Orta Vadeli Program Türkiye'nin Yeni Başarı Hikâyesi Olabilir mi?

 

2006-2008 yıllarını kapsayan ilk Orta Vadeli Program hazırlandığında giriş kısmında “Stratejik amaçlar temelinde kamu politikalarını şekillendirmek ve kaynak tahsisini bu çerçevede yönlendirmek için, 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu doğrultusunda ilk Orta Vadeli Program 2006-2008 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanmıştır. Kamu ve özel kesim için öngörülebilirliği artıracak bir yol haritası niteliğinde olan bu Program, son yıllarda sosyal ve ekonomik alanda sağlanan gelişmelerin daha sağlam bir zeminde sürdürülmesi suretiyle güven ve istikrara katkıda bulunacaktır.” ifadeleri ile hazırlanmasından bu yana, geçtiğimiz günlerde on ikincisi 2017-2019 yıllarını kapsayacak şekilde düzenlenerek resmi gazetede yayınlandı. (http://www.resmigazete.gov.tr/ main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/10/20161006m1.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/10/20161006m1.htm) Dileyen linkini verdiğim yerden programa ulaşarak daha detaylı bir şekilde inceleyebilir.

2017-2019 yıllarını kapsayan son Orta Vadeli Program, ülkemizin geçirdiği stresli günler hesaba katıldığında, tünelden çıkış için bir yol haritası niteliği taşımakta ve gelecek hedefler için de bir dönüm noktası olarak görülmektedir. Görünen o ki programın açıklandığı bu hafta başında, farklı kesimlerce havanda çok su dövüldü ve iyi veya kötü çok yorumlar yapıldı. Bu yazının konusu elbette ki bu yorumların doğruluğu veya yanlışlığı değildir. Görünen kadarıyla kendi penceremizden değerlendirilmesidir.

Programa gelecek olursak, 2017-2019 yılları için hazırlanan çalışmanın temel amaçları ikinci maddede şu şekilde ele alınmıştır: “Makroekonomik istikrarı ve mali disiplini koruyarak enflasyonu aşağı çekmek ve istihdamı artırmak, cari açığı artırmadan istikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturmaktır. Program özellikle yatırımı ve üretimi destekleyici bir anlayışla hazırlanmıştır.” Temel amaç ele alınırken makro bir söylem ve makro değişkenlerden yola çıkarak mikro bir kapsam ile amaç belirlenmeye çalışılmıştır.

Programda genel hatlar itibariyle; büyümenin yurtiçi talep kaynaklı olduğu, turizm sektöründeki gerilemelerin olumsuzluk oluşturduğu, özel sektör yatırımlarında gerilemenin görüldüğü, tarımda hububat kaynaklı üretim azalması yaşandığı şeklinde negatif gelişmeler de sıralanmaktadır.

Bunun yanında 2019 yılına kadar ki makro ekonomik beklentilerde şu şekilde belirtilmektedir. GSYİH büyüme hızı 2016 için %3,2, 2017 yılı için %4,4, 2018-19 için ise %5, işsizlik 2016 için %10,5, program süresince %9,8 olarak beklenmekte, bütçe açığı, 2016 da %1,6 iken 2017 de %1,9 çıkmakta, ihracat artışı program süresince %6,7, ithalat artışı program süresince %4,5, enflasyon TÜFE 2016 için %7,5 ve 2017 de %6,5 ve program süresince %5 olarak öngörülmektedir.

Bu hedefler jeopolitik ve içeriden kaynaklanan riskler düşünüldüğünde olumlu olarak nitelenebilir. Ancak Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 hedefleri için yetersiz kaldığı gözden uzak tutulmamalıdır.

Son olarak yine programda büyümenin ekseni beş madde olarak sıralanmıştır. Bunlardan birincisi, beşeri sermayenin geliştirilmesi, ikincisi işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, üçüncüsü teknolojik ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması, dördüncüsü fiziki altyapının güçlendirilmesi ve son olarak kurumsal yapının iyileştirilmesidir. Günümüz dünyasının büyüme yönünü tayin eden bu tespitler yerinde tespitlerdir. Bu tespitlerin eyleme dönüştürülmesi, hedeflerin tutturulmasında büyük önem arz etmektedir.

Program, genel hatlarıyla büyüme konusuna odaklanmış görünmekte ve bu büyümenin iç talep kaynaklı yapısı bilinmekte bunun yanında bütçe açığının büyümesi pahasına kamu yatırımları eliyle büyüme sağlanmaya çalışmaktadır. Bunun sürdürülebilirliği konusu gözden kaçırılmaktadır. Toplam talep kaynaklı büyüme yerine ikame edilebilecek daha çok verimlilik kaynaklı büyüme tercihi bu noktada ön planda tutulabilir. Hatırlanacağı üzere büyümenin niteliği ve kalitesi bundan önceki dönemlerde çokça tartışılmış ve orta gelir tuzağı konusu ile ilişkilendirilmişti. Büyüme konusunun bu bilinçle ele alınması daha faydalı olabilecektir.

Programları hazırlamak kadar bu programları hedeflerine ulaştırmak da önemlidir. Orta Vadeli Program hedeflerine ulaşmak, kim bilir yeni başarı hikâyesi için güzel bir başlangıç olabilir.

 

      Y. Doз. Dr. Bьlent Darıcı

[email protected]