BEBELER AĞLAR, SÜTÜ KESİLİR ANNELERİN

Cumhuriyetle beraber belki de ilk kez Türk Milleti 100 yıla yakın zamandır analı-babalı yaşamaktadır. 1968-1980 arası dönemde anarşik ortamda gençlerimizi kaybettik. 1984 yılından bu yana da bölücü terör örgütünün eylemleri neticesinde acılar yaşamaktayız, can kayıpları vermekteyiz. Büyük acılardır bunlar. Ulu ülkemiz Türkiye üzerinde oynanan oyunları tam anlamıyla bertaraf edemedik, bu nedenle de yüreğimizi yakan can kayıpları vermekteyiz. Çok sevdikleri için asker ve polis olan genç evlatlarımız mükemmelin üzerinde bir eğitimle vatana- millete hizmet veriyorlar. Ne acı ki güvenlik güçlerimizin kahraman mensupları başka bir ülke ile yaptığımız savaşta değil, kendi öz yurdumuzda hainler tarafından şehit edilmektedirler.

Bizim savaşımız uygarlık savaşıydı. Tarımdan sanayie geçiş savaşıydı. Bin bir zorlukla bu savaşta büyük ilerlemeler elde ettik. Sanayileşen devletler, başka devletlerin sanayileşmesini engellediler; teknoloji transferini hiç istemediler. Sanayileşme sonrasında dünya ülkeleri; gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler, geri kalmış ülkeler, üçüncü dünya ülkeleri, zengin ve fakir ülkeler diye kategorize edildiler. Biz, zengin ve gelişmiş ülkeler arasında yer alma çabası içinde olduk. Cumhuriyet hükümetlerinin hepsi bu amaç için büyük çabalar içinde oldular. Hedef, gelişmiş ilk 20 devletin içinde yer almaktı, şimdi bu hedef gelişmiş ilk 10 devletin içinde yer almaktır.

Hedefler yerli yerinde, çabalar güzel. Ama!

İçinde bulunduğumuz şu günlerde gazete manşetleri, televizyon haberleri, sokağın sesi savaş haberleri ve endişesiyle dolup taşmaktadır. Savaş olursa ilerleme, kalkınma, huzurlu yaşama olmaz. Her güzel iş durur; hayat durur.

Savaş kötüdür: Savaşı planlayarak başlatan devletler olur her zaman, ekonomilerine ve ateş gücü yüksek silahlarına güvenerek planlayarak savaş başlatırlar. Bahane bulmak onlar için çok kolay. Bir de düşünmeden savaşa balıklama atlayan devletler olur. Savaşları kazanacağına emin olan devletlerin, tarihteki savaşlara baktığımızda kaybettiklerini görürüz. Çünkü mazlumların ahı ile ağlatılanların gözyaşı en güçlü silahtan daha güçlüdür. Aylan bebeklerin ahı, mazlumların daha fazla ağlamasına izin vermeyecektir.

Savaş kötüdür: Savaşların sonunda rejimler, devletler, hükümetler yıkılır. Normal hayat ortadan kalkar. Kıtlık, yokluk, hastalık baş gösterir. Komşuluk, ahbaplık, mertlik zaafa uğrar. İlaç bulunmaz, doktorlar yaralılara yetişemezler. Küçük yaralanmalardan insanlar ölür. Ulaşım aksar, nüfus hızla azalır, güvenlik kalmaz. Mal, can ve namus emniyeti ortadan kalkar.

Savaş kötüdür: İnsanlık unutur insanlığını!  Her yerde acı, her yerde trajedi, her yerde çaresizlik yaşanır.

Savaş olmasın!.. Olursa da kendi savaşımız olmalı. Çoğu Müslüman olan 22 ülkenin sınırları değiştirilmek isteniyor. Demek ki 22 ülkenin yurttaşı normal bir hayat yaşayamayacak. Ceddinden kalan evlerini terk etmek zorunda kalacaklar. Akşam uyudukları yataklarında bir daha uyuyamayacaklar; sabah çay içtikleri bardaktan akşam çay içemeyecekler, çünkü her an evlerinden, yer ve yurtlarından uzaklaştırılacaklardır. Ölen ölecek, kalan da sığınmacı olacak!.. Sığınacak yer bulurlarsa tabi. Böyle acıları yaşatanların planları altüst olacak, Allah ömür verirse göreceğiz.

Türkiye, çok uyanık olmalı. Atatürk'ün Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu'na talimat niteliğindeki sözlerini unutmayalım: 1- Müstemlekecilerin arkasında durmayacaksın, 2-Kuzey komşun Rusya'yı tahrik etmeyeceksin, 3-Araplara bulaşmayacaksın.

Bu sözleri unutmamak lazım! Savaşların içinden çıkıp gelen liderimiz Atatürk söylüyor bunları! Bizim savaşımız milli birlik ve beraberlik içinde kalkınıp büyük Türkiye olmaktır.

Suriye'yi ateşler içinde yaktılar, kan ve gözyaşı içinde boğdular; şimdi paylaşmak için savaş uçaklarıyla, savaş gemileriyle bölgeye geldiler. Ama ne kadar çok savaş gemisi, ne kadar çok savaş uçağı ve ne çok ülke!.. Birinci ve İkinci dünya Savaşı'nın tüm aktörleri sahnede!..  Maazallah, ya namluları denizden bize çevirirlerse ve havadan bomba yağdırırlarsa!.. Geçmişleri temiz değil hiçbirinin!

Savaş kötüdür: Bebeler ağlar, sütü kesilir annelerin!  Sözü Cahit Külebi'ye bırakalım:

HARP İÇİNDE

Babalar evlerine mahcup döndü her akşam

Harp içinde.

Anaların sütü kesildi,

Çocuklar ağladı,

Erkekler askere gitti.

Kadınlar bir deri bir kemik.

Harp içinde kızlar sarardı.

Savaşanlardansa

Ancak bir hatıra kaldı.

*

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!