Önce Bismillah! Allah'ın adıyla. Rahman ve Rahim olan, âlemlerin Rabbi Allah'ın adıyla! Sevgimiz O'na. Hamdimiz O'na. Övgümüz O'na.Konya Yenigün'e, Konya Yenigün ile başlayan günlere selam olsun. Bu günleri yaşayanlara selam olsun. Bu güzel gazeteyi hazırlayanlara, yazanlara, çizenlere, tasarlayanlara ve eline alıp okuyanlara selam olsun!

Yazmak, okumak ya da önce okuyup sonra yazmak! Bir sorumluluktur.Ya da bir zorunluluktur. Allah'ın ilk emri de ALAK Suresi'nde Kutlu Elçisi'ne “OKU” diye başlar. Sonra Nun Suresi'nde, “Kalem'e ve yazmakta oldukları şeylere yemin olsun” diye devam eder.

Evet, okumak Allah'ın ilk emridir. İnsanın Kutsal Kitabını okuması,kendisin okuyup yaratılışı üzerinde tefekkür etmesi, Kâinatı okuması! Okuyup anlaması istenir bir bakıma.. Sonra da yazıdan, yazılmış ayetlerden yemin ederek söz eder! Okuma yazmanın önemini gösterir Kuran böylece! Evet, yazmak bir sorumluluktur. Bir görevdir aynı zamanda! Eli kalem tutanların yazması gerekir. 

Yazılması gerekenleri yazmak, söylenmesi gerekenleri söylemek için... Hak ve Hakikat için!Hak ve Adalet için insanlığın saadeti,huzuru ve ıslahı için. İnsanın elinin kalem tutması, düşünüp düşündüklerini yazı ile ifade etmesi, Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerdendir. 

Sahip olduğumuz bütün nimetlerden hesaba çekileceğimize göre! Başta O'nun rızasına kavuşmak için üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek için, doğruları dile getirmek, yanlışları düzeltmek için yazmalıyız.

İnanırız ki Yüce Yaratıcı, söylememiz gerekirken söylemediklerimizden, 

söylemememiz gerekirken söylediklerimizden! Yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan, yapmamamız gerekirken yaptıklarımızdan bizi sorgulayacaktır.

Bunun için eller kalem tutmalı, Kalem tutan eller de bir kötülük, bir münker, bir çirkinlik gördüğü zaman, onu düzeltmek için üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmelidir. Böyle ellere kalem tutan ellere kurban oluruz. Hayran oluruz. Bu eller öpülecek ellerdir. Beni kim okur ki, beni kim okuyacak, beni kim dinler demeden yazmak.. Allah rızası için yazmak. İyi niyetle yazmak ve yazmaya başlamak. Niyet hayr, akibet hayr deyip devam etmek.

Konya Yenigün'e bu duygularla misafir oluyorum. İnşallah “Hoşbuldum”. 

Rabbim hepimize güç ve kuvvet versin, elimizdeki ve dilimizdeki bağları çözsün.

HEM MALINA HEM MIHINA

GERİCİLER:

İstanbul Taksim'de yapılan bir toplantıda Sanatçı Orhan Aydın “Türban bu ülkedeki gericiliğin, hem de dinci gericiliğin, şeriatın simgesidir ve şiddetle reddettiğimi ilan etmek istiyorum” demiş. Bence asıl GERİCİ, Aydın geçinen, sanatçı geçinen Orhan Aydın(!). Baksanıza ülkeyi nasıl da GERİYOR! Tam da başörtüsü sorunu çözülmüşken..

ASANLAR ve SUSANLAR: 

Bangladeş'te, Cemaat-i İslami'nin genel sekreteri Abdulkadir Molla, 65 yaşında şehit edildi. Kimse duymadı, kimse görmedi. Sessiz ve sedasız bir şekilde! 

Sosyal medya da olmasa kimse bilmeyecek. İbrahim Molla, kula kul olmamak için ŞEHİT olmayı tercih etti. Kendini asanlardan özür bile dilemedi. Dünya'dan en ufak bir tık yok! Tepki yok! Bir yanda susanlar, bir yanda Asanlar! Necip Fazıl'ın şu mısralarını Abdulkadir Molla'ya ithaf edelim.. Allah Şehadetini kabul etsin! Mekanı Cennet olsun!

 Bir nar ağacı var, bir de dar ağacı

 Namerde nar ağacı, yiğide dar ağacı

KARA-BÜK – KARA-YÜK:

Süper Lig temsilcimiz TORKU KONYASPOR, kendi sahamızda Konya'da, Karabükspor'a 3-2 mağlup oldu. Bunun sonucunda yenilen üç gol üç gerçeği ortaya çıkardı.

1)Kara-Bük attığı üç golle Kara-Yük oldu. Uğur Tütüneker, bu yüzden yüklenmiş olduğu sorumluluğun altından kalkamayınca kurtuluşu İSTİFA' da buldu. Belki de İSTİFADE etti.

2)TORKU KONYASPOR yavaş yavaş KORKU KONYASPOR olmaya , düşme KORKUSU yaşamaya başladı.

3)Mevlana Torunları olarak cömertlikte Karabük'e karşı AKARSU gibi HAVUZ gibi KOVA gibi GÖL gibi oldu atılan her topu yedi Öfke ve asabiyette de kendi oyuncularımıza karşı DELİ gibi değil ÖLÜ gibi olmayı öğretti.