlerli, ayağının biri topaldı ama çok ihlaslı çok çalışan bir adamdı. Ben Araplar mahallesinde 1940 yılında doğdum. İlkokulu bitirdikten sonra bizi dükkâna zanaat öğrenmek için verdiler.

İlk olarak mesleğe hangi sektörde başladınız?

Ben ilk olarak okuldan çıktıktan sonra 1952 yılında marangoz olarak mesleğe başladım. Biz yokluğun içinde doğduk, çabaladık. Bugünlere geldik şükür. Çırak olarak başladık, sonra o meslekte devam ettik, kalfa daha sonra usta olduk. Daha sonra inşaat sektörüne atıldık. Arifhan Yurdu’nu, Gençlik İlkokulu’nu, Veysel Karani, Bedir ve Şifa Kur’an Kurslarının bir kısmını yaptık. İnşaat işini yurt dışında da gidip gördüm, çok iyi öğrendim.

Siz de mi Almanya’ya işçi olarak gidenlerdensiniz?

Evet, Almanya’ya işçi olarak gittik. 4 Alman 4 Türk olarak çalıştık, marangozluk yaptım; inşaatı öğrendim. İşçilik olarak çok düzgün işler yapıyorlardı ancak yaşam biçimleri çok kötü. Üç tane çocuğum vardı, yokluk yüzünden gittik altı ay çalışıyor altı ay yatıyorduk, para yetişmiyordu. Yoksa bir Müslümanın yaşayacağı yer değil. Zor günler geçirdik ama kimseye kendimizi acındırmadık. Ben inşaatta iyi ustayım diyordum, Almanya’ya gittim kalfa bile olamamışım. Almanlar milim hesabı yapıyorlar, işçilikleri güzel. Öyle bir duvar gördüm ki 500 metre kadar uzunlukta var ama öyle güzel yapılmış ki insan imrenir. Ben orada çok şey öğrendim.

‘HUZUR VARDI’

Bize o dönemlerden biraz bahseder misiniz?

Benim babam günlüğü 25 kuruş yevmiyeyle çalışırdı. Un yok, ekmek yok, yiyecek bir şey yok. O dönemler Türkiye’nin nüfusu 17 milyon kadardı. Yollar toz toprak. O gün ki şartlar çok zordu ancak huzur vardı. Millet yaya ya da bisikletle gider gelirdi. 1945’ten sonrasını hatırlarım, Konya’da 3-5 tane taksi ancak vardı. Almanya’da 5 yıl çalıştım, çok şükür hiç içki içmedim. Bizim memleketimizin değerini daha iyi anladım. Türkiye gibisi bulunmaz ama biz sahiplenemiyoruz. Osmanlı’yı kuran Osman Bey evliyalardan biriydi. Fatih Sultan Mehmet evliyaydı. Onlar evliya olmasa 633 yıl Osmanlı’yı yönetemezlerdi.  Kuran ve sünnetin kalbe yerleşmesi gerek. Osmanlı’da Ulu Cami’nin önünde zekât taşı vardı. Zekât vermesi gereken oraya koyuyor, fakir de ihtiyacı olan 1 altın ise bir altın alır giderdi, 100 altın almazdı. Osmanlı böyle bir devletti.

Geçmiş dönemlerde yaşanan zorlukları, dönemin iş ahlakını biraz anlatır mısınız?

O dönemde paran varsa harcıyordun. Şimdi para çok, huzur yok. İş ahlakı diye bir şey vardı, saygı vardı. Ben yıllarca sigara içtim ama önceden hürmet vardı. Büyüğümüz geldiği zaman sigarayı saklardık. İş konusuna gelecek olursak, önceden el emeği, insan gücü ön plandaydı. Artık makinelerin gelişmesiyle işler kolaylaştı, iyi oldu. Bizim bir el bıçkımız, bir keser bir de önlüğümüz vardı. Şimdi işler kolay.

‘HELAL KAZANILAN PARANIN BEREKETİ AYRI OLUR!’

Marangozluk ve inşaat sektöründe çalışmıştınız, daha sonraki hayatınıza hangi mesleklerle devam ettiniz?

Ben Almanya’dan geldikten sonra babamla kamyonculuk yaptık. Ne iş olursa yaptık ama gayrimeşru iş yapmadık. 1988 yılında preshane açtım. Çocuklarıma dükkânı bıraktım. 40 torunum var, onlar şimdi çok şükür işleri ilerlettiler devam ediyorlar.

Bu kadar saygın bir insan olmanızı neye borçlusunuz, gençlere iş hayatlarında ne tavsiye edersiniz?

Haram yemedik. Çok kazanmak için yalana harama başvurmadık çünkü haram mal kesinlikle bir yerden çıkıyor. Haram yemedim, yedirmedim. 5 lira kazandık, helal kazandık. Yetişmez gibi gelir ama bende paranın eksik olduğunu hiç görmedim. Zarar geleceğini bilsen bile dosdoğru olacaksın. Yaptığın işi kaliteli yapacaksın, biraz pahalı mı oldu! Olsun, yine de kaliteli yapacaksın. Çocuklarıma, torunlara da bunları nasihat ediyorum. Bizim ülke olarak kazanmak ve kalkınmamız için milliyetçi olmamız lazım. Baştaki insanların milliyetçi olması lazım. Bizler zamanında Almanya’ya gidip karın tokluğuna çalıştık. Almanya’yı Almanya yapan Türklerdi ama adamlarda teknik bilgi vardı. Bizim de ülkemiz için çalışmamız gerekiyor. Aç yatacağız ama ülkemizi kalkındıracağız.

Editör: Hatice Tekin