Şeb-i Arus etkinliklerinin başında olduğu gibi bitiminde de değerlendirme toplantısı yapıldı.

yine bilindik ifadeler kullanıldı.

Etkinlikleri şöyle yaptık, böyle kaçtık, şu kadar bin insan Konya'ya geldi ifadeleri ile 7-17 Aralık değerlendirildi.

Konya halkına Hz. Mevlana üzerinden  turizmde şu kadar iyiyiyiz adı altında mesaj verildi.

Ama yemezler!...

İyi ki Hz. Mevlana, Afganistan'dan çıkıp Konya'ya gelmiş yoksa maazallah turizmi canlı tutacak bir materyal olmayacakmış!

Sanki Şeb-i Arus etkinlikleri de olmasa Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı, İl Kültür ve Turizm Müdürü kısacası kurum ve kuruluşlar turizmde bir araya gelemeyecek!

Allah'tan Mevlana üzerinden de olsa turizm için bir araya geliyorlar...

Bir taraftan da düşünüyorum ki keşke Hz. Mevlana, Afganistan'dan çıkıp Konya'ya gelmeseymiş. Keşke Afganistan'da, İran'da ya da Sivas'ın ötesin de kalsaymış.

Belki o zaman kültür ve medeniyet hüviyetine sahip Konya'nın gerçek anlamda turizm değerleri ortaya çıkabilirdi.

Çünkü Mevlana olmayacağı için yetkililerin başka çaresi kalmayacaktı...

Konya'dan başka dünyada hangi ülke, şehir vardır ki tek bir şahıs, tarihi, kültürel miras üzerinden turizm faaliyeti yapsın.

Konya bu anlamda örnek de teşkil ediyor.

7-17 Aralık'ta yerli ve yabancı turistlerin, turizm acentalarının gözleri Konya'da oluyor, diğer günler; "Ne var ki Konya'da?" sorusunu sorarak, Konya'yı teğet geçiyorlar.

İşte durum bu!

Böyle bir durum karşısında genel anlamda turizm toplantısı yapılması gerekirken, Şeb-i Arus üzerinden toplanılıyor.

Bir yıllık çalışmanın ardından şu kadar etkinlikle, şu kadar bin kişiyi ağırladık deniyor.

Övünülecek bir tarafı yok!

Onu geçtik, Mevlana üzerinden turizm olmasına rağmen konuşmaların içeriği de tartışılır.

Vali Muammer Erol, "4 kıtada 170 civarında Mevlevi Tekkesi'nin yapacağı Şeb-i Arus etkinliklerini engellemeyiz" dedi.

Doğru engellenemez. Ama bizim itiraz ettiğimiz bu değil ki.

İtiraz ettiğimiz nokta; Konya'ya alternatif İstanbul'da yapılan Şeb-i Arus.

İtiraz ettiğimiz nokta; 4 kıtada Hz. Mevlana'nın filozof gibi lanse edilmesiyle, kutsallaştırılmasıyla, Mesnevi'nin büyütülmesiyle ortaya çıkan, Mevleviliği felsefi din olarak gören Mevlevi Tarikatlarının yaptığı Şeb-i Arus.

İtiraz ettiğimiz nokta; Mevlevi Tekkeleri'nin kendi içlerinde sema yapmaları değil, yaptıkları semaya Konya'da olduğu gibi resmiyet kazandırmaları...

Konyalı bunların engellenmesini istiyor. Bunları engelleyemezseniz gelecek 10 yıl içinde Şeb-i Arus'u yapıp yapmamanızın bir anlamı kalmayacak, çünkü bugün topladığınız 70 bini bulamayacaksınız...

Gelelim Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'in konuşmasına. Ne diyor Sayın Başkan: "Şeb-i Arus Haftası bizim için Konya'da büyük bir hareketliliğe vesile oluyor... 10 günde 128 program yapılmış. 70 bin kişi törenler boyunca sema izledi... 128 programın yapılması aylarca çalışmanın getirdiği bir sonuçtur. ”

Peki, Konya bir haftalık hareketi mi hak ediyor.

10 günde 128 program yerine 365 günde yüzlerce program yapılsa, Mevlana turizmine gösterilen aylarca çalışma yerine, Konya turizmi için aylarca çalışma yapılıp 70 bin değil 100 binlerce turist gelse daha iyi olmaz mı?

İnanç turizmi ile Konya'nın turizmde gelişmesini beklemek yanlıştır. Meta haline gelen Hz. Mevlana, artık tükenmek üzere. Yakın bir zamanda insanların Mevlana için de gelmeyeceğini tahmin etmek zor değil. İşte o zaman sıfırı tüketmiş olacağız. Onun için artık yatırlar üzerinden  turizmi bırakıp, yaşayan tarih ve kültür üzerinden turizme yıl boyu odaklanmamız şart...

İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan'ın açıklamalarına değinmeye bile gerek yok.

Her zamanki gibi programın içeriğinden, yapılan etkinlikleri değerlendirmekten başka ağzından bir ifade çıkmıyor.

Konya gibi bir şehir daha vizyoner İl Kültür ve Turizm Müdürlerini hak ediyor.

Umarım en kısa zamanda hak ettiği müdürüne kavuşur... 

Gelelim Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tahir Yüksek'in açıklamalarına.

Sayın Yüksek diyor ki; Bu yıl ki Şeb-i Arus törenlerinde, Hazreti Mevlana'nın İslam dairesi içerisinde kalan ve onun dışına taşmayan, söylediği her iyi şeyin İslam ile ilgili olduğu ifade edilen bir büyük şahsiyet olduğunun vurgulanmış.

Allah razı olsun.

Demek ki bu güne kadar defalarca dile getirdiğimiz, "Hz. Mevlana ticari meta haline getirildi, sömürülüyor, istismar ediliyor, yanlış ifadelerle kutsallaştırılıyor, felsefi bir din haline getiriliyor..." ifadelerimizin doğruluğu bir kez daha ortaya çıktı.

Umarım bundan sonra da bu duyarlılık devam eder ve geçmişte yaşanan yanlış Hz. Mevlana tanıtımı bir daha yaşanmaz.

Yaşanmaz ki Mevlana'nın kemiklerini daha fazla sızlatmayız, maneviyatına ihanet etmeyiz...