Prof. Dr. Mevlüt Mülayim

Ülkemiz ekonomisinde merkez bankası 2023 yılı ikinci yarısında neredeyse her ay faizi yükselti. Faiz yükseldikçe yatırımlar yön değiştirdi ancak enflasyon da beklenen düşme yılsonuna kadar görülmedi, ancak yetkililerin ifadesine göre 2024 yılında düşme bekleniyor. Tarım üreticiyi, tüketiciyi ve birçok sektörü ilgilendirdiği için özellikle ülke ekonomisi gelişmesinden de etkilenmekte ve önümüzdeki dönemde de etkilenecektir.

Covid-19 salgınından sonra gıdanın önemi arttığından dünyada olduğu gibi ülke içerisinde zaman zaman fiyatlarda dalgalanmalar görülmüştür. Enflasyon yükselişi birçok ürün maliyetinde kullanılan girdi fiyatlarında artışa ve ürünün de fiyat artışına sebep olmuştur. Dünyadaki genel ürün fiyatlarının da etkisiyle bazı ürünlerde beklenen fiyatlar da artış enflasyonunda altında kalmıştır (Örnek mısır fiyatı).  Genelde tarım ürünlerinde fiyat artışı sanayi ürünlerine göre çoğu zaman daha düşük seyretmektedir.        

Dünyada önemli ürünleri üreten ve satan ülkelerde ki istikrar ürün fiyatlarına hemen yansımaktadır. Ukrayna– Rusya arasındaki savaş tahıl fiyatlarında ilk zamanlar önemli yükselişlere sebep olmuştu. Açılan tahıl koridoru ile bu yükseliş önemli oranda frenlenmiştir.

Türkiye ve Birleşmiş Milletler'in (BM) aracılık ettiği tahıl anlaşması, Ukrayna'nın Chornomorsk, Odessa ve Yuzhny limanlarından 33 milyon ton tahıl ve diğer tarım ürünlerinin geçişine izin verdi. Tahıllar, anlaşma kapsamında ihraç edilen ana mal oldu. Anlaşma, Çin, Avrupa Birliği (AB), Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın aldığı ihracatın çoğunluğunu oluşturan 8,9 milyon ton buğday ve 16,9 milyon ton mısırı içeriyordu. Bu tahıl anlaşması olmasaydı her halde buğday ve mısır fiyatları da diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi daha fazla fiyat artışı olurdu, ayrıca ihtiyaç sahibi ülkelerdeki insanlarda açlık çekmeye devam ederlerdi.

Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de kırsal alan ve kırsal nüfus ülke tarımsal üretimini ve dolayısıyla ürün fiyatlarını etkilemektedir. Kırsal kesimde yaşayan nüfusun büyük bir bölümü geçimini tarımsal üretimden sağlamaktadır. Tarımsal üretimin kendine özgü özelliklerinden ve tarımsal üretimde bulunan işletmelerin büyük ölçüde küçük olmasından kaynaklanan sorunlar nedeni ile tarımda istenilen üretim ve gelir artışı sağlanamadığından tarımsal nüfusta azalma ve yaşlanma görülmektedir. Özellikle bu gelişmeler tarımda üretimin azalmasına sebep olmaktadır. Gelir ve refah seviyesi istenilen düzeyde olmayınca göç kaçınılmaz duruma gelmektedir. Alınan tedbirle ve tarımdaki örgütlenmelerde güçlü olmadığından çoğu zaman işler kendi seyrinde gelişmektedir. Güçlü bir örgütlenme veya mevcut örgütlerin etkin çalışmaları üreticilerin ve ülkenin kalkınmasını etkileyen önemli faktör olacaktır.

2023 yılında tarımsal üretim iklim değişikliğine bağlı ve tarımsal faaliyetlerde ki zamanında girdi kullanımı ülkemizde üretim azalmasına önemli oranda engel olmamıştır. Covid salgın dönemleri dâhil üreticiler üretimde gereğini yapmaktan ve üretmekten kaçmamışlardır. Ancak toplam gelirde azalma görülmüştür. Polikültür ve geniş arazi sahibi olan işletmeler bu durumdan daha az etkilenirken küçük işletmeler fazlaca etkilenmişlerdir. Bu sonuç tarımda tekelleşmeye ve gelecekte piyasa hâkimiyetini doğurmaya doğru geçirecek olması yeni bir tehlikenin doğması demektir. O nedenle alınacak tedbirlerle küçük işletmeler korunmalı, kırsaldan göçler önlenmelidir.

Kuraklık, aşırı sıcaklık, sel, fırtınalar, erozyonla toprak ve su kayıpları üreticiler için ürün ve hayvan yetiştirmeyi daha zor ve daha pahalı hale getirmektedir. Yağış dağılımının düzensiz olması, iklim değişikliği ile mevsimlerin ileri kayması üretimi zorlaştırmaktadır. Tarımın daha bilinçli ve program dâhilinde yapılması ile bu risk aza indirilebilir. Ancak tarımsal üretimdeki yaşlı nüfus bu adaptasyonu çabuk sağlayamadığından ülke kaybetmektedir. Bu nedenle genç nüfusu tarımsal faaliyetlerde tutma gayreti gösterilmelidir. 

2024 yılında enflasyon istenilen seviyeye düşürülmez ise üretimde dalgalanmalar kaçınılmaz olacağından ülke genelinde tarımsal üretim bölgelerinin problemleri iyi analiz edilerek temel gıda maddeleri üretimi sekteye uğratılmamalıdır.

Ülkemizde tarımda kullanılan girdilerden başta gübre olmak üzere üretim girdilerinde yüksek maliyet artışları kullanım miktarını azaltacağı ve dış ülkelerde görülen çatışmaların da gübre fiyatlarını etkileyeceği tahmin edilmekte, bu nedenle de tahıl üretimine ilişkin beklentiler çok yüksek seviyelere ulaşmayacak gibi görünüyor. Buğday üretiminde gerileme olmayabilir, ancak mısır üretiminde azalma olacağı, bunun da en önemli sebeplerinden Orta Anadolu’da su sıkıntısı çekilme ihtimali ve 2023 mısır fiyatlarının düşük olması olduğu belirtilmelidir.

Şeker fiyatları 2023 yılına kadar artmaya devam etti. Şeker pancarı ve Mısırın çok su tüketiyor diye Orta Anadolu bölgesinde ekiminin yasaklanmasını tartışmak yerine ihtiyaç olan su getirilmesi sağlanmalıdır. Özellikle Şeker Pancarının yetiştirilecek alternatif bölgesi fazla olmadığından bu bölgede yetiştirilmesi sürdürülmelidir.

2023 yılında Türkiye’de yemeklik yağ fiyatlarında da yükselme görüldüğünden ihracatına yasaklama getirilmiştir. Ülkemizin toprak ve ekolojik özellikleri çok sayıda yağ bitkisi yetiştirmeye uygun olduğundan ülkemiz yağ ihtiyacını karşılayacak potansiyele sahiptir. Uygun planlamalar yapılarak bu potansiyelin kullanılması sağlanmalıdır.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bir açıklamasında 2023 yılında tarımın geleceğini planlama adına çok önemli adımlar attıklarına işaret ederek yapılan düzenlemelerin iklim değişikliği başta olmak üzere dünyada tarımı etkileyen konulara yönelik yapılması gerekenler olduğunu belirtmiştir. Bakan Yumaklı, üretim planlamasının 2024 yılında başlatılmasını hedeflediklerini belirterek, "Üretim planlamasında hububat ve yağlı tohumlar grubu bizim ana unsurlarımız olacak” demiştir.

Tarımsal faaliyetlerin ilişkili olduğu mevzuatlar gözden geçirilerek arazi ofisleri kurulmalı ve etkin kullanılmalıdır. Tarımsal üretimde sürdürülebilirlik, verimlilik, kalitenin artırılması için birçok hususta kayıt dışılık önlenmeli, Ar-Ge çalışmaları, toplulaştırma ve sulama projeleri gibi yatırımlarına öncelik verilmelidir. Özellikle Orta Anadolu gibi önemli tarımsal üretim bölgesinin acil su ihtiyacını karşılayacak sulama projeleri hayata geçirilmelidir. Orta Anadolu Bölgesinin su ihtiyacı acilen giderilmezse özellikle Konya birçok üretimde birinciliği ve tahıl ambarı, şeker deposu gibi özelliklerini kaybedebilir.

2024 Miladi takvim yılının sağlık, bereket ve huzur getirmesi dileklerimle hoşça kalınız