Dünya Gazetesinin 19 Ağustos 2016 tarihli, Hüseyin Gökçe imzalı haberinde, son dönemde yapılan reformlarla bağlantılı olarak,makro iktisadın en önemli üç kavramı; üretim, tüketim ve tasarrufların bir ekonomide aynı anda artırılıp artırılamayacağına ilişkin soruyu Türkiye'nin önde gelen ekonomistlerine sorarak cevap arıyor. Soru, iktisat alanı için önemli bir yer tutmaktadır. Zira hem bireysel yani mikro ölçüde, hem genel yani makro düzeyde, hem öncelik ve sonralık olarak, hem kamu, özel sektör ve hane halkı seviyesinde, hem ekonomik göstergelerin odağı olduğu için, hem ülke karşılaştırmalarında ilk akla gelen göstergeler arasında yer aldığı için hem de bizatihi hayatın içinde birebir takip edildiğinden dolayı bu üç gösterge önemlidir.

Önde gelen ekonomistlerin yorumları ise şu şekilde;(http://www.dunya.com/ekonomi/ekonomi-diger/uretim-tuketim-tasarruf-ayni-anda-artar-mi-309609h.htm)

Mahfi eğilmez, “Bu iş ancak üretimi doğru yönde arttırırsak olur”

Eğilmez, üretim artışının temel olarak GSYH'yi artıracağını bunun da doğal sonucu olarak tasarrufu arttıracağını,ancak burada tasarrufun mu üretimin mi artırılacağı konusunun önemli olduğunu, “Üretimi arttırırken, bunun nasıl yapılacağı da önemli. Teşvikler doğru kullanılabilir ve halen ithal edilen ürünler uygun maliyetle Türkiye'de üretilebilirse, istihdamı arttıracağımız için, bunun dolaylı sonucu olarak hem tüketim hem de tasarruf artar”, 80 centlik bir ithal ürünün 1 dolara Türkiye'de imal edilmesinin mümkün olması halinde, bu üretimin desteklenmesinin ülke ekonomisine yarar sağlayacağını, “Aksine 2 dolara mal edip ne olursa olsun Türkiye'de üreteceğim demenin bir anlamı yok ama ölçek ekonomisine uygun üretim mutlaka desteklenmeli”şeklinde yaklaşımda bulunmaktadır.

Prof. Dr. Taner Berksoy,“Kredi kartında taksiti artırmak sürdürülebilir politika değil”

Berksoy, düzgün kurgulanmış bir teşvik sistemiyle üretimin artabileceğini belirtirken, yürürlükteki teşvik sisteminin her yerde her şeyin teşvik edilmesini öngördüğü için çok başarıya ulaşmadığını, “Her şeyi teşvik ederseniz, hiçbir şeyi teşvik edemezsiniz” diyen Berksoy, “TBMM'ye gönderilen düzenlemelerde olumlu bir değişiklik görüyoruz, artık teşvikler makrodan mikroya doğru kayıyor. Şirket ve sektör bazındaki teşvik olumlu” diye konuştu. Tasarrufun ise konjonktürel değil, daha yapısal bir konu olduğunu dile getiren Berksoy, “Bu gelir düşüklüğüyle ilgili, insanlar temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, tasarrufa para kalmıyor” dedi. Kredi kartına taksit sayısının arttırılmasının ise çok sürdürülebilir bir politika olmadığının altını çizen Berksoy, “Buna kısıtlama enflasyon ve cari açıktaki bozulma üzerine getirilmişti. Bir yıl sonra yine insanların borcunu ödeyemediğikonusunu tartışmaya başlarız. Ekonomi yönetiminin hepsini birden düşünerek çok ciddi planlama yapması lazım” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli, “Siyasi irade çok güçlü, üretim, tüketim ve tasarruf aynı anda artar”

Gedikli üç unsurun da aynı anda artmasına bir mani bulunmadığını, hükümetin aldığı son tedbirlerin de ağırlıklı olarak yatırım ve ihracat odaklı olduğunu, bu kapsamda Türkiye Varlık Fonu'nun kurulmasının da çok önemli olduğunu, İşsizlik Sigortası Fonu'nun ilk dönemini hatırlattı ve “Bu fon da kurulurken ilk dönemde para yoktu, ama şimdi 100 milyar liraya yakın birikim oldu. Tasarrufla ilgili bir tek kıdem tazminatı fonu kaldı, bu da kurulursa sistem tamamlanmış olacak” dedi. Varlık barışı ve vergi barışının da yatırımlar için önemli bir kaynak oluşturacağını söyleyen Gedikli, bütün bunlardan daha önemlisinin güçlü siyasi iradi olduğunu, bunun da Türkiye'de bulunduğunu anlattı.

Dr. Cahit Sönmez, “Belli koşullarda üçü de aynı anda artabilir”

Dr. Cahit Sönmez, üretim, tüketim ve tasarrufun aynı anda artabilmesi için belli koşulların oluşmasının şart olduğunu, burada özellikle harcanabilir gelirin yüksekliği ve gelir dağılımındaki adaletin ön plana çıktığını söyleyen Sönmez, “Kaç kişinin asgari ücretle geçindiği ve asgari ücretin alım gücü de önemli” diye konuştu. Büyümenin iç talepten kaynaklanması ve dış talebin sınırlı olması halinde kronik cari açık probleminin de çözülemeyeceğinin altını çizen Cahit Sönmez, “Cari açığın bulunduğu seviye yapısal reformla oluşmadığı için (büyüme hızı ve enerji fiyatı düştüğü için) canlandırma politikası sonrasında tekrardan cari açık sorunu ile karşılaşılır” uyarısında bulundu. Tasarrufun da gelir artışına bağlı olarak artırılabileceğini ifade eden Sönmez, “Talebi arttırmak için faiz inerse, tasarruf yükselmez. Çünkü faizin reel getirisi düşünce insanlar, parasını bankaya yatırmak yerine tüketime yönlendirir. Bu yüzden de BES sistemi zorunlu hale getirildi” dedi. Sönmez, mevcut koşullarda, buzdolabı almak için ayrılan para bankaya yatırdıktan 1 yıl sonra aynı buzdolabını almaya yetmeyeceği için tüketimin tercih edileceği örneğini verdi.

Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, “Bu politika ekonomide kısır döngüyü kırabilir”

Türkiye ekonomisinin geçmiş yıllardaki problemlerinin tasarruf açığında yoğunlaştığını belirten Erdal Tanas Karagöl, yapısal reform kapsamında tasarrufun arttırılması çalışmalarını hatırlattı ve bunun yanında üretimin arttırılması çalışmalarının da önemli olduğunu kaydetti. Artan üretimin sadece iç tüketim değil, ihracatı da arttırması gerektiğine vurgu yapan Karagöl, “Bu aslında ekonomide mükemmel bir döngüdür. Darbe girişiminin olduğu bir ülkede ekonomik aktivitelerin hızlandırılması, gelecekle ilgili belirsizliğin ortadan kaldırılması gerekir. Yatırım teşviklerinde yapılacak değişiklikler de döngünün daha iyi çalışmasına katkı sağlayacaktır” diye konuştu. Tasarrufun artırılması için Türkiye Varlık Fonu'nun da devreye gireceğini belirten Erdal Tanas Karagöl, “Aslında bu sıkıntılar ortadan kalkarsa, yani üretim, tüketim ve tasarruf çarkı işlemeye başlarsa, Türkiye ekonomisin yıllardır içinde bulunduğu kısır döngüden çıkar ve hızla 10 bin dolarlık milli gelirini 12-13 bin dolara yükseltebilir” dedi.

Üretim, tüketim ve tasarruflarla ilgili olarak Mahfi Eğilmez; üretim ve bunun yapılabilmesi için teşvikler konusunu, Prof. Dr. Taner Berksoy; teşviklerin indirgenmesi gerektiğini, tasarrufun yapısal bir mesele olduğunu, kredi kartına taksit sayısındaki genişlemenin sakıncalarını, Bülent Gedikli; tedbirlerin yatırım ve ihracata odaklandığını, varlık fonunun kurulmasının ve güçlü siyasi iradenin önemini, Dr. Cahit Sönmez; harcanabilir gelir seviyesinin vefaiz düşüşünün boyutlarının önemli olduğunu, Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl; ön planda tasarrufların ve varlık fonunun devreye girmesinin önemli olduğunu vurgulamışlardır. Yapılan yorumlar günümüz Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu ortamı irdelemeye yönelik olarak görülebilir. Dolayısıyla bu tür konuların her ülke için farklı bakış açılarıyla değerlendirilmesi önemlidir. Merak edenler için, bizim de paylaştığımız görüş tasarruf ve üretim konularının ekonominin iki büyük sacayağı olduğu görüşüdür ve ağırlığın bu yönde verilmesi şeklindedir.

Ancak her şeyin başı çalışmak ve üretmekten geçmektedir.

Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı

[email protected]