Diyarbakır'da 15 Ağustos'ta polis merkezine 5 ton bombayla saldıran PKK, polisleri ve sivilleri şehit etmişti. Şehitler arasında o gün, atama nedeniyle babasıyla birlikte, polis merkezine ilişki kesmeye giden, 5 yaşındaki Hüseyin Utku da bulunuyordu. Şehitler için 16 Ağustos günü cenaze töreni düzenlendi . Utku'nun annesi herkesi derinden etkileyen şu sözleri söyledi: "İkisini aynı mezara koyun ne olur, korkar benim kuzum".  Bu haberi, Yeniçağ Gazetesi  “Sözün bittiği yer” olarak vermişti.  On yıllardır terör adı altında savaştayız, yurttaşlarımızı ve milli varlıklarımızı kaybediyoruz. Terör saldırısı sonrasında siyasilerimiz, “Sözün bittiği yer” sözünü onlarca yıldır ifade ediyorlar. Gazeteler de bu sözü manşet veya haber başlığı yaparak, yaşanan acıları milletimize duyuruyorlar. 

GAZİANTEP SALDIRISI: “SÖZÜN BİTTİĞİ YER” 

Gaziantep'teki terör saldırısında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 50 yurttaşımız can verdi. 100'e yakın yaralımız var. Bir kez daha “Sözün bittiği yerdeyiz”. Memlekette OHAL var ama, demek ki yetmiyor. Yeniden İstiklal Savaşı içindeyiz sözlerini duyuyoruz siyasilerimizden ve de milli aydınlarımızdan. O zaman İstiklal Savaşı yıllarında olduğu gibi, milli seferberlik ilan edilmesi daha iyi olmaz mı?!..

MELİH GÖKÇEK'İN UYARILARI

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Gaziantep'te meydana gelen terör saldırısı sonrası attığı tweetlerde, “Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin başarısız olmasının ardından üst aklın amacının Türk-Kürt, Alevi-Sünni kavgası çıkarmak olduğunu söyledi. “(!) “Son zamanlarda Elazığ, Van, Bingöl, Siirt ve Diyarbakır'da Kürt kardeşlerimiz PKK'ya açıktan tavır koyup dev protestolar yaptılar. Şu an PKK Kürt kardeşlerimizden artık destek alamıyor. Bu da onları çileden çıkartıyor. Amaç halk içinde Kürt düşmanlığını teşvik etmek. Dış güçler bu tahrikin arkasında.  Aman tezgaha gelmeyelim ve Kürt kardeşlerimizi rencide edecek tek kelime kullanmayalım. Nasıl FETÖ'cüleri tükürükle boğduysak, sıra PKK'yı tükürükle boğmakta. Az kaldı inşallah..."

Bu yerinde uyarıları her milli aydın son haftalarda sıkça yapmaktadır. Ulu ve dualı milletimizin de endişeleri bu yöndedir.

İBRAHİM KARAGÜL'ÜN SARSICI YAZILARI

Yenişafak Gazetesi Genel Yayın yönetmeni ve yazarı İbrahim Karagül, her zamanki uyarıcı ve sarsıcı yazılarını yazmaya devam ediyor: “Çok kirli bir oyun tezgahlanıyor. Türkiye'yi dize getirmek, teslim almak ve iç çatışmalara, kimlik kavgalarına sürüklemek için her türlü saldırı yöntemini kullanıyorlar. Artık niyetlerini de planlarını da gizlemiyorlar, açık oynuyorlar. Türkiye'nin oyunu görmesinden, tedbir almaya başlamasından, denklemi değiştirmesinden, kendi pozisyonunu belirlemesinden, oyuncuyu vurmaya başlamasından çılgına dönmüş durumdalar. Terörle vuruyorlar, terörle ülkeyi felç etmeye çalışıyorlar. Bütün terör örgütlerini seferber ediyorlar. FETÖ ile ülkeyi ele geçirmeye çalışanlar şimdi PKK ile PYD ile IŞİD ile saldırıyorlar. Emniyet binalarına, sivil vatandaşlarımıza, sokaklarımıza, düğünlerimize intihar saldırıları, bombalı araç saldırıları düzenlettiriyorlar. “(!) “Kuzey Irak-Akdeniz Koridoru, Sevr haritaları kadar ağır bir sonuç doğuracaktır. Bu harita gerçekleşirse, Türkiye'nin güney bölümü, Suriye'nin kuzeyi tamamen ABD ve Avrupa'nın denetimine geçecek, büsbütün işgal edilecektir. Bu, hepimiz için bir intihardır. Batılı bir gücün bu bölgeye yerleşmesi, İsrail'in Filistin'e yerleşmesine benzer sonuçlar doğuracaktır. Önceki gün Gaziantep'te yaşadığımız terör saldırısı bu amaçla yapılmıştır. Elazığ'daki saldırısının amacı budur. Türkiye'yi içeride terör saldırılarıyla boğmak, o bölgeye bakamaz hale getirmek içindir. O koridoru tamamlayana kadar çok daha vahim şeyler deneyebilirler. Yeni terör saldırıları yapabilirler. Ankara'yı hareket edemez hale getirmek için her şeyi yapabilirler.”(!)

“15 Temmuz sonrası bir milletin nasıl tek vücut olduğunu gördük. Her siyasi, toplumsal çevreden insanın omuz omuza yürüdüğünü, yeni bir ruhun ortaya çıktığını gördük. İşte bu, ülke savunmasındaki en güçlü silahtır. Bu silah, bize yönelen her tehdidin üstesinden gelebilecek güçtedir. Gülen'in fanilasını tartışanların, şehitlerin kanı üzerinde tepinenlerin, kişisel hesap peşinde koşanların değil, bu gücü görüp ona destek verenlerin tarih yazacağı bir dönemdeyiz. Bu yüzden zindeyiz, güçlüyüz, olan bitenin farkındayız. Geriye mücadele azmi kalıyor. Türkiye, müthiş bir siyasi akla sahip, siyasi kadrolara sahip, Erdoğan gibi bir siyasi öncüye sahip. Bu birikim ve tarih yazıcı ana omurganın ayağa kalkması, onların bütün planlarını başlarına geçirecek güçtedir. Van'da, Elazığ'da teröre karşı yürüyenleri alkışlıyorum. Her şehirde aynı tepkiyi bekliyoruz. Bu yürüyüşler, 15 Temmuz direniş geleneğinin devamıdır. Gaziantep'e ve bütün ülkemize başsağlığı diliyoruz.”(FETÖ kriptoları-PYD kriptoları: Darbe çöktü, sıra o Koridor'da” başlıklı yazı, İbrahim Karagül,21 Ağustos 2016)

MELİH ALTINOK:  SAVAŞ GÜNLERİNDE MUHALEFET

“Piyonlarını bir bir sahaya sürüyorlar...(!)PKK'nın tüm gücünü tüketmesinin ardından bölgedeki bir başka terör örgütü olan DAEŞ'in devreye girmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. Peki hedeflenen ne? Bu sorunun yanıtı açık. Ülkece karşı karşıya olduğumuz tehdit, darbe girişimi ya da terörün ötesinde, Türkiye'nin tıpkı Suriye gibi "hurda bir devlet" haline getirilmesi tehlikesidir. Ve bu, 2013'te startı verilen, "Türkiye'yi yönetilmez hale getirme" hedefinin bir üst aşamasıdır. FETÖ, PKK, DAEŞ gibi terör örgütlerinin dört koldan saldırdığı ülkede iç savaş çıkartılacak, ekonomi çökertilecek ve tüm savunma mekanizmaları etkisizleştirilen Türkiye bölge politikalarına etkilemekten uzak bir "yaşayan cenazeye" çevrilecektir. Böylece Kuzey Irak ve Suriye'de, enerji nakil hatlarını kontrol altında tutacak kukla bir PKK-PYD devleti tereyağından kıl çeker gibi hayata geçirilebilecektir. Evet, zaman zaman basit bulup küçümsediğimiz bu hedef artık kimsenin reddedemeyeceği kadar net belirdi. Şu saatten sonra, ülkedeki meşru siyasi iktidarın ve devlet aygıtının bu büyük küresel plan karşısında güçsüz düşmesine yol açacak her türlü adım ve söylem, düşmanın hanesine artı olarak kaydedilecektir. Dolayısıyla tüm yurtsever muhalefetin, kimi zaman gözleri döndürebilen "iktidar perspektifini" bu somut savaş koşullarına göre "kalibre etmesi" bir tercihin ötesinde zorunluluk. Yanmış, yıkılmış, bölünmüş, güçsüzleştirilmiş bir ülkenin iktidar koltuğuna talip olanları, halkın ve tarihin düşmandan ayrı tutmayacağını kimse aklından çıkartmamalı.” (19 Ağustos 2016 Cuma; Savaş günlerinde muhalefet)

Altınok diyor ki; Terörün ve her türlü planlı saldırının amacı; Türkiye'yi Suriye gibi hurda bir devlet haline getirmek! Türkiye'yi yönetilemez hale getirmek!  Türkiye'yi yaşayan cenazeye dönüştürmek! Türkiye'yi yanmış, yıkılmış, bölünmüş, güçsüzleştirilmiş bir ülke haline getirmek!

Milli aydınlarımızın hepsi uyarıyor!..  Uyarıdan mücadeleye geçiş hamleleridir, bu uyarıların hepsi! Bir yurttaş olarak dilerim ki, bu uyarıları en başta muhalefet dinleyip anlasın. İşgal saldırıları devam ediyor. Şahsi, dar çevre hesaplarını bir kenara bırakmak milli vazifedir.  Hepimizin kaderi birbirimizin elinde, bunu bir an olsun unutmayalım!

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!